Okul çıkışı yine Kook ve Tae'nin arkasından yürüyordum. Her zaman olduğu gibi umursamaz bakışlarım ayaklarımda değildi veya önümdeki çifti izleyerek kıskançlıkla iç çekmiyordum. Gözlerim etrafta fıldır fıldırdı. Aradığım şey ise tam kapının sağında sıkıntıyla kravatını çekiştirip genişleten beyaz tenli çocuktu.
Bir an kolundan tutup sürükleyerek beraber pasta yapalım diyecektim. Fakat sonra kendime gelerek sinirle olduğum yerde durdum ve telefonumu çıkardım.
'Annem için minik bir parti veriyorum. Gelmeye ne dersin? Yoonmi'yi de getirsen güzel olur.'
Güvenlik görevlilerinin kulübesinin arkasından gizlice telefonunu çıkartıp mesaja ne tepki verdiğine bakıyordum. Saklanmaktansa karşısına çıkıp bunu diyebilirdim. Ama gülümseyince salak saçma davranmaktan korkuyordum. Çünkü bildiklerinizi unutturacak türdendi.
Mesajı okuduktan sonra ifadesizce elini klavyenin üstünde gezdirmeye başladı. Nefesimi tutup ne dediğine bakmak için telefona döndüm.
'Gelebilirim ama yanımda Yoonmi ile bir misafir daha getirsem sorun olur mu?'
Düşünüyordum. Fazla yakın olduğu arkadaşı yoktu. Belki Holly'den söz ediyordu. Sevinçle onayladım.
'Tabi, akşam yedi gibi bizim evde. Sana adresi atarım.'
Telefonunu aynı ifadesizlikle cebine koydu ve sinirle saçlarını karıştırdı. Gergin görünüyordu ve bir şey daha fark etmiştim. Gergin olunca bu hareketi çokça yapıyordu.
Ona yaklaşan geçen günlerde müzik sınıfının kapısının önünde Yoongi ile değişik konuşan kız ile yerimden çıkacakken durdum. Hari bu muydu acaba? Hani Jaehyun'un sevdiği ama kızın Yoongi'ye yavuklu olduğu saçma romantik drama gibi olan aşk üçgeni mi?
Soyunma odasında duyduğum şeyleri gerçekleştirecekti sanırım.
İçimden söylediklerimle büyük bir kahkaha attım. Sanırım deliriyordum. Etraftaki bakışları çekmişti ama umurumda değildi. Herkese 'Açın kıçınıza gülün!' diye bağırmak istesem bile yuttum. Genelde böyle yapardım. Susardım ve izlerdim.
Yoongi gayet sıkıntılı bir şekilde kızla konuşup önden ayrıldı. O bir felaketten kaçar gibi önden giderken ne olduğunu anlamadan kızın suratındaki gülümseme ile saklandığım yerden çıktım. Gülümsemesi içime bir şeyler düşürmüştü ve masum değildi.
Kook ve Tae beni takmadan yürüyüşlerine devam ediyorlardı büyük ihtimalle. Arkalarında olduğumu düşünürlerdi hep. Öyle de olurdu. Eve yürüyerek gitmeye karar verdiğimden beri çoğu salak saçma şeyi gözden geçiriyordum.
Babamı arayıp öyle çıkıştığım için özür dilemem lazımdı fakat içimden gelmiyordu çünkü hak ettiğini düşünüyordum. Onu da anlıyordum fakat ben ne olacaktım? İlişki bitirmeden önce çocukları düşünmeleri gerekmez miydi? Benim her şey bitince haberim oluyordu ve bana kalan tek şey onların aptal kararlarına saygı duymaktı.
Farkında olmadan yine sitenin girişinde öyle beklediğimi fark ettim. Annemsiz eve gitmekten nefret ediyordum. Yalnızlığı daha keskin hissediyordum. Asansörü de boş verip merdivenleri çıkarken dağınık kafamı toplamaya çalışıyordum.
İkinci kata geldiğimde düşünüyordum.
Üçüncü katın merdivenlerine tırmanırken de düşünüyordum.
Dördüncü katın merdivenlerine geldiğimde bacaklarıma asıldım.
Beş ve altıncı katı hızla çıkarken nefesim kesilmeye başlamıştı.