-45. Bölüm

178 18 20
                                    

Müziği dediğim yerde açarsınız öptm

   Sinirle telefonu yatağa attım ve elimi saçlarımdan geçirdim. Neden, neden annem ve babamın ayrılması beni ilgilendiriyordu ki? Ben olabildiğince hasar almadan bu işten sıyrılmaya çalışırken sanki daha da çok beni çekiyorlardı. Ben burda kendi arkadaşlarımla zaten mutluydum. Annem de arada geliyordu nasıl olsa. Neden şimdi 2 haftalığına arkadaşlarımdan ayrı kalıp o iğrenç mahkeme psikolojisini çekmek zorundaydım? Ailesi ayrılıyor diye depresyona girecek tipten biri değildim. Asla da olmak istemezdim. Ama elbette üzüyordu ve ben bunu bir şekilde unutmaya çalıştıkça sanki canımın yanması için zorla beni Türkiye'ye döndürmeye çalışıyorlardı. Beni şuanda mutlu eden tek şey buraya döndüğümde Jacob'la beraber gideceğimiz Taylor Swift konseriydi. Jacob demişken, henüz ona haber verememiştim. 2 gün sonra Türkiye'ye gidecektim.

    Iyice ısınmaya başlamış olan havalardan dolayı ceket almaya gerek duymadım ve beyaz Air Force'larımı giyip çıktım. Jacobların evi bize fazla mesafede olmadığı için istediğim zaman gidebiliyordum. Bilindik evin kapısına geldiğimde iki kez tıkladım ve açılmasını bekledim. Jacob gözlerini ovuşturarak kapıyı açtığında gülümsedi. Yeni uyanmıştı ve fazla tatlı görünüyordu. :)

*

"Ben de gelebilirim?"

Olumsuz anlamda başımı salladım. "Jacob, ilerde turlara çıkacaksın ve şuankinden çok daha yoğun olucaksın. Sensiz de baş edebilirim. Tabii telefonunu her zaman açık tuttuğun sürece." dedim gülümseyerek.

Güldü ve eliyle saçlarımı karıştırdı.

"Gelmemi istediğin zaman araman yeterli güzelim. Saat kaç olursa olsun aramızda sadece 2162 km olucak."

Gülümsedim.

"2162 km."

*

   Psikolojik olarak zaten yorgun olsam da uzun süren uçak yolculuğuğundan sonra fiziksel olarak da çok yorulmuştum. Ablam bizi alması için annemi ararken ben de Jacob'a indiğimize dair bir mesaj attım. Kısa sürede cevap verdi. 10 dakika sonra annem havaalanına bizi almaya geldiğinde o da en az bizim kadar yorgun görünüyordu. Onun için üzülüyordum. Yol boyunca daha çok annem ve ablam gündelik konulardan bahsetti. Benim tek istediğim ise odama çıkıp uyumaktı. Eve geldiğimizde içimi tuhaf bir his kapladı. Uzun zamandır -8 ay gibi birşey- eve gelmiyordum. Annemle biraz sohbet ettikten sonra odama çıktım. Amerika'daki odamın aksine ne kadar karışık göründüğünün yeni farkına varabilmiştim. Duvarlarında Shawn Mendes, Cameron Dallas, Taylor Swift, Selena Gomez, Ariana Grande posterleri asılıydı ve sadece JS için ayrılmış bir köşe vardı. Snape girdim ve Jacob'a o kçşenin fotoğrafını attım.

Jacob Sartorius snap'ini yeniden oynattı!

Jacob Sartorius snap'inin ekran görüntüsünü aldı!

INSTAGRAM: @jacobsartorius hikayesinde senden bahsetti.

Hızla Jacob'ın storysine baktım. "Ma girl xd" yazıp paylaşmıştı. Gülümsedim ve telefonumu şarja takıp uyudum.

*

MÜZİĞİ AÇABİLİRSİNİZ AŞKLARIM*-*

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Boğazım kurumuştu ve ben çok susamıştım. Havanın aydınlanmasına muhtemelen daha vardı. Başucumdaki komidinde duran ve yarısı dolu olan suyu içtikten sonra kesmeyince ayağa kalktım ve odamın aralık olan kapısını açıp yavaş adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Sanırım babam burdaydı. Birkaç saniye duraksadım. Konuştukları konu önemliyse bölmeyecektim.

"Kızlara söylemedin değil mi?" dedi babam. Sesler biraz boğuk geliyordu.

"Tabii ki söylemedim. Onların da senden nefret etmesini istemiyorum." o kadar nefretle konuşuyordu ki içim acıdı. Biran daha durursam, neler olduğunu öğrenirsem kötü hissedeceğimin farkındaydım. Ama bilincim, merakımın önüne geçemedi ve bir basamak daha inip konuşmaya odaklandım. Ah, sanırım hayatımın hatasını yapıyordum.

"Ne Derya ne de Duru benden nefret etmez Zeynep!" dedi babam hışımla.

Annem yapay bir şekilde güldü. "Benim gördüklerimi onlar görselerdi bir daha seni görmek isterler miydi sanıyorsun?!" annem artık bağırıyordu. 

Ne olduğunu deli gibi merak ediyordum. Nefes alıp verişim hızlanmıştı. Kalbim ağzımda atıyordu sanki.

"Kahretsin, o gördüklerin tamamen bir hataydı Zeynep!" babam da bağırmıştı.

"TEK SAVUNMAN BU MU GERÇEKTEN? BENİ BİR HATA İÇİN Mİ ALDATTIN?!"

Duyduklarım karşısında zaten hızlı atan kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Vücudum alev alacakmışcasına yanıyordu ve neredeyse nefes alamıyordum. Duyduklarım uğultudan ibaretti. Yaşlar yanaklarımdan usulca kayarken bedenim kaskatı kesilmişti. Hareket edemiyordum sanki. Şok olmuş gibiydim. Titreyen parmaklarımın arasından yavaşça kayan bardak mermerle birleşince ortaya çıkan kırılma sesiyle kendime geldim ve güçlükle de olsa odama kadar koşmayı becerebildim. Annemin ve babamın arkamdan koşup seslendiğin farkındaydım ve dudaklarımdan ağır lafların çıkmasından korkuyordum. Hızla kapıyı kilitledim ve telefonumu bulup Jacob'ın numarasını tuşladım. Titriyordum. Hayatım boyunca kendimi hiç böyle hissetmemiştim. Ölmek istedim. 

   birkaç saniye sonra telefon açılınca Jacoob uykulu sesiyle "bebeğim?" diye sordu. Fısıldayarak konuştum. "yarın geliyorum.." Jacob ağladığımı anlamıştı. "Duru, ne oldu güzelim? İyi misin?" sanki görecekmiş gibi başımı salladım. Gözüm saate ilişti. 1 buçuktu.

"Jacob?"

"efendim bebeğim?"

"Beraber uyuyalım mı?"

"nasıl?"

"ben uyuyana kadar telefonu kapatmasan olur mu? Nefesini dinlemek istiyorum.." hala ağlıyordum.

"olur güzelim. sen yatağına yat şimdi. ben de yatıyorum."

dediğini yaptım. "iyi geceler Jacob."

"iyi geceler sevgilim."



Öhm beğn geldim şğşpwyyd2jk nasılsınızz? Şimdi şeyapalım mı ben bu bölümü yayımlayıp duşa gireyim ve geri geldiğimde çok güzel yorumlar göriyim nasıl olur? 

Yetiştirebilirsem yarın yb atabilirim belki çünkü geç kalktım ve büyük ihtimal gece uyumam.

Tamam o zaman gidiyorum ben byeğğğ :)

the only truth • js. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin