-39. Bölüm

228 22 4
                                    

  -medyadaki şarkıyı açabilirsiniz-


  birden elimi tuttu ve "hadi"" dedi. "n-nereye?" cevap vermeden beni çekiştirmeye başladı. Yine karanlık koridora girdiğimizde telefonumun flaşını açtım ve asansöre bindik. tekrar sordum. "nereye gidiyoruz?" omuz silkti. "bilmem." tuhaf tuhaf ona baksam da o çok tatlı ve mutlu görünüyordu. sonunda giriş katına geldiğimizde hastaneden çıktık. Saat 3tü ve biz dışardaydık. Hastanenin olduğu sokaktan çıktığımızda kolunu omzuma attı ve beni kendine yaklaştırdı. Aslında şuan mantıklı olan göğsümün acıması falandı, ameliyat olmuştum. Ama hayır, ben sadece onu hissediyordum. onunlayken mutluydum.  Mağazaların olduğu sokağa girdiğimizde, her yerin kapalı olmasına rağmen vitrinlerin ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Gezerken kış olduğu için süslenmiş olan vitrinlerden biri çok güzel gözüküyordu. Adımlarımı hızladırıp vitrinin önünde durduğumda, yansımamıza baktım. Soğuktan yanaklarımız kızarmıştı, -ki zaten Jacobın yanakları kırmızıydı-, saçlarımız dağılmıştı ama güzeldik be. gülümseyerek cama düşen yansımamıza baktığımda Jacob saçlarımı karıştırdı. "ya!" güldü. Nefesini cama üfleyip buğu oluşturdu ve J'D yazdı. Gülümseyerek yazıyı çizdiğim kalbin içine aldım. Bu kadar kusursuz ve mükemmel olmak zorunda mıydı? Ona tekrar tekrar aşık oluyordum sanırım. "aa bak çok güzel" dedim vitrindeki kar küresine bakarken. İçinde kalp şeklinde bir kar topu vardı ve içindeki renkli ışıklar küreyi çevirdikçe yanıp sönüyordu. Birden elimi bırakıp yere bakınmaya başladı. Tuhaf tuhaf ona baksamda umursamadı ve ben eline aldığı taşa bakarken "geri çekil" dedi. Sorgulamadan dediğini yaptım ve onu izlemeye başladım. Taşı cama doğru fırlattığında kırılan vitrin camıyla çığlığımın sesi birbirine karıştı. "şşşş!" dedi Jacob ve gösterdiğim kar küresini alıp kürenin durduğu yere para bıraktı. Ben şok içerisinde ona bakarken mağazanın çalan alarmını yeni farkedebilmiştim. Jacob elimi tuttu ve koşmaya başladık. Sanırım 2 sokak boyunca sadece koştuk. Nefesim kesildiğinde yavaşlayarak bir evin duvarına yaslandım. "b-ben teşekkür ederim" dedim hayranlıkla ona bakarken. Omuz silkti ve bana o mükemmel gülümsemesini bahşetti. "bunun için teşekkür etmene gerek yok" ona doğru bir adım attım ve "hayır" dedim. "küre için değil, beni böyle sevdiğin için. Teşekkür ederim." Beni kendine doğru çekti ve hayatımda yaşayabileceğim en samimi ve sıcak sarılmayı yaşattı bana. Bunun olması normal miydi bilmiyorum ama kokusu bağımlılık yapıyor gibiydi. Ona baktıkça içim gidiyor, sanki sevmeye kıyamıyordum. Yüzümü köprücük kemiğinin içine gömdüm ve boğuk çıkan sesimle fısıldadım. "beni bırakmayacağına söz verir misin?" "söz."


   hastane odasına girdiğimizde kapıyı kapatıp kilitledim. Jacob kendini sırt üstü yatağa bıraktı ve "kapıyı da kilitledin, şimdi napıcaz?" dedi piç sımayl atarken. Ters bir bakış attım ve "uyuycaz tabii ki aaa çok ayıp" dedim. onu yataktan iterken kolumdan tutup çekti ve yatağa düştüm. "bu yatak ikimiz için fazla küçük. Hem ben dağınık yatıyo-" dirseği ağzıma gelecek şekilde bana sarıldı ve "iyi geceler bebeğim" diye mırıldandı uykulu çıkan sesiyle. başımı omzuna yasladım. "iyi geceler.."


*


   Johnny Koray'ın omzuna vurup onu ittirdiğinde Koray yere düşünce hepimiz güldük. Johnny tek kişilik koltukta rahatça yayıldı ve Koraya sırıttı. Kenzie "kaysan diyorum" deyip Johnnye baktığında John gülümsedi ve Kenzie nin yanına oturması için kaydı. Aslında Kenzie yi pek sevmesem de artık daha iyi anlaşıyorduk. Ross ve Mark a baktığımda, snap çekiyorlardı. Jacob "sıkıldım birşeyler yapalım" dedi Saçlarımla oynarken. "aynen bende, ne yapsak?" dedi Mark. "sinemaya gidelim mi?" dedi Kenzie. "evet olabilir, sence Ariel?" dedim gülerek Brandon la sohbet eden Ariel e bakarak. "hey Ariel!" dedi Ross. "hı ne?" Ross Kenzie ve ben kahkaha attıp. "siz çıksanıza"





neden burda bitirdim bilmiyorum. Yorum ve Vote atmayı unutmayın aşqlarım. Seneye görüşürüz demiycem tamam xjxknxr akşam bölüm atarım belki byeüğğ

the only truth • js. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin