Yoldayken aradığım babam bana elbette gelebileceğimi ama sevgilisinin yanında olduğunu söyledi. Benim için sorun yokken annem açısından ne gibi bir sonuç doğuracağını tahmin edebiliyordum.
Acaba Jungkook'un evine mi gitsem? Ah, ikiz kardeşleri ağladığı zaman susturamıyorduk. O yüzden eledim. Tae büyük ihtimalle Kook'un evindeydi. Yarın Cumartesi olduğu için ikizlerin bakımında ona yardım ediyordu. Annesi ve babası işte olacaklardı.
Yeni evli çift Namjoon ve Seok Jin Hyung'a da gidemezdim. Malum yeni evlilerdi.
Otobüsten inerken ilerideki müstakil eve bakıp iç geçirdim. Sanırım annem için bu sefer sorun olmazdı. Zili çaldığım gibi babam parlak gülümsemesi ile kapıyı açması bir oldu. Beni kendine çekip sarılırken onu özlediğimi fark ediyordum.
"Hoşgeldin, Jimin!"Bana selam veren kadına sarılmayıp doksan derece selam verdim ve babama kulak astım.
"Hayırdır Jiminnie, seni hafta sonu gelirsin diye bekliyordum. Yolunda gitmeyen bir şeyler yoktur umarım?"
"Aslında var baba. Anneannem hastanede biliyorsun. Sanırım bir şeyler ters gidiyor ve annem aradı buraya gelmeden önce sanırım biraz fenalaşmış."
"Ne Sun Mi Anne mi? Şey , yani Bayan Choi mi?"
Öksürerek yaptığı hatayı kapatmaya çalıştığında kafamı sallayıp salona geçtim.Cidden umrumda değildi. Sırt çantamı yere koyarken babamın sevgilisi çalan telefonuyla ilgileniyordu. Babam çantamı alırken beni de peşinden sürüklemeye başladı.
"Ne oldu baba?"
"Yeni dekore ettiğim odanı görmen için sabırsızlanıyordum. Ta da!" Çocuksu sevincine karşı benim durgunluğum beni bir baba ve onu bir çocuk gibi gösteriyordu dışarıdan.
Kapıyı açtığında gerçekten benim zevkime göre düzenlenmiş küçük odaya baktım ama karşıdaki yeni boyanmış olan malzeme odasının kapısı dikkatimi daha çok çekti.
"Vay canına, çok beğendim. Peki, şu karşıdaki odaya ne yaptın baba?"
"Ah, orası mı? Orası, aslında... Min Jung'un oğluyla tanışmadın değil mi? Burası onun için. Bugün bize katılacaktı. Tanışmış olursunuz."
Gözlerimi büyüterek ona baktım. Benden başka bir oğlu mu vardı? Cici annem olacak kadının oğlu mu vardı? Bu bana değişik gelmişti. Babamın sevgisi tek çocuk olduğumdan hep üstümdeydi ve şimdi bunu biriyle paylaşacak olması beni üzmüştü.
"Hadi ama Jimin! Artık küçük çocuk değilsin. Ben senin olgunlukla karşılayacağını düşünüyordum. Söz veriyorum, sen benim her zaman favorimsin!" Zaten bana bu saçma aile ilişkisinde düşen hep olgunukla karşılamamdı, bu çocuk sayılacak yaşımla.
"Ah, anlıyorum baba. Neyse ben acıktım. Yemeğe geçelim mi?"
Babam onaylayınca elimi yıkayıp geleceğim bahanesiyle hızlıca banyoda elimi yıkadım ve babamın o çocuk için düzenlediği odaya girdim. Benim krem ve mavi tonlarının aksine gri ve kırmızı ile boyanmıştı. Fazla incelemek istemediğim için düşük moralimle beraber masaya oturdum.
Telefonum elimde, tek elimle yemekleri eşeliyordum. Annem hala bana haber vermemişti. Daralıyor gibi hissetmeye başlamamla kapı zilini duydum. Min Jung -ona böyle seslenmemi istemişti- kapıya koşarken sıkıntıyla iç geçirdim.
Kapıda beliren yakışıklı çocuk ile Min Jung ayrılınca babam ona sarılmıştı. İçtendi ve ben gözlerimin dolmasını engelleyememiştim. Hızlıca gözlerimi kolum yardımıyla silip telefonumu kontrol ettim. Babamı duymamla kafamı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with spare part | yoonmin
Fanfiction"Sen! Yedek Parçalı!" xx for all my adult children