℘his mom

5.7K 617 145
                                    

Önümdeki içeceğin neyli olduğunu unutmuş pipet ile oynuyordum. Karşımdaki kız konuşmaya devam ediyordu. Sanırım cidden benlik değildi. Sıkkınca -yeni boyadığım- saçlarımı karıştırdım. Sürekli makyaj malzemelerinden veya alışverişten bahsederken sanki başka bir dünyaya geçiş yapmıştı. Gelen garsona hesabı bırakıp olduğum yerden kalktım.

"Sonra görüşürüz, Mina. Gitmem lazım."

Kızı orada bırakıp giderken pişmanlık hissetmemiştim. Kendinden başka bir şeyle konuşmuyordu zaten. Benim konuşmama da izin vermiyordu. Böylece, bir randevu işi de benim için bitmiş oldu. Zaten ne diye bir şeyler içmek için aradıysam şu kızı?

Okul bitmişti ve olaylı bir günden sonra babamın evinde otururken birden rehberimdeki bir kızı arayıp bir şeyler içmeyi teklif etmiştim. 

Aptallıktı. Ama tek kalmak istemiyordum.

Arkama asılı sırt çantasının kollarını çekiştirip kütüphanenin yolunu tuttum. En azından biraz ders çalışabilirdim. Ama adım attığım gibi ağzına kadar öğrenciyle dolu olan geniş salondan yer bulamayarak çıktım. Erken gelip yer bulmalıydım. Artık şansım yoktu.

Okula gidebilirdim. Boş olacağına emindim. Biraz uzak düşse bile yürümek güzel olabilirdi. Kaldırımda giderken karşıdan geçen bizim okuldaki kızlardan biri olduğunu fark ettim. Bu gün başka bir kız daha görmek istemiyorum. Bir apartmana girmesiyle buralarda yaşadığını düşündüm.

Uzun bir yürüyüşten sonra hızla güvenliğe selam verip okuma salonuna doğru yürüdüm. Dolapların önünden geçen Yoongi ile bir süre duraksadım daha sonra beni görmesin diye kalın kolonun arkasına saklandım. Gayet gergindi. Ama ben neden saklandım ki?

Tereddüt ederek gergince elindeki ilk yardım paketi ile öğrenci dolaplarının önünde volta atıyordu. Siyah saçlarını karıştırıp bir dolabın kilidini açtı ve paketi bıraktı. Yeniden kilitleyerek aceleyle koridorda ilerlerdi. Ben ise  olduğum yerde bugün Jaehyun ile okulda ettiği kavgadan dolayı dağılan suratını kaybolana kadar baktım.

Daha sonra hızla gidip kimin dolabına bıraktığına baktığımda kaşlarımı çattım. Jaehyun'un dolabına bırakmıştı. Kilidini açmak için şifresini bile biliyor ama her gün kedi köpek gibi kendilerini mi yiyorlardı? Kafam tamamen karışmış bir şekilde okuma salonuna oturup ders çalışmaya başladım.

Hava kararmaya yakın titreyen telefonumla babamın aramasını yanıtladım ve kütüphanede ders çalıştığımı, geç geleceğimi söyledim.

Toparlanıp hava almaya çıkarken sınıfların katından geçiyordum. Birden açık kapıdan ön sırada kafasını koluna dayamış olan Yoongi'yi gördüm. Uyuyordu sanırım.

Sınıfa girerken ona seslendim ama beni duymadı. Bir daha seslendim ve kafasını ağır hareketlerle kolundan kaldırdı. Kolunun altındaki defterlere baktığımda ders notları olduğunu görmemle sordum.

"Ders mi çalışıyorsun?"

"Evet, yorulduğum için dinleneyim demiştim."

"Ah, anladım. Hava almak ister misin?"

"Neden olmasın?"

Çantasını toplarken telefonundan saate bakıp gözlerini büyüttü. Hemen acil aramadan birini arayıp telefonu kulağına götürdü.

"Alo baba, üzgünüm. Sana yardım edecektim ama derse dalmışım."

O konuşurken bu kadar fazla şeye nasıl yetişiyor anlamıyordum. Kardeşi, babası, Holly, dersler ve anlayamadığım ve daha önce görmediğim annesi.

with spare part | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin