℘you can't stop me loving myself

3.6K 310 227
                                    

Yorumlarını benimle paylaşır mısın lütfen? Şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar. Ayrıca, önceki bölümlerde gözyaşı dökenlere gelsin bu bölüm, kimsenin üzülmesini veya ağlamasını istemiyorum. Çünkü ben de üzülüyorum :')

From Ra xx

Önümdeki domatesleri sanki düşmanımı haklıyormuşum gibi keserken yine sinirle kaşlarımı çatıp patateslerin de canına okudum. Sert hareketlerle yemek yaparken dakikaların nasıl geçtiğini fark etmemiştim. Güveç fırında olmak üzereyken Yong'un en sevdiği çikolata soslu keki de bitirmiş onun ardından fırına atacaktım.

Dolaba asılı notları okumadan çöpe atarken hala derin derin soluyarak tek olduğum evin önce altını üstüne getirmiş o arada kek ve güveci yer değiştirmiştim. Sonra her şeyi yerli yerine yerleştirip derinlemesine bir temizlik yapmaya başlamıştım. Salondaki parkelerin canına ikinci kat geçtiğim yüzey temizleyici vileda ile okurken anahtar sesi gelen kapıyı takmadan devam etmiştim.

Psikopatlığımın sınırlarını keşfediyordum.

"Hayatım, ne yaptın ya yine?" İsyan tonunda çıkan sesi ile sinirimden bir şey kaybetmezken elinden tuttuğu TaeYong ile yavaşça yürüyerek korkakça salona geçmişti. Ben de kavga etmek istemediğim için deli gibi yaptığım temizliğe dönecekken birden aklıma gelen şeyle evi inletmiştim.

"Ben orayı yeni sildim! Çabuk koltuğa çıkın! Hadi inin bir, ben ne yapıyorum sizi!" Birden kendilerini koltuğa attıklarında kıkırtılarını duyuyordum ama takmadan işimi bitirmeye odaklandım. Kendimi öyle vermiştim ki temizliğe eklemlerimin sızladığını çok sonradan fark etmiştim.

Okulla beraber benim psikopatlığım kendime bile ağır geliyordu bazen.

Yemek masasını kuran Yoongi elimdeki toz bezini almış ve beni banyoya doğru çekiştirmeye başlamıştı. Sinirim bozuk olduğu için hiç ona bakmadan onun yönlendirmesiyle banyoya götürülmüştüm.

Suyu açıp ellerimin üstünden ellerimi yıkarken de öylece bakıyordum. Ensemde hissettiğim dudaklardan sonra derin bir nefes çekmiştim içime. Ellerimi sabundan iyice arındırdıktan sonra beni kendine dönderip saçlarımı geriye doğru taramıştı.

"Yine düğün kasedini başa sarıp mı izledin?" Suratıma kıkırdayrak bunu sorarken suratına öylece bakmaya devam etmiştim. Islak ellerini saçlarıma atıp onları taramaya devam ederken hızlanan nefeslerimle kafamı sallamıştım. Alnımda hissettiğim dudaklarıyla gözlerimi kırpıştırmıştım.

Böyle yapınca sakinleşiyordum.

Ona yaklaşıp yavaşça sokulunca kolları hemen belimden kavramıştı. Ama ben ona sarılmadan önce başımı biraz daha boynuna sokuşturmuş ve burnumla boynuna küçük küçük yuvarlaklar çiziyordum. Dudaklarımı bastırdıktan sonra birden ona sıkıca sarılmamla buna alıştığı için sadece beni daha sıkı kavramış ve biraz önce elimi yıkadığı lavaboya oturtmuştu.

Biraz eğilerek ona yukarıdan bakmamı sağlamıştı. Birden ince giysimin altından nemli soğuk ellerini hissettiğimde gözlerimi hızla kırpıştırarak ondan kaçırdım. Ağzımdan laf almaya çalışıyordu çünkü bir aydır -nikahtan sonraki bir aydır- ağzımı bıçak açmıyordu.

Bu süre zarfında sesini çıkarmamıştı. Sürekli beni alttan almış ve neden diye bir kere bile sormamıştı. Bunun yerine ona ne kadar hırçın davransam da geceleri öpüp koklamış ve sabahları yüzüklerimizi birbirine değdirip çıkan metalik tıngırtı ile uyandırmıştı.

Belimin biraz daha yukarısına çıkan ellerinin soğukluğu üzerine yüzüğünün soğukluğunu hissetmemle sularına yelkenlerimi indirmiştim. Çıplak belime sarılıp boynuma doğru sokulmasıyla birlikte bir iki cümle mırıldanmıştı güzelim dudakları. Nefesi tenime çarparken kapattığım gözlerimle son anda anlamıştım dediklerini.

with spare part | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin