"Ne?"
Salak gibi bağırarak söylemiştim. Elimi alnıma vurup içeriye geçmeleri için kapıyı tamamen araladım.
"Ben öyle saçmalıyordum. Şey biraz yorgunum da. Parti hazırlığı falan işte!"
Saçmalarken içeriye giren çifte baktım ve bakışlarım yeri buldu. Salona yönlendirdiğim Yoongi bana bakarken gülümsüyordu. Bu yanındaki kızdan mı kaynaklanıyordu? Annem için yaptığım şey benim keyfimi kaçırmıştı azıcık. Sonuçta onun yakın arkadaşı olmak üzere gibi hissediyordum.
Şimdi ise sevgilisi mi vardı? Bana zaman ayırırdı, değil mi?
Silkelenerek telefonumdan saatine baktım. Annem kendi arabasını kullanması için şirketteki şoförünü çağırdığından şoförü arayarak fazla geç kalmayacağını öğrendim.
Açıkçası içerideki gülüşmeler ve sohbet havası bana çok sıcak geliyordu. Eminim annem de böyle bulacaktı. Derin bir nefes aldım ve etrafta koşuşturan miniklere gülümseyerek seslendim.
"Çocuklar hadi pastayı getirelim, annem burada olacak on dakikaya!"
Ben mutfağa geçerken arkamdan koşuşturup beni geçerek sevinç çığlıkları atmalarıyla kocaman gülümsedim. Bu ev genelde böyle şeylere pek alışık değildi. Mutfakta da öyle çok yemek pişmezdi, bugün ise bir sürü atıştırmalıkla ve yemekle dolmuştu. Küçük taşınabilecek olan şeyleri ellerine tutuşturdum ve masaya yerleştirdiğim pastaya gururla baktım.
Yoongi telefonunu çıkarmış yine fotoğraf çekiyordu. Fazla büyük olmayan salonumuz bana farklı geliyordu ama bu iyi bir farklılıktı. Yalnız hissettirmiyordu. Herkese hitaben konuşmaya başlamadan önce pastaya mumları yerleştirdim.
"Sessiz ve hazır olalım olur mu? Annem gelmek üzeredir."
Onaylayan mırıltılar üzerine Hari'nin çatılmış kaşları dikkatimi çekti. Yakın olmadığım bir kız benim evimde ve annem için düzenlediğim partide olmasının tek açıklaması Yoongi'ydi. O olmasa büyük ihtimalle hala bu kızla aynı ortamda bulunmazdım.
Çalan kapıyla beraber sekerek kapıya ulaştım. Annemin soluk yüzünü görünce ona sıkı sıkı sarılmak için atağa geçmiştim ki beni durdurdu.
"Jimin, çok yorgunum. Beni yatağıma götürür müsün?"
Annem bana hep sarılırdı. Bu yaşadığım şeyle ilk defa karşılaşmıştım. Yanmaya başlayan burnumla anneme baktım. Ayakta zor duruyordu ve gözleri şiş, kıpkırmızıydı.
İçerisi sürpriz yapacağımız için karanlıktı.Adı üstünde sürpriz olsun diye ışıkları kapatmışlardı. Annem ben hareketsiz kalınca uzunca iç çekerek çantasını vestiyere bıraktı. Yatak odasına giderken koridorun ışığını bile açmamıştı. Duvardan destek alınca durduğum yerde hızla hareketlendim.
Onu böyle görmeye dayanamıyordum. Yanaklarımdan akanları silerek kolundan destek oldum. Odasının kapısını açtım yatağa yerleştirdikten sonra aklıma gelen şeyle hemen yerimden fırladım. Alması gereken ilaçları vardı.
İçeriden fısıldamalar gelirken aldırmadan annemin çantasını karıştırmaya devam ettim. Bulduğum eczane poşeti ile koşarak mutfaktan bir bardak su aldım.
İçeride uyuklayan benim ilk aşık olduğum kadına baktım. Odanın kapısından öylece gece lambasının loş ışığında çökmüş bedeninde gözlerimi gezdirirken aşkı düşündüm.
Aşk insanı böyle mi yapıyordu? Ne bileyim, o kadar şiir, o kadar şarkı yazılmıştı ama benim gözlerimle gördüğüm harap olunuştu. Babam, anneme göre daha dayanıklıydı. Annem aşık olduğu kadar narindi de. Babamı henüz çözememiştim. Eskiden annem için şekillenirdi, şimdi ise cici annem için yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with spare part | yoonmin
Fanfiction"Sen! Yedek Parçalı!" xx for all my adult children