Şirketi işletime sokalı 1 hafta olmuştu ve yoğun işlerden ötürü kendime bile vakit ayıramaz olmuştum. Bu durum da Hazar'dan biraz destek beklesem de, aksine onu en son beni işe bıraktığı gün görmüştüm. Bi geliyor varlığını hatırlatıyor, sonra bi gidiyor hepten kayıplara karışıyordu.
"Eee, Hazar?" Dedi Züleyha dosyaları kenara bırakırken. Evde boş boş oturmaktansa şirkette bir şeyler yapabileceğini dile getirmiş ben de onu sekreterim olarak yanıma almıştım. Sağolsun çok yardımı dokunuyordu fakat iki hamile kadın olarak bazen ikimizin de yapamadığı şeyler oluyordu. Bunun için de Züleyha'dan rica etmiş ve bir sekreter daha işe almasını istemiştim. Sonuçta Züleyha eninde sonun da doğum yapacak ve gidecekti. Şunun şurasında 2-3 haftası kalmıştı. Yeri boşaldığında da, direk oturtabileceğimiz deneyimli bir elemanımız olurdu.
"Bilmem 1 haftadır görmüyorum." Dedim omuz silkerek. Umrumda değilmiş gibi davranıyor, kendi içimi rahatlatmaya çalışıyordum. Aksi takdir de yine üzülecek, kendime ve bebeğime zarar verecektim.
"Sorumsuz." Dedi sinirle. Sonra yeni bir dosya açıp önüme serdi.
Kumral saçlı, Hazar'ın yaşlarında bir adam vardı önümde. CV'si de kendisi gibi alemdi desem yeridir. 5 dil biliyordu ve bir çok önemli ismin altında sekreterlik yapmıştı.
"Böyle bir adam neden burayı tercih ediyor ki?" Dedim hayretle. Mardin'de ki şirketimiz epey büyüktü fakat burada ki şirket daha yeniydi. İsmimizi duyurabilecek miydik emin değildim.
"Salhan holdingi hafife alma." Dedi Züleyha dosyayı alarak. Sonra bu adamı beğendiğimi anlamış olmalı ki numarasını tuşlayıp iş görüşmesi için çağırmıştı.
"Yakışıklı adammış." Dedi resmine bakıp. "Umarım Hazar sıkıntı etmez."
Duyduğum isim ile kısa süreli de olsa duraksamış ve Züleyha'ya bakmıştım. Neden böyle bir şey söylemişti ki şimdi?
"Çok umarındayım ya sanki." Dedim alayla. Fakat şaka yapmıyor, aksine sitem ediyordum. Sıkılmaya başlamıştım artık bu durumdan. Bir an önce boşayacaksa boşasın, affedecekse de affetsindi. Aksi takdir de ruh sağlığım için şüpheliydim. Ne istediğini bilmez tavırları beni de şaşırtıyordu. Ne düşüneceğimi, ne umut edeceğimi kestiremiyordum.
"Yorum yapamayacağım." Dedi o da Hazar'ın hal ve tavırlarından durumu kestiremediği için. Zaten kestirebilen olursa alnından öpecektim. Sürekli bi ruh hali değişimindeydi.
Züleyha daha fazla oyalanmayıp, dosyadan adamın numarasını aldı ve tuşladı.
Kısa süre çaldıktan sonra karşıdan ses gelmiş olmalı ki Züleyha devreye girdi."Merhaba. Ben Salhan holding'den Züleyha Karaca."
Bir süre sesi kesilmiş ve karşıyı dinlemişti.
"Atakan Yağma ile görüşüyorum değil mi?"
"CV'nizi inceledik ve patronumuz hiç düşünmeden sizi özel olarak aramamızı istedi. Siz ile bu iş için anlaşmayı umuyor, en kısa zamanda da görüşme teklifinde bulunuyoruz."
Böyle bir şey istememiştim!?
"Anlaştık Atakan bey." Dedi gülümseyerek. "Bekliyoruz."
Telefonu kapatıp ahizesine geri yerleştirdiğin de kaşlarım çatık bir şekilde Züleyha'ya baktım.
"Biz insanları işe alıyoruz, insanlar bizi değil." Dedim alayla. Fakat o beni umursamamış,
"Akşam 6 gibi gelebileceğini söyledi." Diyerek beni bilgilendirmişti.Kafam ile onay vererek oturduğum koltuktan zar zor kalkmış ve kendi odama geçmiştim. Karnın büyüdükçe hareket etmen kısıtlanacak demişlerdi de bu kadarını beklemiyordum. Resmen yerimden kalkamıyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir
Fiction générale"Gözlerin siyah olabilir fakat içinde yanan ateşi görebiliyorum." Dedi gülümseyerek. "Aynı şey gibi. Imm. İncir?" •••• Aşiret kurbanı iki insan. Fakat bu hikayede ne kuma ne de berdel yok. Mercan Salhan. Aslen yetimdir. Fakat sapık bir adamın eline...