Yoongi ile onların evinde yakınlaşmamızın ardından bir hafta geçmişti. Orada resmen kaçmıştım. Kafamı yana çevirip eve gitmek için izin istemiştim. Böyle bir yakınlık için henüz hazır olduğumdan emin olamadığım için onun iterek kabaca olmasını o an düşünemeden çıkıp gitmiştim. Beni neredeyse öpecekti! Bunun olacak olması beni gerim gerim gererken neden bu kadar abarttığımı da anlamamıştım ama sürekli bir panik halindeydim.
Sanki banyo kapısını açtığımda Yoongi çıkıp beni kapıya yaslayarak öpmeye çalışacaktı. Giysi dolabımı açtığım zaman içinden çıkıp dudaklarım yapışacaktı ya da yatak altı canavarım Yoongi olacak, uyurken çıkıp beni öpecek gibi sürekli saçma bir gerginlikle dudaklarının bana yaklaşma sahnesini beynimde dönderip duruyordum.
Yanımda oturan mavi gözlü minik çocuğa bakarken neredeyse düşüncelerim yüzünden gerildiğim için ağlayacaktım. Hiç ama hiç sağlıklı bir düşünce akışına sahip değildim. Benim dolu olan gözlerime bakınca dudakları titremeye başlamıştı.
Bu hareketini anlamayarak anneanneme seslendim.
"Anneanne! Neden ağlayacak TaeYong, ortada bir şey yok?" Yanıma koşturarak gelen kadın, ismini yeni koyduğumuz çocuğun ağzına biberonu resmen tıktı ve kucağına alarak minik elleri üstünden biberonu tutarak ona yardım etti.
Bu manzara için bile ağlayacak ruh haline sahiptim.
"Jimin, eğer biri gözünün içine bakıp ağlarsa veya üzgün bakarsa direk hissedip basıyor ağıdı. Geçen gün susmadığından baş ağrısından oturup ağlamaya başlamıştım. Ağlama desibeli artınca birkaç kez de deney yapıp anladım. Anladığın, bizim TaeYong'umuz çok hassas bir bebek." Sadece başımı salladım ve ders çalışmaya verdiğim arada Yoongi'nin mesajına cevap verdim. Anneannem boynunu uzatıp mesajlarımı okurken kaşlarımı çatıp koltuk değiştirdim.
Yoongi ile ilişkimiz giderek garipleşiyordu. Okulda beraber ders çalışıyor ve beraber yemek yiyorduk. Tae ve Kook çoktan onu benimsemişti. Bizim yanımızdayken gülüyor ve biraz olsun sorunlarından uzaklaşmış gibi görünüyordu ve ne yalan söyleyeyim bu beni mutlu ediyordu.
Hatta hastaneye beraber gidip annelerimizi ziyaret ediyorduk. Sonra ikimizde kapının önünde buluşuyorduk çünkü ikimiz de annelerimiz tarafından görülmek istemiyorduk. Her şeyin bu kadar düzende olması beni ürkütüyordu. Düzensizliklerimizin içinde kendimize bir düzen yaratmıştık ve iyi veya kötü en küçük şey bu muntazam düzeni bozabilirdi.
Beraber çokça kitap eleştirisi ve fikir alışverişi yapmıştık. Zevklerimizi savunup dersler için en etkili ders çalışma yöntemleri düşünmüştük. Bay Min ve Yoonmi ile de kaynaşmıştım. Anneannemin ise favorisi baştan beri Yoongi'ydi.
Her şey o kadar hızlı ve güzeldi ki.
Ama tek bir an vardı. Benim nefesimi kesen, göğüs kafesimin içini belirsizlik hissi ile kaplayan görüntüler.
Hari'nin ona sarılması, ona sırnaşması. Eteğinin boyunu onun yanına gelirken kısaltması ve onun için makyaj yapması içimi burkuyordu. Onun bakışları kızdan kurtulmak için çırpınırken ben müdahale ediyordum. Onu kurtarmam okuldakiler tarafından hoş karşılanmamıştı.
Kook ve Tae zaten ilişki yaşadıkları için sevilmiyordu. Ben ise sevilmeyen Yoongi ile yapışık gezip onunla vakit geçirmemden dolayı dedikodularda rahatça sevilmeyerek yer alıyordum. Ama onun gülümsemesini görünce kimse umurumda olmuyordu. İçimdeki büyüyen şeyden de korkuyordum. Kızlardan hoşlanan bir erkeğe düşüp kalmaktan ölesiye korkuyordum.
○○○
Kütüphanenin kapanışına yakın olan saatlerde kütüphanede Taehyung, Jungkook , Yoongi ve ben oturup ders çalışıyorduk. Daha çok ben ve Yoongi çalışıyorduk. Kook'un koluna yaslanmış Tae uyuklarken Kook onun kafasına kafasını yaslayıp kitap okuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with spare part | yoonmin
Fanfikce"Sen! Yedek Parçalı!" xx for all my adult children