℘(smut) it's hard

5.5K 314 342
                                    

Biraz uzun zaman oldu, hım ne dersin? Eğer hala buralardaysan sana minnettarım ve özür dilerim, o yüzden uzunca bir şeyler karaladım, düşüncelerini benimle paylaşırsan gerçekten çok minnettar olurum. Hatalarım varsa bunun için affet beni, gözüme takıldıkça düzelteceğim. Saçma seme-uke olaylarına da uzağım bunu belirtmek istiyorum. Sıkılmamanı umuyorum, seni seviyorum♡

xx Ra

Düzenli yaşamımıza başlamamızın  üzerinden geçmişti baya ve ilk dönemini bitirdiğimiz üniversitemizin dönem arasındaydık.

Tatilimizin ilk günüydü ve eve geldiğim gibi TaeYong'a bakan komşumuz bizi zaman geçirmemiz için yalnız bırakmıştı. Ona gerçekten minnettardım. Onu anaokuluna bırakıp alması bile benim için büyük bir kolaylıktı. 

Üstümü değiştirip salonda çizgi film izleyen yaramazın uyukladığını görmemle yavaşça yaklaşmış ve üstüne her zaman Yoongi ile burada uyukladıkları için buradan eksik etmediğim battaniyeyi sakince örtmüştüm. Çizgi filmin sesini biraz kısıp saati kontrol etmemle içime bir şeyler düşmüştü. Bugün daha da geç kalmıştı.

Yoongi benden daha fazla çalışmak zorunda kalıyordu hep, ders yükü benden fazla ve daha ağırdı. Bu durum eve geç gelmesi hatta gelip evde bile çalışmaya devam etmesine yol açıyordu. Neyse ki gireceğimiz tatil bize iyi gelecekti. Yani öyle umuyordum.

Hızlıca mutfağa adımlarken yemek yapmanın benim için ne kadar zor olacağını düşünüyordum. Bu aralar derslerim beni resmen bitirmişti. Mutfağa girmemle ocağın üstünde hala dumanı tüten tencereyi görmüştüm. Durduğum yerde neredeyse çöküp mutluluktan ağlayacaktım. Gerçekten komşumuzun bunu düşünmesi bile beni bu yorgunlukla ağlatabilirdi.

Yavaş adımlarla salona döndüğümde dinlenmem gerektiği için TaeYong'un yanına kıvrıldım. Tek başıma yatağımızda yatmaktan nefret ediyordum. Öylece sesi kısık televizyonu izlerken elimdeki evlilik yüzüğüyle oynuyordum.

Bazen  bu kararımızı fazla erken verdiğimizi düşünüyordum. Sonuç olarak üniversite öğrencisi iki gençtik ve yaşadıklarımız bizi hiç normal anlara itmemişti. Şimdi ise evli ve bir oğlumuza bakmakla sorumluyduk. Anneannem sorumluluğunun ona ağır geldiğini söylediğinde ne olabilir diye düşünmüştüm. Ama şimdi anlıyordum ki sadece Yong'a bakmak değildi sorumluluk. 

Anneannem, her ne kadar reddetsem de onun masraflarını karşılamaya devam edeceğini söylemişti. Ama eğer o bizim evladımızsa bu kadarının da altından kalkmalıyız diye düşünüp sertçe karşı çıkmıştım. Bunu yapmasına gerek yoktu. Telefonda birbirimize girmemizin ardından nasıl oldu bilmiyorum ama sadece Yong'un eğitim masraflarını karşılamasına onay verirken bulmuştum kendimi. Tam tamına iki buçuk saat dil döküp benim beynimi emcüklemişti. Şimdi düşününce bu kadar dayanmam bile bir mucize gibiydi.

Miniğin okulu ile ilgilenmek, davranışlarını izlemek ve ona göre onu daha iyi bir birey olarak topluma katmaya çalışmak, zekasının ve el becerilerinin farkında olmak ve ona göre gelecekte meslek seçmesine yardımcı ve destekçi olmak gibi bir sürü şey vardı. Bunlar beni şimdiden tedirgin ederken anasınıfında olmasına rağmen bize geldiği sorunlar bile bazen elimi kolumu bağlıyordu.

Bir çocuğa sahip olmak sanıldığı kadar basit veya her zaman eğlenceli bir şey değildi. En basit örnek olarak Yong iki tane babaya sahipti ve sürekli aklında arkadaşlarının ailelerini ve kendi ailesini karşılaştırıyordu. Bu yüzden bana anne diyordu. Bunu açıklamak için henüz küçük yaşta olması kara kara düşünmeme neden oluyordu.

Sırtını bana dönmüş sakin nefesler alan minik beden beni endişelendiren yegane şeylerden biriydi. 

Yavaşça gözlerini yumruk yaptığı elleriyle kaşıyarak bana dönerken biraz önceki endişelerimden arınmıştım. Bu kadardı işte, iri mavi gözleri bana mahmur mahmur bakana kadardı. Sonra tam idrak edememiş gibi bir daha gözlerini kırpıştırdı.

with spare part | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin