℘ curious

6.4K 678 358
                                    

Kaldırıma savrulduktan sonra gözlerimi sımsıkı kapatmıştım korkudan. Ciddi anlamda yaptığım delilikti. Neredeyse ağlayacak kıvamdaydım. Korktuğum zaman genelde öyle olurdu. Çoğu insan korktuğu zaman bu reaksiyonu verirdi. Yavaştan iç çekerken omzumdan tutulup sarsıldığımı yeni yeni fark ediyordum.

"Hey, evlat! İyi misin?"

Orta yaşlarda minik gözlü adam beni şoktan çıkartmak için uğraşırken beynimin çalkalanma sesini duyar gibi oluyordum. Çalkalanmanın durması ile görüş açıma beyaz tenli çocuk girdi ve orta yaşlı adama itekleyerek birbirine sıkıca kenetlediğim kollarımı açmaya çalıştı.

Ben ise burnumu çekerken etrafımda olanlardan bir haber kaldırımda yarı yatar pozisyondaydım. Şok dedikleri ne boktan bir şeydi Tanrı aşkına?

"Hey onu kurtardın tamam, ama sıkarak öldüreceksin. Bıraksana benim köpeğimi!"

Bu cümleyle birden kendime geldim ve kollarıma kaynar su dökülmüş gibi birden açtım. Yavru köpeğe korkan gözlerle bakıyordum. Tanrım, lütfen o tatlı şeye bir şey olmasın!

"İyi misin? Bu böyle olmayacak. Millet dağılmadığı gibi çocuk şoktan çıkamadı. Cesaretli küçük adamı kafeye geçirelim sakinleşmesi için bir şeyler ikram edelim Yoongi."

Birden duyduğum isimle gözlerimi büyüterek yerden kalkmaya çalıştım. Ama dizimi kaldırım kenarına sürttüğümden kanadığı için zorlandım. Kolumdan Yoongi'nin tutmasıyla acıyla geri çekildim. Dirseğim de sıyrılmıştı.

"Ah, şey umarım tatlı köpeğe bir şey olmamıştır. Zaten elli metre ilerideki sitede oturuyorum. İyi günler!" Panikle doğrulurken şu andaki durumum asla umrumda değildi. Utanmış mıydım bilmiyorum ama içimdeki ses sadece kaçmamı söylüyordu.

Topallayarak yolun karşısına geçtim ve arkamdan seslenenlere kulak asmadan hızlı adımlarla siteye girdim. Annem iyi ki evde değildi. Asansördeyken dizime bir bakış attım ve suratımı buruşturdum. En azından ufak yaralarla atlatmıştım. Okul formamın nasıl bu hale geldiğini ve yırtıldığını anneme nasıl anlatacağımı düşünüyordum.

Ağlayarak pansuman yapan ilk kişi değilimdir umarım. Oksijenli su ile temizlediğim yaraya tentürdiyot sürerken yandığı için dudağımı ısırarak sessizce ağlıyordum. Cidden bebek gibi hissetmemek elde değildi ama canım tatlıydı benim bir kere, asla dirayetli bir çocuk olamamıştım.

Bir kez daha burnumu çektim ve duştan çıktığım için ıslak olan saçlarımı kurutmadan yatağıma attım kendimi. Sanırım meraklı olmak devamında daha çok merakı getiriyordu. Odamın duvarında asılı olan mantar panoya boş boş bakarken ders çalışmam gerektiğini hatırladım.

Hala nasıl Yoongi benden ön sırada diye düşünüyordum. Belki hırs yapmanın tam zamanıydı.

○○○

Jungkook'a dün olanları anlattığımdan beri benimle korkak diye dalga geçiyordu. Onu takmayıp Namjoon Hyung ile mesajlaşmaya devam ettim. Yoongi hakkında baya bir şeyler biliyor gibi duruyordu. Aslında bunu konuşmanın ne kadar doğru olduğunu kestiremiyordum.

Daha fazlasını öğrenmek istiyordum. Okulda müzik odasına kapanmış dışarı sadece ders saatleri çıkan ve arkadaşı olmayan biri için fazla sevecen ve güler yüzlüydü. Okulda en azından. Müzik odasının koridorunda bir sağa bir sola dönerken Kook sıkılmış ve Tae'nin yanına gitmişti. Ben ise telefonuma bakıp gergince bir o yana bir bu yana deli danalar gibi volta atıyordum.

Hastanedeyken bambaşka biriydi. Hangisi gerçek kişiliğiydi? İkisi de değil miydi?

Sinirle saçlarımı karıştırırken birinin yüksek sesli bağırışı ve müzik odasının kapısının kırılırcasına tekmelenmesi üzerine yerime sindim ve dinlemeye başladım.

with spare part | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin