Yoongi
Sadece on bir saniye.
Kucağımda olan bedene çevirdiğim bakışlarımı etrafta dolaştırmam için ve onun kaldıramadığı cümlenin ağırlığıyla kucağımda olmasını idrak etmek için on bir saniye, yeterdi. Jimin'in anneannesi yanıma gelirken birden refleksle Jimin'in dizlerinin altından geçirdiğim ellerimle kimseye bakmadan odasına adımlamaya başladım ama beni tanıyan bilirdi.
Sessizliğim, yaratacağım büyük gürültüye kendimi hazırladığımdandı.
Elbet, bana verilen zararın daha büyüğünü verirdim. Jimin bana sessiz kaldığımı söylerdi ve bunu yapmamamı. O direk yağıp gürlediği için benim sessizliğimi, kendimi ezdirmeme bağlıyordu. Ama ben daha büyüğüyle dönecektim. Sadece iki dakika bana yeterdi.
Çünkü bana en büyük zararı Jimin'le vermiş, onun canını yakmışlardı.
Yaşlı kadının yardımıyla onu yatağa bıraktım ve kurumaya yüz tutmuş gözyaşlarını silip yumuşak saçlarını ellerime geriye taradım. Önce gözyaşından bile kıskandığım göz kapaklarını daha sonra saçlarını taramamla ortaya çıkan alnına minik bir öpücük bırakıp TaeYong'un bu gürültüde uyuyan suratına kaşlarımı çatarak baktım.
"Jimin'in yanında kalın lütfen."
Cümleyi hızla söyleyip biraz önce yumrukların konuştuğu boş koridorda derin nefesler almıştım çünkü burayı birbirine katmadan ve şiddet kullanmadan yakacaktım.
Psikolojik acı, vicdan azabı ve pişmanlıktan daha büyük bir acı yoktu.
Su ile bile ortalığı ateşe verebilirdim. Çünkü benim günlerce çaresiz,susuz kaldıktan sonra bulduğum su kaynağımın canını acıtmışlardı. Hızlıca girdiğim solunda Hoseok'un başına üşüşmüş ve kanayan dudağı ile ilgilenen kalabalığa baktım. Hoseok ne kadar 'İyiyim, gerek yok, dağılsanıza başımdan, biri Jimin'e bakmaya gidebilir mi?' gibi şeyleri sıralasa da kimse onu dinlemiyordu. Ama beni dinlemek zorundalardı.
Boğazımı temizleyerek yara izi ile dolu olan ama tek mutluluğum yerine yenileri gelmediği için zayıflayan çizik lekeli kollarımı göğsümde çaprazladım.
"Herkes hazırsa, çıt çıkarmadan beni dinlemek zorundasınız." Ağzını açan tek kişi olmadığı için rahatlıkla sert tonlamalı sesimi alçaltarak devam ettim.
"Normalde herkese karşı saygıyı savunan benim karşımda saygı duyulmak için olan yerinizi kaybettiniz." Jimin'in babası Bay Park'a bakarak konuşurken üstüne alınması gereken tek kişiydi. Hoseok başını öne eğmişken yumruklarımı sıkarak şiddet kullanmayacağımı kedime hatırlatmaya çalışıyordum.
"Bir insan sigara içti diye veya kollarında saçma kesikler var diye serseri değildir, Bay Park."
"Hah, sen uyuşturucu bile kullanıyorsundur! O kollarını jiletlemen için kafanın uçması gerek yoksa kendine zarar verecek kadar güçlü değilsindir sen, korkağın tekisindir!" Anın siniriye hala konuşan adamı yeni karısı uyarmak adına koluna çimdik atmıştı.
"Öylesindir, bölesindir... Hepsi varsayım cümleleri, efendim.""
Bu yanlış anlaşılmaları yaşadığım çok zaman olmuştu çünkü kim görse bunları jilet yarası sanardı ve hemen etiketi yapıştırırdı sorgulamadan. Ama bir yerde haklıydı, kendime zarar veremezdim. Gülümseyerek ilk defa Jimin'den başka birilerine bu konuyu açtığım için gergin olduğumu belli etmeden yazın kavurucu sıcağında bile giydiğim uzun kollu ince kazağın kolunu kıvırmaya başladım.
"Sigarayı Jimin'in temiz yüreği sayesinde bıraktım.Bu izleri görüyor musunuz? Bunlardan utanç duydum çoğu zaman çünkü benim yanlış anlaşılmamı sağlıyordu, sizin gibi ön yargılı ve direkt sonuca varan insanlar tarafından. Bunlar benim psikolojik tedavi gören annemin iyileşme çabası için yaptığım fedakarlıklar. Onun iyileştiğini umut ederek sarıldığımda beni nefretle itip ellerini kollarıma batırması sonucu olan yaralar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with spare part | yoonmin
Fanfiction"Sen! Yedek Parçalı!" xx for all my adult children