"off!" dedi Jacob kendini koltuğa bırakırken sırtüstü, "gitmek zorunda mıyız?" dudaklarımı büzdüm ve başımı salladım. "maalesef (şu kelimenin nasıl yazıldığı hakkında hiçbir fikrim yok aq nası yazarım ben) evet" sesli, derin bir nefe aldı ve "hadi o zaman alışverişe gidelim" dedi. Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. "ne sen ciddi misin?" koltuktan kalktı ve gülümsedi. "bana yemek yapıcaksan ciddiyim, sen hastanede olduğundan beri doğru düzgün bir şeyler yemedim"
doru amk çünki bi ameliyattayken 2 naftalin içip geldim demi
*
mağazaya girdiğimizde ne kadar kalabalık ve yoğun olduğunu anlamam tabii ki uzun sürmedi. Böyle yerlerden tiksinirdi ve havası beni boğardı. Hem neden bu lanet mağzalarda bi cam pencere felan yoktu ki?
Bizim yaşlarımızda -muhtemelen sadece eğlencesine burada çalışan- çakma sarışın kız yanımıza geldi ve ben elbiselere bakarken yanımızda dikilmeye başladı. kardeş gider misin aq? Jacob -herzamanki gibi- snap çekerken beni de çektiğinde güldüm. Ah, bu kız hala burda mıydı? "yardımcı olabilir miyim?" dedi kız bakışlarını Jacob'ın üzerinde gezdirirken. "koyu mavi kısa bi elbise istiyorum etekleri tül olsun ama uçuş uçuş ve transparan olmasın, ayrıca eteği kısa olmazsa sevinirim. üst kısmında taş ve benzeri şeylerden de nefret ederim bu arada elbisenin aynı renginden bir de çanta istiyorum ama kesinlikle aynı ton ve kumaş olacak" Kız şaşkınlıkla bana bakarken dudaklarını araladı. "ben.." sözünü kestim. "bak, demek ki olamıyormuşsun, gitmeye ne dersin?" Jacob hayret içinde bana bakarken gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi. Kız gözlerini kısıp yanımızdan ayrıldığında tabiri caizse sessizce anırarak güldüm. Bunu nasıl sessizce yaptığıma gelirsek.. bilmiyorum gülün gitsin.
Kabinden çıktığımda Jacob başını telefondan kaldırdı ve beni süzdü. Ben de aynada kendime baktım. Elbise kırmızıydı ve kumaşı şifon gibiydi. Sanırım bana yakışmamıştı. "bunu sevmedim" dedim ve kabine döndüm. Birkaç elbise daha denedim ama hiçbiri içime sinmemişti. Son bir elbise daha giyip çıktığımda "kabinleri seri kullansak?" dedi yine o kız. Resmen sevgilime gözleriyle yavşıyordu. Hışımla kabine geri döndüm, kendi kıyafetlerimi giydim ve üşenmeden denediğim herşeyi askısından çıkarıp yere attım. Kabinin perdesini açık bırakarak çıktığımda kız bakışlarını önce bana sonra da kabine çevirdi ve "tanrım.." diye söylendi kendi kendine.
pis pis sırıttım. "bence de tatlım, kabini seri kullanman gerekicek."
*
"hah! ben mi seni kıskandım? Saçmalama istersen!" Jacob kahkaha attı. "kıskanmadın ha? bi an kızı döveceksin sandım." Göz devirdim ve diğer mağazaya doğru yöneldim. Alışveriş yapmaktan nefret ettiğimi söylemiş miydim? Diğer mağazaya girdiğimizde hiçbir umudu olmadığına yemin edebilirirdim. Zaten sezon sonuydu, ne bulabilirdim ki... Yine elbiselere bakarken görevli bir çocuk baktığım askının yanındaki duvara yaslandı ve "yardım lazım mı?" dedi. Bir saniyeliğine ona baksam da sonra başımı yine elbiselere çevirdim. "hayır" bana biraz daha yaklaştı. " o anlamda sormadım." töbesteyşın bismillahirahmanirahim -Duru imana geldi arkadaşlar ewt- "bence asıl yardıma ihtiyacı olacak olan sensin" dedi tanıdık ses ve birden çocuğa yumruk attı. Çocuk bir kaç adım geriye doğru sendelerken Jacob "hastaneye gitmek için yardım lazım mı?" diye sordu alayla ve karın boşluğuna tekme attı. Gözlerimi büyüterek ona bakarken elimi tuttu ve koşarak mağazadan çıktım. AVMnin çıkışına geldiğimizde başımı koluna yasladım. "aynen ben kıskanıyorum zaten seni." dedim dalga geçer gibi. Sinirle bana baktı ve "çocuğun ne ima ettiğinin farkında mısın?" diye sordu öfkeyle. "evet ama kızda senin için aynı şeyleri düşünüyordu." dedim yüzümü buruşturarak. "lütfen benim için öyle şeyleri sadece sen düşün.. hatta bence düünmeyelim-" koluna vurduğumda acıyla inledi. "sussana!"
*
Gereksiz geçirdiğim 3 saatin sonunda elimde olan tek şey sinirden gelen baş ağrısı ve koca bir sıfırdı. Alışverişe çıkmıştık ama aldığım tek şey ağrı kesici olmuştu ne yazık ki. Dolabımdaki elbiseleri incelerken kapı çaldığında üşengeç adımlarla aşşağı indim ve kapıyı açtım. Söylediğim yemeğin veya ablamın falan geldiğini düşünüyordum ama gelen şey biri değil bir şeydi. Bir paket. Kapının önündeki paketi aldım ve kapıyı kapatıp içeri girdim. Odama çıkıp büyük, fiyonklu paketi açtığımda pasta falan olmasını ummuştum ama hayır, bu bi elbiseydi. Elbiseyi elime aldım ve inceledim. Straplezdi ve sarıydı. Boyu kısa sayılırdı ama çok tatlı bir elbiseydi. Kutunun altındaki notu okuduğumda Jacobdan geldiğini anlamıştım. yakışacağını biliyorum :) yazıyordu çünkü. Hemen elbiseyi üzerime geçirdim. Gerçekten de hem cuk oturmuştu hemde çok yakışmıştı. Yatakta duran telefonumu aldım ve aynada kendimi çekip Jacoba gönderdim.
teşşekkür ederiiiğğğmm. cidden yakıştı. bedenimi nerden bildiğini bilmesemde.. ccnjf4jebw
cevap gecikmedi.
oww cidden yakışmış. Ama neden bahsettiğini anlamadım.
kaşlarımı çattım.
ah hadi ama senin aldığını biliyorum.
Duru bunu ben almadım
gözlerimi kırpıştırdım ve Jacobdan gelen aramayı cevapladım. "bunu gerçekten ben almadım. Sana nerden ulaştı bu??" "kapı çaldı açtığımda da bi paket ve içinde de bi elbise vardı. ve birde not notta da yakışacağını biliyorum gibisinden birşey yazıyordu sanırım. Sen göndermediysen kim bu??" nefesini bıraktı. "bilmiyorum. Sana geliyorum şimdi. Konuşuruz."
telefonu kapattım ve tekrar komidine koyacağım sırada elimdeki telefon birden titredi.
BİLİNMEYEN NUMARA: siktir cidden jacob olduğumu mu düşündün xejhneejnd zeki olduğunu sanardım Duru
öhöm muhtemelen sabah kursunuz zaten bende şimdi uyucam. LÜĞTFEN YORUM VE VOTE ATIN sizi seviyorumm enjnedj4 youtubera bağladım gözlerim acıyo ekrana bakmaktan lütfeğn sabah uyandığımda bissürü yorum göriyimm. İYİ GECELEĞĞRR BYEÜĞ