Gördüm ki geçen bölüm sizleri çok sinirlendirmişiz ve bir hayli kızgın yorumlar almışız. Bu yüzden hemencecik yeni bir bölüm yazıp işin aslını kafanızda bi düzeltelim dedik. Bu arada lütfen hikayenin sonundaki "ÖNEMLİ!" Kısmı okuyunuz. Çünkümsü önemli.
İyi okumalar ;*
"Söyledim."
Telefonu kenara bırakıp üzgünce bana döndü. Hazar'ın söylediği şeylerin ağırlığının o da farkındaydı. Bir kadın böylesine tehdit edilemezdi.
"Sakıncası yoksa..." diye devam etti lafına. "Mesele ne diye sorabilir miyim?"
Dirseklerimi dizlerime yasladım ve elim ile yüzümü sıvazlayıp saçlarımı geriye doğru ittim.
"Hazar'ın arkadaşı Banu'yu biliyor musun?" Dedim mırıltıyla. Kafasını sallayıp, bildiğini ima ettiğinde lafıma devam ettim. En baştan başlayacaktım.
"Benim Hazar ile evliliğimi biliyorsun zaten. Severek almadık birbirimizi. Çünkü ben Baran'ın karısıydım. En azından o öyle biliyordu. Çünkü ben resmiyet haricinde ne dinen ne de başka bir şekilde karısı olmadım. Bu durumda da aşirete göre kardeşe düşmesi gereken bir nikah olmuyordu ortada. Biz bunu Hazar'a söylemedik. Tuğran ağanın dediğine göre Hazar bunu duyarsa benimle asla evlenmezdi çünkü. Benimle evlenmezse de ya gidecektim ya da öldürülecektim. Böyle emredildi. Velhasıl kelam bunaldı Hazar, Banu'dan öğrendi ve beni terk etti. Bu sefer Tuğran ağanın emri ile İstanbul'da açılan şirketin başına geçebilmek için ben de peşinden gitmiş gibi oldum. Hazar'ın evinin çaprazına taşındım. E malum biz de dip dibe oşunca sürekli birbirimizi kırdık döktük. O da yetmezmiş gibi Banu eklendi ve erken doğumuma sebep oldu. Bunları gururuma yediremediğim için ben de onu öahvedecek bir atak aradım. Buldum da. Meğer sizin seneler önce uğraşıp hiç beklemediğiniz yerden kaybettiğiniz davanın bilgilerini Banu karşı şirkete satmıştı. Öğrendim ve Banu'yu bizden uzaklaşması için tehdit ettim. Üzerine bir de Hazar'a söyledim. E hal böyle olunca Hazar Banu ile yollarını ayırdı."
Soluklanmak için laflarımı yarısa kesişimi, hikayenin bitmesi gibi algıladığı için, "Neden küstünüz şimdi?" Diye sorma gereksiniminde bulunmuştu.
"Devamı var." Dedim arkama yaslanarak. Karnım ağrımaya başlamıştı.
"Bir kaç ay sonra Banu geri geldi. Hazar'dan özür diledi ve onu affetmesini istedi. Söylediğine göre annesi çok hasta olduğu için ihanet etmek zorunda kalmıştı. Paraya ihtiyacı vardı.""Hadi canım ordan. Paraya ihtiyacı barsa Hazar'dan isteseydi. Böyle bahane mi olur? Hazar asla buna inanmaz."
"Ama inandı. Gözlerimin önünde, bana onca acıyı yaşatmış bir kadına şans verdi ve gitme dememe rağmen onunla gitti. Kocam dediğim adam onu asla affetmeyeceğimi bile bile o kadına beni bir kez daha ezmesi için fırsat verdi."
Cümlem bittiği gibi Banu bağırmış ve ellerini dudaklarına kapatmıştı. Yaşadığım, yaşatıldığım şeye o da bir hayli şaşırmışa benziyordu.
"Hazar bu kadar salak olamaz." Dedi başını iki yana sallayarak. "Bir yanlış anlaşılma olmalı."
Umudu benimkisinden fazlaydı. Ancak ben Hazar ile yaşamış birisi olarak söylüyordum ki, ortada bir yanlış anlaşılma yoktu.
"Gitme dedim Banu. Seni affetmem dedim. Ama o yine de gitti. Tam olarak neresinde bir yanlış anlaşılma var?"
Kalbim sızladığında daha fazla konuşmak istemediğimi belli etmek için kalkıp banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkamalıydım.
Sonra da biraz karnımı doyurmalı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir
Ficción General"Gözlerin siyah olabilir fakat içinde yanan ateşi görebiliyorum." Dedi gülümseyerek. "Aynı şey gibi. Imm. İncir?" •••• Aşiret kurbanı iki insan. Fakat bu hikayede ne kuma ne de berdel yok. Mercan Salhan. Aslen yetimdir. Fakat sapık bir adamın eline...