Aşk zoRa tUtkUn 10

957 108 35
                                    

  Site duvarının önünde yüzünü seçemediği bir insan gölgesi kendisine doğru bakıyor hatta kendisini izliyordu.
Selin bağırmak istemişti ancak korkudan sesi çıkmadı.
Ağzı kilitlenmişti sanki!

"Sen kimsin?" demek istedi lakin diyemedi.

Karanlıktaki gölge önce bahçe kapısını açtı sonra ağır ağır Selin'e doğru ilerlemeye başladı. Selin, yüzünü seçmeye çalışıyordu lakin başaramadı. 

"Korkma Selin!" dedi karanlıkta kendisine ilerleyen kişi.

Selin, bu sesi tanıdı.
O an boğazını sıkan elin gevşediğini, kalbinin atışlarının normale döndüğünü hissetti.

Hüzünlendi.
Gözlerinden akan sıcacık su damlalarının kar taneleriyle temas ederek yanağı üzerinde buzdan kristallere döndüğünü ürpererek anladı.

Korkmuyordu,
sese doğru bir adım attı.
Evet O'ydu!
Yaklaştıkça belirginleşen yüzü tanımıştı.
İşte karşısındaydı. Herkes uykuda, bahçede bir beyaz sessizlik hâkimdi.
Sadece O ve kendisi vardı.

"Tarık!" dedi ağlayarak Selin. Koşmaya çalışırken yarım metreye ulaşan karın üzerinde tökezledi, düştü. Yılmadı. Tekrar kalktı ayağa. Ulaştı hedefine.
Boynuna sarıldı Tarık'ın. Vücudunun asıl ilacını bulmuş gibi sımsıkı sardı Tarık'ı.
Kollar birbirlerinin boyunlarına dolanmış, yanaklarda biriken gözyaşları birbirleriyle buluşmuştu.
Sema,
kar tanelerini bu birleşen vücutların üzerine döküyordu şimdi. 

   Selin çenesini Tarık'ın omzuna koydu. Vücudunu saran erkeğin sıcaklığını iliklerine kadar hissetmek istiyordu.
Sonra, Tarık'ı bir düğüm gibi saran kollarını çözdü.
Bir adım geriye çekildi.
Yüzüne baktı.
Hafifçe gülümsedi gözünden damlayan yaşlarla birlikte:

"Ne işin var bu saatte burada?" dedi Selin.

Gülümseyerek cevap verdi Tarık:

"Uyku tutmadı, sana geldim.
Ben bu vakitlerde hep sana geliyorum."

"Hep mi?" dedi Selin. Islak eliyle gözlerini silmeye çalıştı.

"Hep!" dedi Tarık.

Yüzündeki gülümseme yerini derin bir kedere, sessizliğe bırakmıştı.

"Özür dilerim!" dedi Selin.

Gözleri tekrar bulutlanmaya başladı bu söz dudaklarının arasından düşerken.

"Dileme!" dedi Tarık.
Tekrar gülümsedi.

"Sen özür dilenecek bir şey yapmadın."

"Korktum, senin için korktum... Sana bir zarar gelmesinden korktum inan ki! Affet beni!"

"Biliyorum." dedi Tarık.
Gülümsemesi devam ediyordu.

"Asıl ben özür dilerim. Aşkın gereğini yapamadım, yanmaktan, mücadele etmekten, beklemekten kaçtım.
Teselliyi yanlış kişide buldum."
Bu kez Tarık'ın gözleri nemlenmişti. 

"Ben korkmayıp seninle olsaydım, sen bu yola sapmayacaktın."

"Selin!" dedi Tarık.

Islak elleriyle Selin'in dudaklarına dokundu.

"Aşk, yerine göre öyle kötü bir duygudur ki; karşılık bulmazsa insana her şeyi yaptırabilir. İntikam, aşkın öz kardeşidir.
Normal zamanında yapamayacağın şeylerin içinde bulursun kendini bir anda.
Gözünü intikam hırsı bürümüştür.
Yüreğin cehennem azabından farksızdır.
Onu soğutmak için mümkün olan her şeye başvurabilirsin.
Ahlaki olup olmadığına bakmazsın..." dedi Tarık.

Islak parmakları Selin'in dudaklarında bir müddet bekledi. Sonra Selin'in ıslak tabaka altında parlayan göz bebeklerine baktı.

"Ancak; yüreğindeki ateşin üzerine ne koyarsan koy, o ateşi körüklemekten başka bir işe yaramıyor.
Aşk,
hiçbir zaman kendine telafi şansı tanımıyor." dedi ve geriye doğru bir adım attı.

Sonra yüzünü tekrar kendisine meraklı gözlerle bakan Selin'e döndü:

"Ben bir hata yaptım. Ama şunu bil ki, ne yaparsan yap gerçek aşk bırakmıyor seni.
Ben seni o kadar çok seviyorum ki ...". Sözünü tamamlayamadı. 

"Neden gidiyorsun, biraz daha kal!" dedi Selin ağlamaklı bir sesle.

"Ben yok'um artık.
Beni hep güzel hatırla!" dedi Tarık.

Hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.

"Nereye gidiyorsun?" diye bağırdı Selin. Ağlıyordu, hıçkırıyordu adeta. Az önce karşısında duran adam şimdi bir gölge şeklinde kendinden uzaklaşmış ve ileride kaybolmuştu.

Çaresizce dizlerinin üzerine çöktü. Kar tanelerinin ıslattığı ellerini yüzüne kapadı. 

"Bu bir veda mı?" dedi.

Cümlesinin gerisi hıçkırıklar şeklinde dudaklarından döküldü.

"Anladım, gerçekten anladım artık..."

"Ben seni seviyorum..."

Gökten iri, bembeyaz kar taneleri yoğun bir şekilde ölü toprağın, ruhsuz evlerin, sessiz asfaltın üzerine inmeye devam ediyordu.

Yeryüzüne inen kar tanelerinin ince çıtırtıları haricinde her yer derin bir sessizliğe gömülmüştü.
Sema,
ruhunu teslim eden yeryüzünün üzerine beyaz kefenini giydiriyordu...

...

BİR YÜREĞİN DİRİLİŞ ÖYKÜSÜ RAFLARDA!!  (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin