"Yok mu bi zayıf noktası falan?" Dedim homurdanarak. Günlerdir Banu'ya haddini bildirmek için çabalasam da kadının hiçbir açığı yoktu resmen. Ailesi desen, arası limoni. Arkadaş çevresi desen, bizim çocuklar hep. Sevdiği adam desek, benim kocam. Anladığınız üzere manevi hiç bir açığı yoktu zarar verebileceğim."Mesleği üzerinden gitsek?" Dedi Buse ortaya fikir atıp. "Sonuçta o bir avukat, elbet gizlediği şeyler vardır."
Züleyha'ya da mantıklı gelmiş olmalı ki, "Hıhım" diyerek tepki vermişti. O da doğurdu doğuracaktı hala yemek yeme derdindeydi.
"Bize de ver." Dedim nektarilerine uzanarak. Öyle güzel yiyordu ki.
"Olmaz bunlar benim için." Dedi dudak büküp. Halbuki onun için falan değildi. Hazar bana ve oğluna getirmişti onları. Züleyha'da rica edince hepsini dilimlemiş ve önüne koymuştum.
"Ben verdim onları sana ama." Dedim homurdanarak. Zaten neşem yerinde değildi, bir de üzerime geliyorlardı.
"Öff." Dedi tabağı geri bırakıp. "İyi al."
Gözlerimi devirip tabağından bir dilim aldığımda zil çaldı. Gelen yüksek ihtimalle Hazar olmalıydı.
"Dosyalar." Dedim masaya doğru atılıp. Üstü resmen Banu'nun CV'si ile doluydu ve Hazar'ın bunu görmesi benim açımdan yenilgi demekti. Birbirimize bulaşmamıza oldu olası engel oluyordu. Şu zamana kadar da onun için durmuştum zaten, fakat artık bana da gına gelmişti. Banu'yu tamamen bizden uzak tutacak bir fikir bulmalıydım.
Kısa süre de dosyaları toparlayıp sakladığımız da kapı çalmaya devam ediyordu.
"Geldim!" Dedim kapıya ulaşmadan. Aksi takdir de oğlumu uyandıracaktı.
Gelen tahmin ettiğim gibi Hazar'dı ve oldukça sinirli gibiydi.
"Neden açılmıyor bu kapı?!" Dedi kaşları çatık.
"İşimiz vardı herhalde." Dedim ben de kaşlarımı çatarak. "Ayrıca bir daha kapıya öyle vurursan hiç açmayacağım. Bu evde bir bebek olduğunu unutuyor gibisin!"
Klasik kadın taktiği. Azar mı işitiyorsunuz? Hemen o konu üzerinden küçücük dahi olsa hatalı olduğu kısmı bulun ve büyüterek önüne serin. Emin olun hayatının şokunu yaşayacak ve size laf dahi edemeyecektir.
Tıpkı şuan ki gibi.
"Haklısın." Dedi gözlerimi kapıya dikerek. Başka da bir şey dememiş, içeriye doğru adımlamıştı.
Kızlar sanki sinsi bir plan yapmıyormuşuz gibi masum masum koltukta nektari yerken Hazar'da karşılarında durmuş onları izliyordu.
"Kız kıza takıldığınızı bilmiyordum." Dedi bana dönerek. "Gidebilirim?"
Ben daha cevap vermeden Züleyha devreye girmiş,
"Biz de kalkıyorduk zaten." Diyerek Buse'yi de aldığı gibi ayaklanmıştı. Yusuf işteyken Züleyha doğum moğum yapar diye akşamları Buse onun yanına iniyordu. İlk başlarda benim şoförlüğümü ve korumamı üstlense de, Hazar şirketi aldığında onu da almış ve Lojistik yönetiminin başına koymuştu. Yusuf'un asıl mesleği buydu zaten. Tek sıkıntısı bazen gümrükten geçen mallar için Yusuf'a ihtiyaç duyuluyordu ve bazen geç geliyor, bazen hiç gelmiyordu. Buse de gelmediği zaman kalıyor, geldiği zaman bana geri dönüyordu."Görüşürüz." Dedi Züleyha uzaktan uzaktan öpücük atıp. Buse'de el sallayıp çıktığında Hazar ile başbaşa kalmıştık.
"Ne zaman uyanır?" Dedi Baha'dan bahsederek. Kelimeleri özlem kokuyordu.
"Anca gece karnı acıktığında." Dedim omuz silkip. Her gün 6-7 gibi geliyor oğlu ile vakit geçiriyordu fakat bugün nedense daha geç gelmişti. E haliyle Baha'da gece uykusuna yatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir
General Fiction"Gözlerin siyah olabilir fakat içinde yanan ateşi görebiliyorum." Dedi gülümseyerek. "Aynı şey gibi. Imm. İncir?" •••• Aşiret kurbanı iki insan. Fakat bu hikayede ne kuma ne de berdel yok. Mercan Salhan. Aslen yetimdir. Fakat sapık bir adamın eline...