Üşüyorum. Gözlerimi açar açmaz karanlık bir boşlukta buluyorum kendimi. Olamaz kızlar nerede ? niye akşam yemeğine uyandırmadılar ki? Hep Josephine yapıyor bunları. Onun işi bunlar. Kıskançlıkta dünya markası. Ama ters giden birşeyler var. Yatağım niye büyük?
Elbette ya!!! Artık okul bitti evimdeyim. Nasıl rahatladım anlatamam. Hani sabah 7 de kalkarsınız fakat hafta içi okul var diye fırlarsınız yataktan tam o anda cumartesi olduğu aklınıza gelir ya böyle tatlı tatlı o sıcacık yatağa geri dönersiniz. Hah işte o rahatlık. Tabii okulda bu rahatlık en fazla 1,5 saat. 8,30 da kalkıp kahvaltı etmek şart. Çoğu kızın olmadığı hafta sonlarında okulda kahvaltı etmek inanılmaz keyifli oluyordu. Ya da ben öyle olmasını istiyordum. Ailemin isteği üzerine aileme haber verilmeden okuldan çıkmam imkânsızdı. Çıktığım günlerse o kadar az ki ? 1-2 kez kaçmaya çalıştım yemediler. Okul mu hapishane mi belli değil. Şükür ki bitti.
Okuldan en kolay spor çalışmaları için çıkabiliyordum. Ailemin bilgisi dahilinde ve elbette benimle birlikte en az beş adamla birlikte. Nereye gitsem pesimde koca koca adamlar. Kaçmamdan mı korkuyorlardı nedir? İlginç bir okuldu sözün kısası. Spor dedigime de bakmayin yuzme ve atıcılık. İlki benim istegim ikincisi ailemin elbette. Avcılık mi yapacağım ki ? Bu arada övünmek gibi olmasın madalyalarım çantamda
Yatağın üstündeki pikeye sarınıyorum. Az biraz ısınmam lazım. Telefonumdan saate bakıyorum. 21:37. Kaç saattir uyuyorum olamaz. Açlıktan ölüyorum. Ama yoktu bu pike ben yatarken. Gece lambası yanıyor. Kalkıp ışığı açıyorum, aynada ki yansımamdan ben bile korktum desem. Banyo ne taraftaydı ? kendime gelmem lazım.
Sonunda banyonun kapısını hatırlıyorum. İçeri girip hızlıca su çarpıyorum yüzüme. Jakuzisi, duşu, mumları ile çıkmak istemeyeceğim bir yer kesinlikle! Ilık bir duş fena olmaz aslında ama hiç eşyam yok ki ! sonraya erteleyip gelirken çantama tıkıştırdığım hırkamı üstüme geçiriyorum. Eskiden İstanbul daha sıcaktı diye hatırlıyorum. Dünyanın ekseni kayınca İstanbul kutuplara mı yaklaştı nedir? Millet Maldivlere, biz kutuplara.
Odadan çıkıp merdivenlere yöneliyorum. Aşağıda tıkırtılar fısıltılar var. Yok bu sefer umutlanmak falan yok. Ne bu ya umut manyağı oldum. Artık koca kızım. 19 oldum kimse kandıramaz beni şekerim salona dönmemle çığlığı atmam bir oldu. Aslında ilk çığlığı duydum kim bu manyak diye düşünmemle kendi sesimi tanımam arasında ki sürede değişen duygu tarifim anlatılmaz yaşanır. O derece yani
Annemle babam karşımdalar. Annemle birbirimize sarılıyoruz. Allah’ ım nasıl özlemişim kokusunu, saçlarını, tenini, gülümsemesini seviyorum bu kadını ya annem annem yok kalayım ben böyle sarılayım ona, ayırmasınlar bizi arada gelip bir şeyler yedirip gitsinler bize. Olmaz mı ? olur olur. Kaç dakika sürdü ne oldu hatırlamıyorum.
Bir öksürük sesi duyuyorum. Ay kıyamam ya o ağır abi modunda ki babam öksürerek kendini hatırlatmaya çalışıyor. Kıyamam ya hemen koşup ona da sarılıyorum. Özlemişim o kesin. O da beni özlemiş o kesin. Ama nedense annem gibi değil. Aramızda eksik olan bir şey var. Yıllar gibi…..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURGÜL
ChickLitHayat beklemediğiniz bir yöne gittiğinde ne yaparsınız ? Yoklukla imtihan mı herşeye gözü kapatıp hayata devam etmek mi ?