BÖRTEÇİN VE ASENA (2)

6.3K 554 92
                                    

Patlayan silah odada uğursuz bir ses çıkardı, ölüm endişeyle Erlik'in yanından uzaklaşırken bir rüyadan uyanmış gibi silkelenen adam anında ayağa kalkıp silahını kapıya dayadı.

Kapı hızla açıldı, içeriyi önce endişe sonra da endişeye sahip adamın bedeni kapladı. Huzursuzluk küçük odada volta atarken Poyraz ona doğru koşan adama baktı.

Onu yeni görmüş gibiydi, onu hatırlamış gibi.

"Abi, ölüyordum." dedi endişe dolu bir sesle . 

Poyraz ona boş bakışlarını gönderip kalktığı yere geri oturdu ve, "Çık." dedi sert bir sesle. 

Berk, sert olan sesten hiç etkilenmemişti. Abisinin yanına doğru yaklaştı ve durumu anında idrak etti. Abisini kınayıp ona açık olan kapıları kapatmayacak kadar akıllıydı. Poyraz'ın önüne geçti ve yere oturdu. O Poyraz'a bakıyor, Poyraz ise yere bakıyordu.

Bu durum onun kalbine bıçaklar saplarken kaşlarını çattı, kendisini hemen toparladı ve konuştu.

"Onu çok seviyordun."

Poyraz bunu dikkate almamış gibiydi, yutkundu ve kafasını kaldırıp kardeşinin gözlerine baktı. Birbirlerini andırıyorlardı fakat Poyraz daha yakışıklı,daha iri yarıydı. 

Berk, "Vatandan daha mı çok?" diye sordu merakla. 

Oysa Poyraz'ı tanıyan herkes onun için vatanın her şeyden önde geldiğini bilirdi.

Anadan, yardan, evlattan...

Poyraz yine cevap vermedi, kardeşine dikkatle bakarken Berk devam etti. 

"Korktun, savaştan kaçıyorsun."

Poyraz'ı nefes alışverişleri hızlandı, kalbine daha büyük bir ağırlık çöktü. Berk'in ona olan kuzguni bakışlarını sert bakışlarla karşıladı. Berk her şeye rağmen abisini neyin kendine getireceğini biliyordu. 

"Sen burada ağlarken gencecik evlatlar savaştı."

Poyraz yumruğunu sıktı, avucunun içindeki yaralar sızlarken kardeşinin cümleleriyle yaralandı ve Berk yıllarla beraber öğrendiği o şeyi düşündü. İnsanı acıdan ancak daha derin bir acı kurtarırdı.

"Sen korkuyorsun, savaşacak kadar cesur değilsin artık."

Poyraz ağzını açıp tek bir kelime söyleyecek halde değildi, dişlerini sertçe sıkarken ona kırgın gözlerle bakan kardeşinin gözlerine baktı. Saf kırgınlığı gördü. Berk ayağa kalkarken konuştu.

"Ne zaman öleceğimiz önemli değildir nasıl öleceğimiz önemlidir bize düşen şerefimiz ile ölmektir!"

Poyraz gözlerini gördüğü kadına baktı, güzelliği gördü. Ona bunu yapmanın onu kahredeceğini anladı, kapanan kapının ardından ayağa kalktı. 

Güzel kadının alımlı yüzünü incelerken fısıldadı.

"Varlığın neydi ki, bir yumruk yüreğim kadar, sen yokluğuna bak birde, gök girsin kızıl çıksın, TENGRİ dağı kadar..."

Elindeki kolyeyi sıkmayı bıraktı, kolyeyi masanın üstüne bıraktı. Silahı yanına aldı ve banyoya girdi. 

Kısa, soğuk ve etkili bir duş aldı. 

BORDO HAREKATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin