℘she forgot me

3.3K 388 298
                                    

Ben, Park Jimin, hayatımda böyle masum bir tablo görmemiştim. Resmen ailesini göreceği için tir tir titreyen sevgilim içimde kıpırdanmalara yol açıyordu. Mutluluğu gözünden okunuyordu ve ben ona sıkı sıkı sarılmaktan başka bir şey yapamıyordum.

"Yoongi, sakin ol. Hadi girelim içeriye artık." Kafasını sallasa bile nefesleri düzensizdi. Ellerindeki ellerimle onu çekiştirerek ilerlerken elimi kapalı olan kafenin kapısına attım. Birden beni kendine çekmesiyle sendeleyerek omuzlarına tutunmuştum. Sertçe dudaklarını dudaklarıma bastırınca şaşkınlıktan bir şey yapamamıştım, ki zaten ben her şeyi idrak edene kadar sesli bir öpücük bırakıp çekilmişti.

Gülümseyerek benden uzaklaşınca ben gözlerimi büyüterek ona bakıyordum. Kıkırdayıp minik bir öpücük daha bırakıp kapıyı önden açarak bu sefer o beni arkasından sürüklemişti. Elimin birini kalbime koyarken yüzümdeki gülümseme istemeden genişlemişti.

"Merhaba!"

Yoongi'nin sesi duvarlara çarpıp geri kulaklarıma dolarken içindeki neşe kalbimi titretmişti. Masaya yemek tabaklarını yerleştiren küçük gözlü adam gözün çevresindeki yılların getirdiği bir iki kırışıklıkla kollarını açarak Yoongi'yi bekliyordu. İlk bana bakmıştı ve ben ellerimizi ayırıp sırtını sıvazlamıştım. Koşarak babasına sarılması üzerine Bay Min benimle de kısaca sarılmıştı.  Biz hala amaçsızca öylece dikilirken Yoongi'nin gözü etrafta geziyordu.

"Burası değişmiş baya.Kadın eli değdiği belli. Yani, şey, annemin eli." Sesinin titrediğini fark etmiştim ama kendisini kötü hissetmemesi için göz temasında bulunmamıştım.

Holly merdivenlerden küçük zıplamalarla inerken gözü minik köpeğe takıldığı gibi hızlıca köpeği kucağına alıp okşamaya başlamıştı. Üst kattan başka minik ayaklar da inerken bir yandan Holly'ye sesleniyordu.

"Tüy yumağı beni bırakıp nereye gittin ya! Hani anlaşmıştık!" Yoonmi çıplak ayaklarla merdivende Yoongi'yi görünce çığlık atarak koşuşturmaya başlamıştı. Yoongi onun için bir dizini yere dayayıp Holly'i özgür bırakmıştı. Ardından kollarını açarak beklemişti sevinçle kıkırdayan kızın kollarına girmesini.

Ben telefonumu çıkarıp fotoğraflar ve videolar çekerken Holly ikisinin etrafında havlayarak turlar atıyordu. Evin havası değişmişti. Eskisinden daha ferah olan etrafta, çiçek saksıları dikkat çekiyordu. Etrafıma kısa bir baktıktan sonra kimsenin tek kelime etmediği ama aslında sessizliğin kalplerin dili olduğu bu ortam içimi ısıtmıştı. Tek bir kişi eksikti. Annesi.

Ellerini minik kızın saçlarına geçirmişti ama kaşlarını çatarak hemen kız kucağındayken ayağa kalkmıştı.

"Mi-ya, ben kaç kere dedim banyodan sonra bu saçlar kurutulacak diye."

"O makine çok gürültülü! İstemiyorum." Onu takmayarak boş eliyle benim elimi kavrayıp yukarı kata çıkmaya başlamıştı. Yoonmi'nin odasına girmiştik ve küçük dolabın üst katından benim elimi bırakmadan fön makinesini alıp yatağın yanındaki çocuk kilidi olan prize takmıştı.

"Bir daha görmeyeceğim tamam mı güzelim?" Asık suratlı küçük, kafasını sallarken Yoongi gülümseyerek fön makinesiyle saçlarını özenle kurutmaya başlamıştı. Ortalığa çiçek kokusu saçılmıştı küçük kızın saçlarından. Yoongi iç çekerek hala kuruttuğu saçlarla özenle ilgilenirken kapı pervazına yaslanmış zarif kadın ifadesizce bu manzarayı izliyordu.

Bunu fark etmemle hemen gözlerimi çekerek ona baktığımı anlamamasını ummuştum. O sırada Yoongi ayların getirdiği alışkanlıkla kızın saçını taradıktan sonra iki taraftan güzelce örmüştü. Aynadan kendine gülümseyerek bakan Yoonmi'nin yanına diz çöküp saçlarının kokusunu derince içine çekip, şefkatli bir öpücük bırakmıştı.

with spare part | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin