Korkuyu hiç iliklerinize kadar hissettiniz mi? Anında gelen çarpıntı ve telaş dalgası yüzünüze çarptı mı? Bu zamana kadar hiç kaybetme korkusuyla baş başa kaldınız mı?
Ben bunları oturduğum ve sürekli başa sardığım şarkıyı dinlerken soruyordum. Korkunun bir türü olan kaybetme korkusu ile teke tek dövüşüyordum. En iyi Yoongi bilir, ben kız gibi dövüşürdüm ki. Bilmiyordum çünkü nasıl kavga edildiğini, bilmiyordum hiç kaybetme korkusunu, Yoongi'ye kadar.
Namjoon Hyung'un dizinden kaldırdığım başım bile etrafa şöyle bir baktım. Hastaneden ve hastane koridorlarından nefret ediyordum. Ne halde olduğumu inanın bilmiyordum. Bilsem de ne değiştirecekti?
Telefonuma gelen özür mesajının ardından gönderilen şarkıyı gördüğüm an içime bir kurt düşmüştü. O gidiyordu, ben ise bunu şarkıyı dinleyip sonuna geldiğimde anlamıştım. Ağır gelmişti yükü. Oysa ona yükleri paylaşacağımızı söylemiştim. Onu aramaya başladığımda bir süre sonra meşgul çalan telefonla öyle durmuştum. Donmuştum ve aklımı kullanamıyordum.
Apartmanın yangın alarmı devreye girince bütün apartman sakinleri dışarıya hızlıca çıkarken senin dairende hareketlilik yokmuş Yoongi. Komşun olan şu hamile kadın var ya hani, o fark etmiş senin banyonun havalandırmasından sızan az bir dumanı. Sonrası ise hastaneye getirilişin ve benim biraz daha yıkılışım.
Kritikmiş durumun.
Seok Jin Hyung beni almaya gelmişti evden. Namjoon Hyung ise sakinleştirmeye çalışmıştı. Jungkook ve Taehyung da gelmişti. Benim için mi yoksa Yoongi için mi bilmiyordum. Soru sormak istemiyordum. Alacağım cevaplardan bile korkuyordum. Yeniden Namjoon Hyung'un dizine başımı koyup kulaklığımda çalan şarkıyı mırıldanmaya başladım.
"Her şey bu kadar zorken, yaşamaktan yoruldum."
Öyle miydi gerçekten? Söylesene Yoongi, yorulmuş olman her ne kadar bitiş çizgisini görmesen de koşmayı bırakmak mıdır?
Ya da beni yalnız bırakmak mıdır?
"Hiçbir şey yolunda gitmezken, ailemi bile göremezken..."
Ah, biliyorum. Başından beri kolay şeyler olmadı zaten. Her şey ortada Yoongi, sen beni bırakırsan pes edip ben de seninle mi gelmeliyim?
"Ve ben kendim için bile önemli değildim."
Benim için önemlisin, yetmez mi? Sen kendinden başka herkes için çabaladın. Kendini hiç saydın. Peki, Yoonmi'nin büyüdüğü ve seninle ergenlik mevzularını tartıştığı, babanın kafesini büyüttüğü ya da annenin sana hep sarıldığı günleri görmeden mi gideceksin?
"Bu dünyada, birinin daha fazla sahip olması gerekir..."
Neye? Sevgiye mi? Aşka? Mutluluğa? Üzüntüye? Belki de kastettiğin yaşama süresidir...
"Aşkla devam etmek için, hayatımın hepsi, bütün hayatım sensin."
Saçlarımda hissettiğim ellerin seninki olmasını isterdim. Ne hayatının ne de aşkının bitmesini istiyorum. Lütfen beni duyuyor ol. İhtiyacım olan şeylerin hepsi sensin.
"Kendime baktığımda, seninle tanıştıktan sonra çok değiştim."
Biz değişmek zorunda kalanlardanız Yoongi. Biz olmak bize çok şey kattı, sevgilim. Mesela ben bir sürü şey oldum. Ne kadar güçlü durmaya çalışsan da günün sonunda verdiğin fireydim ben. Yüzünden süzülen yaşların elmacık kemiğinin üstünden kayarak geçerken uğrayacağı bir sonraki durağım. Vücudundaki yara izlerinin görünmeyenleri benim, görünenleri ise sendeki benler Yoongi. Baksana bana, ne haldeyim. İşte bu da sensin Yoongi. Ruhumun yorgunluğu, aynı zamanda dinleneceği tek yeri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with spare part | yoonmin
Fanfiction"Sen! Yedek Parçalı!" xx for all my adult children