Hastanenin içini kaplayan o garip koku Poyraz'ın ciğerlerine dolarken Poyraz açılan ameliyathane kapısıyla beraber ayaklandı. Önünden hızla geçip giden hemşireye bir şey söylemek için ağzını açtı ve geri kapattı. Aceleyle neden gidiyordu?
Poyraz kalbine çöken ağırlıkla beraber ameliyathanenin anında kapanan kapısına baktı ve yumruklarını sıkarak derin bir nefes aldı. Kahverengi gözleri kan çanağı olmuştu, yüzündeki yorgun ifade onun saatlerdir oturup beklediğini gösteriyordu. Yorgun ifadenin altına gizlenmekten geri durmuş hüzün apaçık ortadaydı.
Poyraz yutkundu, yumruklarını sıkmak artık onu sakinleştirmek için yetersizdi. Soluklarını alıp verirken tekrar duvara doğru yürüdü fakat koridorun başında görünen hemşire oturmasına engel olmuştu.
"Hemşire hanım," Dedi çatallı bir sesle.
Koca komutan küçük bir çocuk gibi ağlayacak duruma gelmişti.
Hemşire durakladı, Poyraz'ın yüzüne üzgün bir şekilde baktı ve konuşmasına müsade etmeden konuştu.
"Size bilgi vermem doğru olmaz, Doktor Bey çıktığında kesin bir bilgi verecektir."
Arkasını döndü ve açılan kapıdan içeriye girip gözden kayboldu.
Ne oluyordu içeride? Adam merakından delirecekti.
Ona bir şey olmasına izin vermezdi. Kalpse kalbini verirdi, hoş vermişti de.
Omuzları düşecek gibi oldu ama anında dikleşti, Türk'e yakışmaz! Ellerini saçlarına geçirip saçlarını hızla karıştırdı ve kulağında yankılanan cümleyle beraber sinirleri boşaldı.
"Onu koruyamayacağın belliydi!"
Selim'in sert sesi, hızlı adımlarının sesini bastıramadı. Hızlı adımlarla koridorda yürüyordu.
Koca komutan kafasını kaldırdı, ne hissedeceğini bilemiyordu. İfadesiz bir şekilde Selim'e baktı, Selim'in çakı gibi gözleri içeride yatan kadına ne kadar önem verdiğinin kanıtıydı adeta.
Selim'in gerisinde kalan Şevval'e baktı ve kafasıyla git işareti yaptı. Şevval sözünü ikiletmeden arkasını döndüğünde Selim yumruklarını sıkmıştı bile.
Poyraz ifadesiz bakışlarını Selim'e yöneltti tekrar, aralarındaki gizli anlaşma bozulmuş gibiydi. Dolunay'a, kadına, kutsal olana zarar gelmişti. Oysa bütün kurtlar dişi kurdun etrafındaydı, Asena'nın. O yön verdikçe kurtlar ava gider, o izin verdikçe ulurdu.
O güçlüydü, anaçtı; o üstündü. Kadın...
Selim Poyraz'ın bir adım mesafesinde durdu, gözlerinden alevler çıkacak gibiydi. Kızgın ve üzgündü. Bu zamana kadar gözünden sakındığı kadını koruyamamışlardı.
Ama anlaşılmayan bir şey vardı; kadının korunmaya ihtiyacı yoktu, kuvvetli dişlerini batırmaktan da avını parçalara ayırıp diğerlerine pay etmekten de geri durmazdı.
"Sen," Dedi gür bir sesle.
Poyraz'ın ifadesiz bakışlarında kıvılcım meydana geldi.
"Koruyamadın!"
Ve o kıvılcım kocaman bir ateşe dönüştü bir anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORDO HAREKAT
AkcjaKızıltepe Karakolu... Ömrünü vatanına adamış, canı pahasına bayrağını dalgalandırmaya yemin etmiş komutan... Poyraz Ali Demirbaş. O pes etmez, pes ettirir! O katil değil, kahraman! O Türk Askeri! Ve onun kurak toprağına dökülen birkaç damla deniz u...