Ne çok seviyordu onu...
Kısa zamanda nasıl da hayatını kaplamış, yüreğini doldurmuştu.
Yemesi içmesi, gezmesi ya da soğuk odasında yorganının altında döktüğü gözyaşları, içinin serin bir ilkbahar bahçesi ya da kavrulan bir cehennem olması...
Her şey O'na endeksliydi.
O gün Selin O'na gülümseyerek tatlı tatlı baktı mı, yanına oturdu mu, sırasına çağırdı mı dünyalar O'nun olurdu.
Sınıfta yanında otururken içinden gelen karşı konulamaz bir iştiyakla sarılmak ister; adeta bütün yangınını, içini yakan kavuran aşkını bu güzel kokan bedende dindirmek isterdi.
Ama sadece isterdi...
Yapamazdı,
gücü yetmezdi.
Bu hayatta o kadar pasif, çekingen bir hale gelmişti ki Selin'in aşkından emin olsa da bunu yapamazdı.
Bunu düşündüğü zaman kendinden utanır, çaresizliği bin kat daha artar, kendisini her şeyden soyutlayan bu çekingenlikten, aşağılık kompleksinden nefret ederdi."Ya kabul etmezse?"
İçi yandı bu düşünceyle. O dershaneye bir daha nasıl giderdi ki?
Hele de okulunun aksine burada kendisini lider, kahraman gibi gören arkadaşları bunu bir öğrense, ne derdi, ne bahane uydururdu?"Ya ben ordayken başka biriyle çıkarsa?
"Gözümün önünde hem de..."
Biraz önceki iç yanması tam bir yangına döndü. Bir erkek,
hem de başka bir erkek;
o hayallerini süsleyen,
bütün hayatını,
mutluluğunu,
gününü,
haftasını bağladığı ellerine dokunursa?
Bunu gözleriyle görürse?
O sınıfı değil dershaneyi terk ederdi!O anda uzunca süren bir küslüğün ardından okuldayken Selin'den bugün gelen mesajı hatırladı:
"... Sen benimle konuşmasan da ben hep seninleyim. ..."
Bugün duyduğu bu inanılmaz sözden güç bularak kâğıdın yanında duran kalemi tekrar eline aldı, parmaklarının arasında gezdirdi sonra ani bir kararla son cümleyi bir mühür gibi kâğıda adeta kazıdı:
"Yıllarca yazsam bitiremeyeceğim şiirimin öznesi,
içine battıkça battığım,
aklımdan geçmeden içemediğim bir yudum suyum,
gözlerinde cenneti bulduğum;
helal et sevdanı,
kalbinde yer aç bana,
izin ver koklayım seni,
başıma taç kalbime ilaç yapayım seni...
Bütün geçmişimi yok sayıp,
en güzel bugünüm ve yarınım olmaya var mısın?"Eline kâğıdı aldı ve kalemi tekrar yavaşça masanın sağ tarafına bıraktı. Yarın büyük gündü. Adeta kaderini belirleyecek bu mektubu ikisinin de ortak arkadaşı olan Esra'ya verecekti. Bu mektubu Selin'e vermesini ama gizli bir yerde vermesini ve bu mektup olayının sadece aralarında kalması gerektiğini de sıkı sıkı tembih edecekti. Aralarında kalmalıydı bu mesele.
Ya Selin kabul etmezse, ya hayır derse? O zaman çekeceği ıstırabın kendine kalan kısmını –yaşayacağı büyük psikolojik çöküntüyü- bir kenara bırakarak dershanedekilerin böyle bir şeyi bilme ihtimallerini düşündü. O anda kalbinin, göğüs kafesine şiddetle vurmasından meydana gelen "küt!" diye bir sesin geldiğini işitti. Elindeki tek sermayesinin –"çalışkanlığının-" kazandırdığı karizma, yerle yeksan olur muydu?
Eliyle sol tarafını, kalbini sıkıca kavradı. Yüreği bu kadar stresi kaldıramayacağını adeta sahibine ilan edercesine sızılamaya devam ediyordu.
"Burada da insanlar bana silik ve alaycı bir gözle bakarlarsa, reddedildiğimde arkamdan gülerlerse?" diye düşündü.
O an arkasından söylenecekleri kurguladı kafasında.
"Duydun mu, Selin bizim Tarık'ı reddetmiş."
"Vay be, Tarık bu bee! Sınıfında, dershanenin de gururu çocuk. Nasıl rezil oldu."
"İyi olmuş, ha haaa haa kendisini bir şey zannediyordu zaten."
"Bana da sulandı da yüz vermedim."
...
...
...
Kafasını ellerinin altına alarak derin bir "offf!" çekti."Düşünsene Tarık, koskoca dershanenin en çalışkan, çevresindekilerin hep imrendiği, nispeten az ya da orta güzel kızların beğenerek baktığı Tarık'ı Selin reddetmiş." diye mırıldandı içindeki kötü sesin sahibi.
Şimdiden savaş kaybetmiş ve halkının gözünden düşmüş bir kral gözüyle sınıfa girdiğini hayal ediyor, arkadaşlarının –Mustafa'nın, Caner'in, Esra'nın, Özgül'ün ve diğerlerinin- kendisiyle ilgilenmediğini; yanlarına davet etmediğini düşünüyordu. Düşündükçe içindeki sıkıntı enine-boyuna bir genişleme içerisinde sanki kaburga kemiklerine dışa doğru bir baskı yapıyor, bu kemiklerden bir tanesi kırılarak adeta etine baskı yapıyor ve canı yanıyordu. Boğazında bir şey düğümleniyor, nefes almasına müsaade etmiyordu......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YÜREĞİN DİRİLİŞ ÖYKÜSÜ RAFLARDA!! (RAFLARDA)
RomanceHayatının anlamını yüklediği kişi tarafından aldatılan bir kız... 18 yıllık hayatında aşağılık komplekslerinin altında ezilmiş, umursanmamış, özgüvensiz, kendini ve 'Ben'liğini arayan bir genç... Her ikisinin de karşısına dikilen bir örgüt mensubu d...