Bölüm 10

6.9K 228 6
                                        



İnsanların tuhaf huyları vardı. Lisede iken hiç unutmuyorum, bi arkadaşım sormadan kafasını dizlerime yatırmış ve yüzümle oynar mısın, uyuyacağım demişti. 40 dakika boyunca onun ile uğraşmıştım. Benim de saçımla oynanması hoşuma gidiyordu. Ense tüylerimi diken diken ediyordu.
Şimdi de olmuştu. Birisi saçlarımı okşuyordu.

Uyku sarhoşluğumla bile bu fırsatten geri kalmamış saçlarımı okşayan kişiye daha da yanaşmıştım. Ama aklımda sadece saçlarımın okşandığı vardı. Kimin okşadığı, nerede okşadığı, nasıl okşadığı falan hiçbiri umrumda değildi.

"Uyan." Dedi o tanıdık ses. Hazar'ı rüyalarımda görmeyede mi başlamıştım.

"5 dakika daha." Dedim rüyamdaki Hazar'a. Göremesem de o buradaydı. Hissedebiliyor, duyabiliyor, kokusunu alabiliyordum.

Kokusunu?

Rüyada koku alınmazdı ki.

Gözlerimi hızlıca açtığımda, bi eline kafasını yaslamış, diğer eli ile de saçlarımı okşayan Hazar ile karşılaştım. Öylece dümdüz bana bakıyordu.

Hiç beklemeden yataktan kalkıp lavaboya ilerlediğim de Hazar haraketsiz kalmış, kalktığım yere bakmaya devam etmişti. Ne düşünüyordu bu kadar Allah aşkına?! Neyi problem etmiş olabilirdi ki bu kadar?!

Elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüğümde Hazar hala aynı pozisyondaydı.

"Beni almaya geldiysen eğer, seninle geri dönmeyeceğim. Turan ağaya söylerim yollar birilerini." Dedim dolabın karşısında kıyafet seçerken. Pek fazla seçeneğim yoktu fakat maksat oyalanmaktı işte.

"Dün yolladığım adam ile dönseydin o zaman."

O kadar tuhaftı ki aklım almıyordu şuan. Çok fazla tuhaftı.

"Söylediğim gibi Turan ağaya söylerim yollar birilerini. Senin gibi korkak adamlarla ya da adamlarıyla işim olmaz benim."

Sert mi olmuştu?

Pozisyonunu bozmuş yataktan kalkmıştı. Yüzüme bakması için illa hakaret mi etmem gerekiyordu?

"Korkak ya!" Dedi kafasını sallayarak. "Ben abimin dokunduğu bedene dokunmaktan korkarken neredeydi bu itirafların? Sen de mi korktun bir şeylerden? Yoksa keyfine mi söylemedin? Cebelleşmem hoşuna mı gitti? Sana dokunduğum için vicdanım vicdanımı yerken neredeydin!? Halbuki bu beden hep benimmiş. Hiç başkasının olmamış."

Ellerini belime sarıp kalçalarımda ve sırtımda gezdirmeye başlayınca anlamıştım; Hazar sarhoştu.

"Sana sadece ben dokundum." Dedi kendine bastırırken. "Sadece ben."

Sesimi çıkartmadım. Saat sabah 9'a çeyrek vardı ve Hazar bu saatte sarhoştu. Demek ki gerçekten büyük acılar çekmişti ki sabaha kadar içmişti. Bıraktım kendi haline. Döksün içini rahatlasın dedim.

"Belki de..." dedi dudaklarını yalarken. Beni bırakmış ve yatağa çökmüştü. "En baştan sen benim namusumdun."

Ayşe ana gibi mi düşünmüştü?

"Ağabeyim seni benim için korumuştu."

"Her işte vardır bir hayır."

Ayakkabılarının bağcıklarını açıyor yatağa girmek için hazırlanıyordu. Baktım yapamıyor, ellerini itip ben bağcıklarını açmış ve ayakkabılarını çıkartmıştım ayağından. Uyumalı ve kendisine gelmeliydi. Biliyordum, bildiğin doğruların ya da kendini inandırdığın doğruların yıkılınca ne hale geldiğini. Biz kadınların duygusal acı eşiği daha yüksekti fakat adamlar öyle değildi işte. En küçük şeyi bile kaldıramıyorlardı.

İncirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin