*unutanlara hatırlatma: okulla yapılan tatile gidiyorlar*
"bidu dubi bap bap bap"
Jacob'ın burnuna işaret parmağımı bastırdım. Daha sonra biraz daha yaklaşıp yanağındaki kızarıklığı inceledim.
Bir hastalık bir insana böylesine yakışmamalıydı.
Otobüsteydik ve sıkıntıdan ölmek üzereydim. Jacob dahil herkes uyuyordu ama ben uyumamakta inat ediyordum. Daha ne kadar kaldığın bile bilmiyordum. Muhtemelen sabaha orda olurduk. Zengin bir okulumuz vardı ne diye otobüsle uğraşıyorduk onu bile anlamış değildim.
'motivasyon' tatilimiz için gideceğimiz otel Virgina'nın diğer ucundaydı ama bence 'motivasyon' tatiline bile ihtiyacımız yoktu, zaten sınav sistemi falan olmadığından herkes relax'tı. Bana göre en iyi motivasyon yöntemi otel falan değildi. Sadece 5 harften oluşan bu basit kelime, beni mutlu etmeye yetiyordu.
Y A T I Ş .
Can sıkıntısında yeni bir devrim falan başlatmıştım. Öyle ki bir ara şoförün yanına gidip adamla iki muhabbet etmeyi bile düşündüm. Ama daha sonra gözüm almadı. Kim gidecekti şimdi taa otobüsün en arkasından eeğnn önüne.. peh.
Jacob'ın telefonunu aldım ve telefonu alttan tutup GIDILI bir fotoğrafımızı çektim. Çok şirindi bence. Fotoğrafı kilit ekranına koydum ve telefonunu aldığım yere geri bıraktım.
Girlz örnek alın sevgililerinize yapın arada böyle şeyler sonra 'ilişkimizde heyecan yok' moduna girerlerse kalmayan salak gibi.
DURU'DAN HAYAT DERSLERİ DIRIRIM
Sahi Jacob 'ilişkimizde heyecan kalmadı' deseydi ne yapardım? Sanırım güzelim özene bözene yaratılmış tipine bakmadan fırın küreğini ağzına geçirirdim.
Bazen kendi kendime bile çok boş yapıyordum. İç sesim bile tabela tutacak moda geliyordu: boş yapıyorsun. Yapma!
Sıkılmaktan sıkılaraktan tekrar Jacob'ın yüzüyle oynamaya başladığımda tuhaf tuhaf sesler çıkartıp şarkılar söylüyordum. Kesinlikle uykusuzluk benden anestezi etkisi yapıyordu... Bu sefer burnunda fazla oyalanmış olacaktım ki -oldukça iyi bir burnu var, tü tü tü maşallah yawruma- gıdıklandı ve gözlerini araladı. Aptal bir yüz ifadesiyle karşısında beni gördüğünde birkaç saniye boş gözlerle beni idrak etmeye çalıştı galiba, sonra da başını 'biz seninle napıcaz' edasıyla iki yana sallayarak beni kolunun altına çekti ve uyumaya devam etti.
Ulan uykuya döndüğün gibi bana dönmedin vicdansız.
*
Yazar yawrunuzdan;
Sadece iki saat uyuyabilmenin verdiği yorgunlukla, gözleri dün gecenin intikamını almak istermişcezmsine kapanmak için direnen duru için bu aslında oldukça cazip geliyordu o an için. Bunu Jacob da anlamış olacaktı ki Duru'yu dürtmeyi bıraktı ve etrafı kolaçan ettikten sonra yaklaşıp Duru'yu öptü. Kocaman olmuş gözleriyle şok içerisinde Jacob'a bakarken Jacob "Günaydın Duru" dedi sırıtarak, ve yürümeye başladı.
Duru'dan;
sonunda herkes resepsiyondan ayrılıp odalarımıza dağılırken biz de odamıza çıkıyorduk. Odaları okul belirliyordu ve ben Ross ve Luna'yla kalıyordum. Birkaç oda ötemizde de Ariel, Kenzie, Annie; yine birkaç oda ötemizde de Lauren, Maddie ve Lexi kalıyordu. Annie ve Lexi'yle daha önce konuşmuşluğum olmasa da ikisi de iyi birilerine benziyorlardı.
Uykum olduğu için odaya girdiğimiz anda kendimi odanın ortasında duran yatağa bıraktım yüzüstü. Luna ve Ross da sanki başka yatak yokmuş gibi yatağa sığmaya çalıştıklarında tabii ki kaydım ve popomun üstüne yapıştım. Yukarı baktığımda çok yüksek gözükmüştü o anlık gözüme, kalkmaya üşendim ve gözlerimi kapatıp kendimi uykunun- pardon, laminantın huzurlu kollarına bıraktım.
