Ipeknaz bana meraklı gözlerle baksada onu umursamadım. Kesin o da gelmek isterdi ve ben onun Jacobla arkadaş olmasını, hatta tanışmasını bile istemiyordum. Üzerimdeki kot ve tişörtün iyi olduğuna karar verip evden çıktım. Konum attığı yer uzak gözükmüyordu. Bu yüzden yürüyerek gitmeye karar verdim. Yaklaşık 5-6 dakika sonra sokağın başında Jacob'ın beni beklediğini gördüm. "Selam." "Selam." "Ee napıcaz?" dedim hızlı adımlarla yürüyen Jacob'a yetişmeye çalışırken. "Buzda kayabilir misin?" "Evet. Piste mi gidiyoruz?" Gülümseyerek beni onayladı. Yani sanırım.
Yaklaşık 2 aydır hiç kaymamıştım ama paten unutulacak bir şey değildi. Bu yüzden tereddüt etmedim. Geldiğimizde herkes Jacob'ı tanıyor gibiydi. Bunu, ona adıyla seslenmelerinden anlayabiliyordum. Jacob pistin önündeki dolapların olduğu yerde durup onun olduğunu düşündüğüm dolabı açtı. İçinden bir kazak çıkarıp bana uzattığında kaşlarımı çatıp ona baktım. "Bunu giyer misin? İçerisi soğuk" elini ensesine attı. "Üşütmeni istemem" istemsiz olarak gülümsedim ve elindeki kazağı alıp tişörtümün üzerine giydim. O öyle tatlı tatlı gülümserken kalbim duracak gibi oluyordu. Patenleri giyip dikkatlice piste indik. "Normalde daha kalabalık olur. Hafta içi olduğu için biraz daha sakin" dedi. "Ne zamandır kayıyosun?" Omuz silkti. "Çok olmadı. 1 yıl falan. Sen?" "4 yıldan fazla galiba. 10 yaşındayken gitmiştim." Yavaşça kaymaya başladığında amatör olduğunu düşündüm. Ama daha sonra bu düşündüğüm yüzünden beni utandırıcak hızlı bir dönüş yaptı ve düşüncem anında yok oldu. Sanki kendimi kanıtlamak istermişim gibi sol dizimi karnıma doğru çekip hızlı bir şekilde döndüm. Jacob gülümseyerek bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Baya iyisin. Yarışalım mı?" Kendini beğenmiş bir gülümseme yüzümde yerini aldı. "Tabii ki. Yenilmek istiyorsun sanırım?" Kendine gel kızım Rolf Jacob Sartorius'la konuşuyosun sen! "Görürüz." Pistin başlangıcına gittik. "3 dediğimde" dedim karşıya bakarken. "3!" ben kaymaya başladığımda Jacobın afallamasını ummuştum ama o gayet normal bir şekilde başlamış ve yanımda gidiyordu. Pisti yarılarken hala yan yana gidiyor olmamız sinirimi bozmaya başlamıştı. Önüne geçip zigzag çizerek gitmeye başladım. Onu geride bırakmıştım. Ama bu sadece 1 saniye sürmüştü.
Kardeş sakin ol amk olimpiyatta felan değiliz bırak bi ben kazanıyım. Beni geçti. Ben de daha da hırslarıp nefesimi tuttum ve gidebildiğim kadar hızlı gitmeye başladım. Yine başa baş gidiyorduk. Artık hileyle de olsa kazanmalıydım.
Yanına geçip onun elini tuttuğumda düşündüğüm şey onun da elimi tutması değildi. Elini tutup onu geçmekti. Ama öyle olmadı. Elimi sanki gitmemden korkar gibi tutuyordu ama tabii ki bunun sebebi onu yenmemi istememesiydi. Ben onun kafasını karıştırmak isterken o beni düşüncelerin içerisine itmiştim. İkimizin de yarış umrunda değil gibiydi. Hızlı gitmiyorduk. Bitişe doğru geldiğimizde Jacob arkasını döndü ve hızlandı. Tabii mecburen bende. Ona ayak uydurmak için biraz daha hızlandım. Nasıl el eleyken bu kadar rahat kayabiliyordu? Ya bende denge problemi vardı yada onun dengesi muazzamdı. Ilk şıkkı eleyip ikincisi olduğu kanısına vardım. Soğuk hava boğazımı kaşındırdı ve
öksürmeye başladım. Jacob durup bana baktı. "Iyi misin?" Boşta kalan elini sırtıma yasladı. "İyiyim." dedim gülümserken. İkimizin de gözleri tuttuğu elime kaydı. Jacob elini gevşettiğinde bende elimi gevşetip yavaşça çektim. "Hadi üzerimizi değiştirelim." Pistten çıkıp ayakkababılarımızı giydik. "Bunu giy. Üzerindekiler nem kapmıştır. Uzattığı yarım kollu siyah tişörtü alıp bir kabine giydim. İçimdeki tişörtü ve Jacobın kazağını çıkarırdım. Kazağı ve tişörtünün kokusu, aynı onun gibiydi. Yumuşatıcı veya parfüm kadar yapay kokmuyordu ama yinede belirgin bir kokusu vardı. Bana tarçını anımsatıyordu. Siyah tişörtü üzerime geçirip kazağını ve tişörtümü katladım. Aynaya baktığımda tişörtün sol göğüs kısmında JS yazdığını fark ettim. Bazı kazaklarında ve tişörtlerinde JS yazdığını musicallylerinden zaten biliyordum. Hep onun olan bir tişörtü giymek istemiştim ve şuan bunun gerçekleşmisi garip geliyordu. Ve.. Ve bu düşündüğümden daha da iyi hissettiriyordu. Onun kokusu bana huzur veriyordu.
Olum şu bölümü yazarken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Çok güzel değil mi ya? Keşke bizde bunu yaşayabilsek. İnşAllah hepimiz Jacobla ve birbirimizle tanışırız Rjs fandomu olarak. Sizi seviyorum diğer bölümü de şimdi atıcam. Bu bölüm uzun oldu ama güzel oldu bence. Yorum yapmayı unutmayın🌹(bu emojiyi çok seviyom napam fjajdm)
Edit: medya tay aşqm var evt swiftieyim shwjsjjwsj
