Yine Yeni Yeniden

6.1K 173 0
                                    


İki hafta boyunca birkaç işe daha gittim. Garsonluk yaptım genelde. Bir kere gelenleri karşıladım bir kere de stant hostesliği yaptım. Stant hostesliği tecrübesi fena oldu yalnız, markette gelen geçene kahve dağıttım. Bir yandan yaptım bir yandan dağıttım bol bol da içtim. O gece sabaha kadar uyuyamadım bu sebeple. İçersen bardak bardak olacağı buydu.
Her işimde farklı ücret aldım. Aldığım paraları bankaya yatırdım. Kararlıyım harcamak yok. Nihayet okulların başlamasına 1 gün kala Özlem’ le kuaföre gittik. O kaybettiğin kıza dönde bir bak istedim Murat. Hain Murat : (
Havalı havalı okula gittim sınıfa girdim baktım bu kuşlar köşeye oturmuşlar arkadaş grubuyla, artık kimseden saklanmıyorlar. Sarmaş dolaş aşk yaşıyorlar. Bir ara göz göze geldik Murat’ la kafayı çevirdim hemen. Ne hali varsa görsün.
Özlem ile derslerimiz ortak artık. Önceki dönemden de arkadaşlar var. Elif, Hatice, Ali, İsmail, Buğra ve biz artık kemik kadro olduk. Okul dışında da daha çok görüşüyoruz. Bana okulun ilk haftası garsonluk işi çıktı. Çarşamba akşamı oldukça lüks barın sezon başı partisinde garsonluk yapacaktım. Yine tam vaktinde ordaydım. Gece başladı bardaklar, içkiler derken kafamı kaldırmadan çalıştım 3 saat boyunca. Saatler ilerledikçe bende yorulmaya başladım. Artık bitse diye dua ettiğim ayaklarımın sızladığı bir zamanda tanıdık bir ses duydum, birisi bana sesleniyordu. Bizim ekipten mi acaba, dediğimde geleceğiz demediler ama diye düşünürken o suratı karşımda gördüm. İçkiden kaymış gözler, pespembe kıyafet, kabarık saçlar, fosforlu makyajlı biri. Sizce kim olabilir? Aynur tabii.
- Şekeriiiimmmm sen burda mı çalışıyorsun?
- Evet burda ben çalışıyor( bu arada birde sarılıp öpmeye kalktı gıcık şey ayakta duramıyor)
- Murattt bak bizim çalışkan kızımıza
- Selam Nurgül
O anda Murat’ ı da karşımda gördüm. Sesim gitti yine elimdeki bardakları kafasına geçirmekle bir şu kıza bak birde bana diye haykırmak arasında kaldım. Adalet mi bu şimdi? Murat gözlerini kaçırdı hemen. Ne yaptım ben sana ya?  Nefret ediyorum senden. Aynur yine sırnaştı elini omzuma atmaya çalıştı:
- Canım para lazımsa deseydin verirdik
- Ben para istemiyor kimseden (gelde dövme)
- Aaa sadaka değil canım nolucak sen ödevlerimizi yapardın hem sınavlar var daha. Karşılıksız olmasın di mi? Sen Murat’ı kırmazsın hem
O anda bakışından Aynur’ un Murat’ a karşı hissettiklerimi anlamış olduğunu farkettim. Resmen dalga geçiyordu benimle. Hemen uzaklaşmalıydım oradan:
- Pardon müsaadenizle
- Aaa yok öyle kaçmak şşekeerrrimmm al bu 50 lirayı bahşiş olsun lazım olur, üstüne üç beş parça bir şey alırsın.
- İhtiyaç yok benim, lütfen gitmem lazım.( Kolumdan tuttu bırakmıyor beni. Ne yapacağım ben ? )
- Nasıl ihtiyacın yok, o zaman niye çalışıyorsun? Hadiiii çekinme ticaret olarak düşün bunu gece boyunca bizi boş bırakma içkilerimizi tazele sürekli sen varken başkasından mı isteyelim? Sınav ücretin olarak ayrıca konuşuruz hahhaaa hahahaha
Allah’ ım neler duyuyorum ben. Uzaklaşmam lazım. Elinden kurtulup gitmeye çalışırken tepsideki bardaklardan bir kaçı düşüp kırıldı. Offf parasını benden isterlerse şimdi ya gıcık şey Aynur yüzünden olana bak. O sinirle elini çekip attım. Tam dönmüştüm ki Aynur elindeki içki kadehini kafamdan aşağı döktü. Tepsi o şaşkınlıkla elimden düştü, kıyafetim mahvoldu, bardaklar paramparça oldu. Elbette bende…
Gülme sesleriyle kendime geldim. Aynur ile Murat kahkahalarla bana bakıyorlardı, etrafta sarhoş birkaç kişi de onlara eşlik ediyordu. Geri kalan herkes şaşkın şaşkın bir bana bakıyor bir Aynur’a, olan biteni anlamaya çalışıyorlardı. Birkaç kişi peçete uzattı, yüzümü sildim ama temizlenmek için değil akan rimelimi silip etrafı daha iyi görmem lazımdı.

……..
4 saat sonra Özlem’ in evinde bornozla yatağa uzanmış gülüyorduk.
- Nurgül çılgınsın kızım sen ne yaptın öyle
- Bilmiyor ben : ) hiç hatırlamıyorum o anı anlatsan ya
- Ya akşam bizimkilerle yolda karşılaştım Elif, İsmail bide Ali, senin yanına geliyorlarmış, hem değişiklik olur hem de seni görmüş oluruz demişler bende takıldım peşlerine. İçeri girerken Elif farketti, şu gıcık kız burda ya dedi, baktık sende yanındasın, kalabalıkları aşıp tam yanına gelmeye çalışıyoruz, baktım Aynur tuttu kolundan pis pis sırıtıyor, zaten çirkindi, o kıyafetle hepten çirkin olmuş, bir de o haliyle cadıya dönmüş. Yakışmıyor o çirkefe gülmek. Hiç bir şey yakışmıyor zaten. Neyse. Bardaklar falan döküldü zaten. Hemen hızlandık koşmaya başlarken Aynur senin kafandan aşağı içki şişesini boca etti. Sana bir baktım dedim Allah dedim, Nurgül dalacak kıza. Ben böyle demeye kalmadan sen kızın kafasını tutmanla yere yuvarlanman bir oldu, elinde pembe peruk. Aynur kalakaldı öyle saç baş yolunmuş tavuk gibi şaşkın şaşkın sana bakıyor. Hemen seni tutmaya çalıştık, çektik kenara.
- Keşke bırakmasaydı siz beni, ne diyorlar hıncımı alamadı ben
- Ya tabii tabii sonra iş karakola yansısın, babam toplasın nezaretten hepimizi. Yalnız Murat’ ın Aynur’ u kaldırıp kaçırması çok komikti, o kadar güldüm ki karnım ağrıyor hala
- Aynur kollar havada uçuyordu hahahaaa
- “bırak beniii bırak beni” o nasıl sesti öyle ciyak ciyak. Murat’ ın kafa iyi dayanıyor ha
- Halil Bey çok sinirlendi ama ( o anda Halil Beyin yüzü geldi aklıma, yer yarılsa da içine girsem olmuştum)
- Eee kızar tabii o kadar büyük organizasyon her şey berbat oldu.
- Offf çok utandım Halil Bey yüzünü gördü ben.
- Adam kıpkırmızı oldu.
- Ben başlatmadım kavga ama bir yığın hakareti ben duydu.
- Keşke orada Aynur’ la falan uğraşacağımıza o adama dalsaydık ya kaç kişiydik.
- Onunda adamları var kendi işyeri orası
- Olabilir, dayak yerdik ama hırsımızı da almış olurduk Nurgülcüm
- O cadı yüzünden işsiz kaldım beennn
- Boşver üzme kendini, başka iş bakarız hatta beraber ararız.
- Yarın bakmaya başlarım işlere
- Bak bahsetmiyorsun ama ihtiyacın varsa ben yardım ederim, ailemle kalıyorum nasılsa sorun olmaz. Bizimkilerde seni çok seviyor hem. Yemekleri evde hallederiz.
- Yok olmaz, para sorun yok Özlem,  ben kendi kendime yeter olmak istiyorum.
- Anlıyorum, asi kızsın ha
- Çoookkkkk : )


Ertesi gün her şeye sil baştan başladım. İnternet ilanları, gazete ilanları, İşkur ilanları derken onlarca ilana baktım. Her şey birebir aynıydı:
1- Pazarlamacılık:  yok olmaz Türkçe konuşamıyorum ne satacağım
2- Reklamcılık : ı – ıhh
3- Çocuk bakıcılığı : kim? Ben?
4- Hasta bakıcılığı : sağlam adamı hasta ederim olmaz
5- Tezgahtarlık : Türkçe ? cıks
6- Garsonluk – part time – düğünlerde : ASLAAAAAAAA
Birkaç günüm böyle geçti. İşlere bakıyorum yapabileceğim şeyler değil. Birkaç iş buldum görüşmeye gittim. Ama oldukça komik paralara saatlerce çalışmamı istediler. Ben o kadar uzun süre çalışamam öğrenciyim dediğimde de işine gelirse diyorlar. Ne demekse. Bir işyeri aksanımı sorunca rus musun dedi, ne alaka dedim, kaldı ki Fransız aksanı var onu bile ayırt edemiyor. Telefon işi varmış çok para kazanırmışım. İşi anlattı biraz sohbet edecekmişim falan. İlk başta anlamadım ama sonra konuyu başka yere çekmeye başlayınca ne diyeceğimi bilemedim, kaçar gibi çıktım odadan.
Artık umudumu kestim. Okula gidip gelmekten başka yapacağım bir şey yok gibi. Offf ne yapacağım ben. Kapana sıkışmış gibiyim. Tüm hafta bu kafayla dolandım. Haftanın son günü, Cuma akşam üstü ders çıkışı bir şeyler içmek istedim. Kantinden çayımı alıp buz gibi bahçeye çıktım. Herkes gitmişti. Elimde sıcacık bardakla bahçenin köşesindeki banka oturdum. Hava kararmaya başlamıştı. Ne yapacaktım? Parasız ayakta duramazdım, okulu bıraksam yapamam ki.  Değişen bir şey olmayacaktı. İzmir’ de eliyle koymuş gibi beni bulan ailem okulu bıraksam, iş arasam bile beni bırakmayacaktı. Korumalar, korkular, kanlı parayla devam etmek zorundaydım. Babamın her ay gönderdiği paraya hiç dokunmamıştım. Ama bu gidişle mecbur kalacağım ona. Okul bitene kadar idare etmek zorundaydım. Aslında bazen aklımı çelmiyor değil. Şu anda bile hesabımda istediğim zaman çekebileceğim binlerce liram, sınırsız kredi kartım var. O Murat’ la Aynur’ a istediğimi bile yapabilirim, iş bulmama, kimse ile uğraşmama bile gerek kalmaz.
Tüm bunları düşünürken tatlı bir ses – oldukça da sevdiğim bir ses- duydum:
- Nurgül
- Aa Elif Hocam merhaba
- Merhaba kızım, nasılsın?
- İyi ben sağolun. Siz?
- Teşekkürler. Hayırdır durgun duruyorsun?
- Sorun yok, öyle düşünüyordu
- Hımmm, emin misin? Bak benimle konuşabilirsin, biraz sakin bir kızsın. Yurt dışından geldiğin için böyle olduğunu düşünmüştüm ama başka sorunun varsa yardımcı olmaya çalışırım, tabii elimden bir şey gelirse.

Evet hocam, babam mafya babası, insanları öldürüp zevk içinde yaşıyor ve gram vicdanı sızlamıyor, beni de bu hayata çekmek istiyor, sürekli takip ettiriyor, yanıma 2 metreden fazla yaklaşanın gbt si sorgulanıyor, şu anda da siz kapsama alanına girdiniz, muhtemelen izleniyoruz…… demedim tabii, desem kadın koşarak kaçar. Bunun yerine daha masumca derdimi paylaştım:
- Hocam, çalışmak, hayatı görmek istedim, iş buldum ama kovdular beni. Yurt dışından geldim, yabancı oldum her şeye, öğrenmek çalışıyorum. Ama bazı insanları anlamıyor ben.
- Çok çaba sarfettiğinin farkındayım. Türkçeni mesela günden güne düzeltiyorsun. İlk günler herkese Fransızcayı Türkçe anlatmaya çalışırken sana Türkçeyi Fransızca anlatıyordum : ) işten niye kovdular seni?
- Önemli değil bazı insanlar garip işte. Şimdi yine iş bakıyorum ama iş bulma kolay değil. Konuşmam düzgün değil, böyle olunca kimse istemiyor, olmaz diyor. Zaten biliyor ben, yapamam. Ama elimde işim yok, başka işte olmuyor.
- Hımm, devletten kredi alıyorsun değil mi ?
- Hayır, babam istemedi.
- Anladım. Bak Nurgül, para sorunun varsa bir yerlerden burs falan bakabiliriz.
- Teşekkürler ailem karşı çıkar buna
- Ailenin haberi olmaz ki
- Olmaz, habersiz iş yapamaz ben( evden kaçarım o ayrı mesele, sonra bizimkiler bulur tıpış tıpış dönerim eve geri o da ayrı mesele, asıl sorun babamdan habersiz burs falan alamam ki, anında duyar, cemiyete rezil olurlar, havamız batsın)
- Anlıyorum, aferin sana. Ailenden gizli iş yapma elbette. Bak ne diyeceğim, benim eski bir öğrencim var, 10 yıl olmuştur mezun olalı. Geçenlerde yolda karşılaştık, yeni bir şirket kurmuş. İşi öğrenecek, yabancı dili olan akıllı birileri varsa gönderir misiniz dedi. Aklımda olsun, demiştim. Senin için konuşabilirim. Part – time bir şeyler ayarlayabilir belki.
- İş nedir ?
- Gazete çıkartıyorlar. Yakında televizyon, radyo işine falanda bakacaklarmış. Şimdiden işi öğretip ileride buralarda da çalıştıracaklar.
- Çok isterim iş öğrenmek : )
- Tamam o zaman. Kartı olacaktı odamda. Yarın dersten önce uğra al benden kartı.
- Olur hocam siz süper : )
- Asıl sen süper : ) azimli öğrencileri severim : ) hadi görüşürüz
- Görüşüürüüüz. ..

Böyle söyleyip gitti. Çok seviyorum hocam seni : ) keşke herkes böyle olsa : )

NURGÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin