-27. Bölüm

289 32 10
                                    

    "I i i see how this is gonna go, touch me and you never be alone..."

    sessiz sayılmayacak bir şekilde mırıldandığım şarkıya devam edip okul koridorundan sınıfa doğru ilerlerken duyuru panosuna asılan kağıtlar ve önünde toplanan kalabalık ilgimi çekti. Telefonumu ve kulaklığımı cebime koydum ve adımlarımı o tarafa doğru yönelttim. Kalabalığın arasından geçip sonunda panoda yazanların olduğu tarafa ulaştığımda geçen gün girdiğimiz sınavın sonuçları yazıyordu. Kendi notumu buldum ve.. A+ MI?! sevinçle ufak bir çığlık attıktan sonra yüzümdeki kocaman gülümsemeyle sınıfa girdim.

"Sen ne almışsın?" dedi Sophia Luna'ya bakarak. Yüzündeki kendinden emin ifadeyle "B+ kesinlikle yazım yanlışı falan yapmışımdır. Yoksa zaten A+ alırdım" dediğinde kendimi tutamayarak bir kahkaha attım. Luna'nın kızgın bakışları beni buldu ve ayağa kalktı. "Sen ne almışsın tatlım?" Ona doğru bir adım atıp meydan okurcasına "A+" dediğimde bozuldu ama hemen sonra yine eski ifadesini takındı. "Inek olmak nasıl bir duygu?" "Sürtük olmaktan iyi hissettirdiği kesin" sınıftaki bir kaç kişiden 'ovvv' gibi bir ses yükseldi. "Bunu yanına bırakmıycam kızım! Herkesin gözünden düşeceksin!" Yüzüme yerleştirdiğim alaylı gülümsemeyle birlikte orta parmağımı kaldırdım. Rüyasında bile göremezdi.

Tarih ve edebiyat derslerinde zaman ne kadar hızlı akıyorsa, matematikte de bir o kadar akmıyordu. Sessizce esneyerek baygın bakışlarımı bi halt anlamadığım tahtanın üzerinde gezdirdim. Jacob öğleden sonra geleceğini sabah söylediği için daha gelmemişti. Yani zamanımı onu keserek de değerlendiremiyordum. Ama zaten o varken de kesebildiğim söylenemezdi. Ne zaman ona baksam sanki bi şekilde anlıyormuş gibi o da bana bakıyordu ve ben utanarak bakışlarımı kaçırıyordum. -SONUNDA- zil çaldığında kitabın kapağını sertçe kapattım ve Ross'la birlikte koridora çıktık. Çünkü bilirsiniz, okul koridorları her zaman havasız sınıftan daha nefes alınabilesi ve serin olurdu. Sınıftan dışarı adımımı attığım anda bir anda tüm bakışlar üzerime döndü ve bir süre bana baktılar. Ben de onlara 'ne bakıyonuz aq' bakışımdan atarak karşılık verdim. Daha sonra yanlarındaki arkadaşlarına bakıp fısıldaşmaya başladılar. Ross da en az benim kadar şok olmuştu. Noluyo amk? Bir grup kızın yanından geçerken adımlarımı yavaşlattım ve neler konuştuklarını duymaya çalıştım. "Evet herkes bunu konuşuyor. Jacob'la istediklerini yapması karşılığında çıkıyormuş. Sınavı bu yüzden A+'ymış." Hayretle adımlarımı hızlandırdım ve bir başka grubun yanına yaklaştım. "Jacob okula para vermiş ve onun notunu yükseltmiş. Ah, nasıl o kızı sevebilir ki! Kız resmen onu kullanıyor!" Olduğum yerde donup kaldım. Bu söylemlerin hepsi... benim hakkındaydı. Ben asla böyle birşey yapmamıştım! Sinirden titrerken dişimi dudağıma bastırdım. Hayır şimdi olmaz.. Şimdi ağlayamam! Gözlerim ve yanaklarım bana karşı koyarcasına yanmaya başladığında ağlamamıza neden olan bedenimize küfrettim. Kendimi toparlayıp olan gücümle koşmaya başladım. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Kapalı alanlar beni her zaman boğardı ama bu kez başkaydı. Gerçekten ciğerlerime oksijenin gittiğini hissetmiyordum. Titreyen ellerimle cebimi yokladığımda telefonun orda olduğunu anladım ve biraz da olsa rahatlayarak Jacob'a bir mesaj yazdım.

Gönderilen: Benimki❤
Lütfen gel

Fazla gecikmeden cevap geldi.

Gönderen: Benimki❤
Tamam bebeğim geliyorum

Ah, evet. Sanırım en sevdiğim huyu birşeyleri sorgulamadan dediğimi yapmasaydı. Bir süre okulun arka bahçesinde kaldım. "Duru!" başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde telaşla koşan Jacob'ı gördüm ve o bana yaklaşırken bende ona doğru ilerledim ve kendimi kollarının arasına bıraktım.

Nasıl oldu bilmiyorum. Ama kokusu.. Bana herşeyi unutturdu ve hiç bırakmak istemedim. Her geçen gün ona daha da bağlanıyordum ve bu beni korkutuyordu. Onsuz yapamamaktan çok korkuyordum.

"Bana söz ver. Beni hiç bırakmayacaksın."

"Yavaş yavaş içime işliyorsun Duru. Seni istesemde bırakamam."

*

"Siktir! Nasıl böyle bi yalan uydurabilirler?" dedi Jacob sinirle. Gözlerimi sildim. "Bilmiyorum." Mark "okulda dedikodular hızlı yayıldığı gibi hızlı da unutuluyo. En geç 1 haftaya herşey normale döner." dedi. "Sanmıyorum." dedi Ross. Bu kadar açık sözlü olma aq. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bedenime sardım. "Hepsini Luna yaptı.." Jacob bakışlarını bana kenetledi. "Ne? Nerden biliyosun?" Omuz silktim. "Bana, beni herkese rezil edeceğini söylemişti." Jacob sinirle yüzünü ovuşturdu. "Nasıl böyle kötü olabiliyor!" Bir süre odada sessizlik hakim oldu. Daha sonra Jacob "hadi lunapark'a gidelim" dediğinde yüzümdeki ifadesizlik yok oldu ve yerini kocaman bir gülümseme aldı. "Tamam!"

     "Oha ben buna adımımı bile atmam!" dedim 360 derece dönen şeyi göstererek. Jacob güldü. "Merak etme bebeğim bir şey olmaz" hızla başımı olumsuz anlamda salladım. "Kusarım ben bunda ya! Hatta tam dönerken kusmuğum yanlışlıkla soluk boruma kaçar ciddi ciddi ölürüm" "sakin ol ve gel. Birşey olursa bana söylemen yeterli." O kadar ikna edici konuşuyordu ki 938383728 katlı gökdelenden atla dese 'LETS DO IT!' diyebilirdim. Kemeri taktım ve olduğum yere sindim. Jacob yanımda olduğunu hatırlatmak ister gibi elimi tuttuğunda zoraki bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. "umarım üzerime kusmassın" ona kötü bir bakış attım ve hemen sonra başımı korumak ister gibi hayat üçgeni gibi bişey yaptım. Jacob bir kahkaha attığında delici bakışlarımdan ona gönderdim. Alet haraket etmeye başladığında yutkundum ve gözlerimi kapattım. Aslında ilk başta oldukça normal ve gerçeği söylemek gerekirse hoş olsa bile sonradan hızlandı. "burda ölmek istemiyorum!" dedim ve başımı Jacob'ın göğsüne yasladım. nefesimi tuttum ve durmasını beklemeye başladım. Vücudum kas katı kesilmişti. Bir anda durduğumuzda gözlerimi açmadan sordum. "N-noldu?" sesimdeki kuşkuyu gizleyememiştim. "Gözlerini aç bebeğim." Derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Bu.. Mükemmeldi. Sanki tüm Virginia'nın üstünde gibiydim. Aşşağı bakmaya korksam da bir yandan da istiyordum. Başımı yan tarafa çevirdiğimde şehrin yarısını gördüğüm konusunda Yemin edebilirdim. Nutkum tutulmuştu. "Bu.. Çok güzel.." "Öyle" dedi Jacob ve beni kendine çekti. "Senin gibi" dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve usulca öpmeye başladı. Bıraktığı öpücükler masum ama bir o kadar da özel ve ateşliydi. Elini enseme koyduğunda bende elimi saçlarının arasına daldırdım.

"ağlarken dudaklarından dökülen tek bir hıçkırık bile beni mahvediyor. Seni üzeni öldürmek istiyorum.. ben ilk kez birini böyle seviyorum Duru.. Ilk kez bu kadar çok seviyorum, birini iliklerime kadar hissediyorum."

ay bn geldim sevinin fjkhhf çok uzun zaman oldu biliyorum ama olsun hdjejd bu arada Mark'la ilgili olan kitabı (The Blue Ocean)ı da yayımladım ona da bakın plss oky ozmn byeğğ

Yb: yarın gece ama yorum az gelirse atmıycam💜💦

the only truth • js. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin