Ağlıyordu...Banu denen kadın, kapımıza gelmiş, kocam onu affetsin diye ağlıyordu!!
"Yalvarırım Hazar. Neden yaptığımı biliyorsun. Annemin hasta olduğunu biliyorsun."
Daha fazla yalvarışlarına dayanamadığım için holü terk edip mutfağa ilerledim. Kadın resmen kapının eşiğinde, Hazar onu dinlesin diye yere çökmüştü. Böyle bir gurursuzluk var mıydı ya?
"Dinlemek istemiyorum Banu! Bana ihanet ettin!"
"Bu kadar basit mi?! Ben sadece sana ihanet etmedim Hazar! Ben kendime de ihanet ettim. İşime, saygınlığıma da ihanet ettim. Zor durumda kalmasam böyle bir şey yapmayacağımı biliyordun. Sana nasıl aşık olduğumu biliyordun!"
Banu'nun savunuşu beni bile şaşkına uğratmıştı. O kadar mantıklı konuşuyordu ki bana kalsa çoktan affetmiştim fakat Hazar'ın affetmeyeceğinden emindim. Beni bile aylarca süründürmüştü. Hadi beni geçtim annesini babasını bile süründürmüştü. Banu ile yollarını ayıralı ne kadar olmuştu ki? 3 ay? Taş çatlasın 4 ay? Bu kadar erken kini dinmezdi. Böylesine bir olay için hem de.
Hazar'ın suskunluğu ile mutfaktan geri çıkıp hole geri ilerledim. Umarım kapıyı suratına kapatmıştır.
"Lütfen benimle gel ve kendimi açıklayabilmem için bana bir fırsat ver."
Gitmeyecekti değil mi?
Neden montuna uzanıyordu o halde?
"Hazar?" Dedim istemsizce. Dudaklarımdan yaşadığım şok ile çıkmıştı ismi.
Beni onca zaman sürümdürmüşken bu kadını böyle kolayca affedecek miydi? Eski takıldığı kadını?!
"Yarım saate geleceğim Mercan." Dedi yanıma yaklaşarak. Daha sonra dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup kapıya doğru ilerledi.
"Hazar!" Dedim tekrar arkasından bağırarak.
"Gitme.""Hemen geleceğim Mercan."
Söylediği sözün üzerine arkasından Banu, geleceğinden emin bir şekilde bana bakıp zafer gülümsemesi atmıştı. Hepsi yalandı ve onun oyunuydu. Bundan emindim. Neden 4 ay sonra açıklama yapma zahmetinde bulunmuştu?! Neden Hazar'dan para istemek yerine ona ihanet etmeyi seçmişti? Hepsi kurguydu ve bana karşı yaptığı bir ataktı. Savaşın bitmediğini söylüyordu!
Elini havaya kaldırmış kapıyı kapatmak için yeltenmişti ki, "Gidersen seni asla affetmem." Dedim Hazar'a.
Gitmesi demek, benim gururumu ayakları altına alması demekti.
Kısa bir süre duraksamış, bana gülümseyerek bakmış ve "Kıskanmana gerek yok güzelim. Hemen döneceğim." Diyerek kapıyı çekip çıkmıştı.
Beni hiçe saymış, adam yerine dahi koymamıştı. Ona ihanet etmesini geçtim, bana yaptığı onca şeyden sonra onu gerçekten affedebilecek miydi? Onu affetti diyelim, hayatımıza gerçekten dahil edecek miydi?
Kırılmıştım.
En az beni terk ettiği gün kadar. Belki de daha fazla.
O kadın için gitmişti.
Şimdi de ben gidecektim. Kendim için...
•••••
"Mardin'e ilk uçak ne zaman?" Dedim bilet satış yerinde. Adam cevap vermeden bilgisayara dönmüş bir şeyler yaptıktan sonra, "Şansınıza 15 dakika sonra bir uçağımız var." Demişti.
"1 bilet lütfen." Dedim Baha'yı saymarak. Onun yaşıtlarından bilet parası alınmıyordu sanırım.
Cihazdan bileti çıkartıp bana vermiş ve elimdeki küçük bavulu alıp kod takarak uçağa yollamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir
Ficción General"Gözlerin siyah olabilir fakat içinde yanan ateşi görebiliyorum." Dedi gülümseyerek. "Aynı şey gibi. Imm. İncir?" •••• Aşiret kurbanı iki insan. Fakat bu hikayede ne kuma ne de berdel yok. Mercan Salhan. Aslen yetimdir. Fakat sapık bir adamın eline...