Namjoon Jungkook ile eve girerken Suga duyduğu kapı sesi ile hızla mutfaktan çıkmış ve karşısındaki iki bedeni görmesi ile yutkunmuştu. Jungkook'un ilk defa gördüğü bu acınası hâli onu şaşırtıyordu...
"Gelmişsiniz."
Namjoon başını sallayarak Suga'yı onayladığında Jungkook hiçbir şey söylemeyerek merdivenlere yönelmişti.
"Nereye gittiniz?"
"Bunu sana söyleyemem."
Namjoon'un cevap vermeyişi ile daha fazla endişelenmeye başlamıştı. Cidden... Jungkook'un neyi vardı?
"Yanına gitsem bana kızar mı?"
Sorduğu şeyden sonra aniden kendisine şaşkınlıkla bakan gözler ile utanmıştı.
"T-tabi git, şu an hiçbir şeyi umursamaz."
Gülümseyerek merdivenlere yöneldiği sırada Namjoon hâlâ arkasından şaşkın bir şekilde bakmaya devam ediyordu.
Suga odaya girdiğinde yatakta hiçbir şey yapmadan sadece oturan Jungkook'u gördüğünde kapıyı kapatarak ona doğru yürümeye başlamıştı.
Jungkook'un Suga'nın gözleri ile buluşan bakışlarının ardından Suga Jungkook'un boş bakışları ile karşılaşmıştı. Jungkook'un bu hâlini görmesi ile yorgun olduğunu düşünerek konuştu.
"Uyumak ister misin?"
Yatakta oturan beden başını olumsuz anlamda iki yana sallamıştı.
"Ne yapmak istersin peki?"
"Sadece... Düşünmek istiyorum."
"Neyi düşünmek istediğimi sorsam yine cevap vermeyeceksin değil mi?"
Suga gülerek konuştuğunda Jungkook hiçbir cevap vermedi... Sadece onu izlemeye devam etti.
Ayakta dikilen beden hiçbir cevap alamayacağını anladığında odadaki gardolaba yönelerek içinden Jungkook için bir tişört ve eşorfman altı çıkarmıştı. Uyumayacaksa bile rahat kıyafetler giymeliydi...
Tekrar Jungkook'un yanına giderek üzerindeki gömleğin düğmelerini açmaya başladığında Jungkook'un hiçbir tepki vermemesi Suga'ya bir çocukmuş gibi hissettirmişti. Şu an bunu neden yaptığını bile bilmiyordu...
Üzerindeki gömleği çıkarmasının ardından elindeki gri tişörtü onun başından geçirdi ve kollarını da Suga'nın yardımı ile Jungkook kendisi geçirmişti.
Sıra pantolonuna geldiğinde eğilerek siyah pantolonun düğmesini çözdü ve fermuarını da indirerek kalçasından geçirmesinin ardından bacaklarına indimişti.
Ayağındaki ayakkabıları çıkararak pantolonunu da çıkardı ve yatağın üzerindeki eşorfman altını eline alıp sırayla ayaklarından geçirdi.
Eşorfaman altını da giydirdiğinde Jungkook hâlâ hiçbir şey demiyor ve hiçbir tepki vermiyordu.
"Uyumasan bile yatıp dinlen. Ben şimdi gidiyorum."
Suga konuştuğunda Jungkook onun yeni ve eski kesiklerle dolu olan bileğini tutmuştu. Gözlerini Suga'ya çevirerek kısık sesiyle konuştu.
"Benden nefret ediyor musun?"
Duyduğu soru ile Suga'nın kaşları çatılmıştı. Neden böyle bir soru soruyordu şimdi?
"Ne?"
"Sadece soruma cevap ver."
Jungkook tekrar konuştuğunda Suga yutkundu. Kendisine yaptığı onca şeyden sonra ondan nefret etmesi gerekiyordu değil mi? Ama o etmiyordu... Aksine Jungkook'un karmaşık hayatı ve kişiliği onu daha fazla kendisine çekiyordu.
"Etmiyorum."
Bir süre daha öylece bakan Jungkook ardından parlayan gözleri ile gülümsemişti.
"Biliyordum... Ben onun gibi değilim. Sen de benim gibi olmayacaksın."
Suga kaşlarını çatmıştı.
"Neden bahsediyorsun?"
Jungkook dudaklarını ıslatırken Suga'nın elini daha fazla kavramıştı.
"Bana biraz zaman ver ve bu süre boyunca da benden nefret etme. Her şeyi anlayacaksın."
Suga şaşkınlıkla başını sallarken bir yandan da Jungkook'un bu heyecanlı hâli onu mutlu etmişti....
aşk olsun mu artık aşk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anguish // Yoonkook ✔
FanfictionJeon Jungkook sadist bir insandı. Acı çektirmeyi seven, ve bundan zevk alan. Min Yoongi, Jeon Jungkook'a ve onun sadistçe zevklerine mahkumdu.