Bölüm 3

8.6K 305 32
                                        

Yazar'dan...

Hazar evine gittikten sonra Mercan'da odasına kapanmış ve uyumuştu. Fakat Ayşe sultan ve Turan ağa hâlâ ayaktaydı. Camdan çocukları izlemiş, ikisi de ayrıldıktan sonra yatağa girmişlerdi.

"Ne olacak bu gençlerin hali?" Dedi Ayşe kocasına bakarak. Bi oğlunu zaten kaybetmişti, diğer oğlunun da üzülüyor olması kalbine dokunuyordu. Bir ana için çok fazlaydı bunlar.

"Düzelecekler."

Turan ağanın verdiği kısa cevap Ayşe'yi memnun etmemiş, "Hazar'ın bunu asla kabullenmeyeceğini biliyorsun değil mi? Aşkından ölse dahi el sürmez Mercan'a." Diye hayıflanmaya devam etmişti. Kendisi de istemiyordu zaten bu evliliği. Baran'ının, göz nurunun karısıydı Mercan. Nasıl Hazar'a dokun derdi? Hangi kardeş yapardı bunu abisine?

Turan ağa karısına doğruları anlatmanın vakti geldiğini biliyordu. Artık anlatmalı, en azından karısının gönlündeki yükü kaldırmalıydı.

"Baran ile Mercan gerçek karı koca değillerdi Ayşe." Dedi karısına sarılarak. "Sadece resmi nikah vardı aralarında."

Ayşe gözlerini kocaman açıp, "Hazar biliyor mu ağam?" Diye sormuş ve bu gerçeğin şokunu atlatmaya çalışmıştı. Şayet bu hem iyi hemde kötü bir haberdi.

"Bilmez. Mercan'a aşık olana kadar da bilmeyecek."

Bir kez daha Turan ağanın her zaman doğruyu yaptığına emin olmuş, onun ile gurur duymuştu. Nedenini az çok bilsede sormaktan kendini geri alamayıp, "Neden?" Diyi vermişti.

Aldığı cevap ise tam da tahmin ettiği gibiydi.

"Arada dini nikahın olmadığını öğrenir ise o zaman evlenmelerine gerek olmadığını söyleyip kabul etmez Mercan'ı." Dedi sessizce. Birisi duyar diye kısık sesle konuşuyordu. "Aşiretin kurallarına saygı duyduğu için evlenmeyi kabul etse de bizim yalan söylediğimizi öğrendiği anda karşısına alır bizi. Bu yüzden evlenip aşık olduktan sonra gerçekleri ona söyleyeceğim. Bu süreç içerisinde ister dokunsun, ister dokunmasın."

Ayşe kafasını sallayıp gülümsediğinde Turan ağa yumduğu gözlerini tekrar açıp, "Bu kısımda sana iş düşüyor." Dedi uykulu gözlerle gülümseyerek.
"O iki deliyi birbirine aşık edecek olan sensin."



******



"Gerek yok Ayşe ana biliyorsun."

Ailede kimse düğün yapmak istemese de nezaketen bana sormuş ve cavaplarını almışlardı. Hayır desem de Ayşe ana bir kaç kez belki isterim diye ısrar etmiş fakat ben istemediğimi diretince vazgeçmişti.

"Bilirim de, düğündür belki istersinde söyleyemezsin."

Baran ile de evlenirken istememiştim, şimdi de istemiyordum. Bu kadar acının kederin içinde düğün yapıp oynayacak kadar gaddarlaşmamıştım daha.

"İstesem Baran ile evlenirken isterdim Ayşe anam. Sen içini ferah tut."

Şuan zorunlu evleniyordum sonuçta. Ama Baran ile evlenirken kendi hür iradem vardı. Ayrıca geri de bıraktığım bir sevdiğimde olmamıştı. Fakat şuan Baran'ı geride bırakıp Hazar ile evleniyorken bir de düğün yapamazdım. Kimse bunu benden isteyemezdi.

"Turan ağa bana doğruları anlatmıştır Mercan kızım." Dedi elinde ki çayı tabağına bırakırken. Daha sonra ellerime uzanmış ve her konuşmamızda yaptığı gibi avuçlarının içine hapsetmişti.
"Turan ağa ister ki siz birbirinize tutulduktan sonra Hazar'a doğruları söyleyelim. Aksi takdir de Hazar istemezmiş seni."

İşittiklerim ile utançtan kıpkırmızı olmuştum. Ben ona her şey yolundaymış gibi davranırken aslında o gerçekleri biliyordu. Yalan söylediğimiz ap açık ortada iken neden kızmıyordu bana?

İncirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin