Aşk zoRa tUtkUn 14

934 93 22
                                    

   Tarık'ı da içten içe hem kıskanıyor hem de O'na kızıyordu.

Bu kadar kolay mı başka bir kızla gezebiliyordu.
Aşkı buna nasıl müsaade ediyordu?
Hiç mi sadakat duygusu yoktu?
Kendisine bunu nasıl yapardı?

  "Esra'yı bilmiyor ki!" dedi içinden bir ses.

Doğruydu.

Tarık, Esra'nın nasıl bir kız olduğunu, kendine hangi niyetle yaklaştığını bilmiyordu. 

  "Olsun!" dedi Selin:

   "Yine de adı ne olursa olsun, aşkına sadık olmalı, çaba sarf etmeli." dedi.

Masasının üzerinden Attila İlhan'ın şiir kitabını aldı.
Yusuf Hocası tavsiye etmişti.

"Eylülü, sonbaharı, yağmuru, umutsuzluk dolu ıslak caddeleri, isyanı, serseriliği bulursun bu şiirlerde" demişti kendisine bu kitabı hediye ederken.

Yusuf Hocasını ne kadar özlediğini düşündü. Bir adamın sözler bir insanda bu kadar etkili olabilirdi. Bu kadar terapi yapabilir, bu kadar iyi edebilirdi. 

"Keşke!" dedi 

"Şuan yanımda olsaydı!"

Kim bilir kendisine neler söylerdi, nasıl teselliler verir, nasıl yollar çizerdi.
Ama arayacaktı O'nu.
O'na kahve ısmarlayacaktı.
Kabul etmesiydi temennisi.
Bütün bu çıkmazlarını O'na anlatacaktı. Emindi.
Yusuf Hoca, kendisini rahatlatacaktı.
Kendisini O'ndan daha iyi anlayan olamazdı.

  Yatağına uzandı. Kitabın sayfalarını hızlı hızlı geçti parmaklarıyla.
Bir şiire gözü takıldı.
Okudu onu. 

"          AYDINLIK NEYİN OLUYOR SENİN
aydınlık neyin oluyor senin      
gökyüzü akraban filan mı

beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı

saçlarımdan tutuşmuş orman mı
akla ziyan bir şey elektriğin

ay ışığı mavisi dudaklarından mı
o ışık zenginliği mi giyindiğin,

uzay tozları mı yıldızlardan mı
elime dokunduğun an elin

güneşler açıyorum sahi ondan mı
aydınlık neyin oluyor senin"

  Aydınlığının kim olduğunu düşündü Selin. Cevabı belliydi aslında bu sorunun.
Asıl soru şu olmalıydı.
Aydınlığı, ışık kaynağı neredeydi, kendisi karanlıklar altında kalmışken?
Attila İlhan bunun cevabını da verebilir miydi?

   Sayfaları tekrar çevirdi. Selin, kendisin, o an ki psikolojisine uygun gelecek olan başlığı arıyordu.
Yine bir sayfa da kilitlendi.
Başlık aslında tam da kendini anlatıyordu.

"                   ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım

felaketim olurdu ağlardım."

Kendisini üçüncü şahıs gibi hissediyordu Selin son günlerde.
Bu kelime O'nu haddinden fazla üzüyordu.

Bir zamanlar bir insanın en değerlisiyken şimdi O'nun için üçüncü şahıs olmak...

Bundan daha aşağılık, gurur kırıcı bir durum olmazdı.
Esra kendisini saf dışı mı etmişti Tarık'ın hayatından?
Nefret ediyordu O'ndan.
Şairin dediği gibi, karşısında gördüğü zaman öldüresi geliyordu bu kızı. 

...

BİR YÜREĞİN DİRİLİŞ ÖYKÜSÜ RAFLARDA!!  (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin