Bölüm 11

5.7K 209 10
                                    

İnsanlar her zaman inançlarına göre yaşamak istemiyorlardı veyahutta yaşayamıyorlardı. Ben bu şeyi doğru buluyorum dediklerin de bile o şeyin dışına çıktıklarına şahit oluyordum. Bu durum her zaman bana gülünç gelmişti. Nasıl olur da böyle bir hataya düşebilirlerdi? Nasıl olur da kendi sınırlarını aşabilirlerdi?

Anladım ki bazı şeylere gülmeyecekmişiz. Sonrasın da biz de aynı hataya düşebilirmişiz!

Yalancının mumu yatsıya kadar ata sözünü kendisine hayat felsefesi olarak benimsemiş ben, uzun zamandır o sınırımı aşıyordum.

"Hazar." Dedim gözlerim dolu dolu.

Bir nebze dahi olsa Banu'nun gerçekleri söylemediğini umut etmiştim fakat yanılmıştım. Anlatmıştı. Hem de ballandıra ballandıra.

"Mercan! Sus artık." Dedi olağanca bağırarak. Anne ve babasının dahi suratına bakmıyor, her şeyi sindirebilmek için bir sağa bir sola dönüyordu.

Elimden bir şey gelmiyordu. Kendimi açıklamaya çalıştıkça bağırıp susturuyor, susup kaldıkça da benden bi o kadar uzaklaşıyordu. Asaf vs bile insanlık yapıp beni dinlemesi gerektiğini söyleseler de Hazar'ın inadı devreye girmişti. Yine hataların affını dinlemiyordu.

Züleyha yanıma yaklaşıp kulağıma, "Hamile olduğunu söylesene!" Diye fısıldamıştı.

Hamile olduğumu söylemek mi? Bu sinirle eminim Hazar onu aldırmamı bile isteyebilirdi. Hayır, Hazar'ı kaybetmeye dayanabilirdim fakat ikisini birden kaybetmeye dayanamazdım.

"Sakın." Dedim elimle sus işareti yaparak. Düşüncesi bile daha fazla ağlamama sebep oluyordu.

Hazar sonun da bir sağa bir sola gitmeyi bırakmış kendisini odaya atmakta karar kılmıştı.

O odaya çıkar çıkmaz Asaf yanıma gelerek beni aldığı gibi Banu ve Hazar'ın çıktığı odaya soktu. Kapıyı usulca kapatıp bana doğru döndü ve,
"Bana olayı anlatır mısın?" Dedi sakince. "Sana yardımcı olmak istiyorum. Hazar'ın seni, senin de Hazar'ı nasıl sevdiğini görebiliyorum."

"Bana yardımcı olamazsın." Dedim ağlamaya devam ederek. "Çünkü gerçekten haksızım."

"Anlat." Dedi direterek. Anlatırsam bir çıkış yolu bulacağına inanıyordu.

"Ben Baran ile hiç evli değildim." Dedim konuya girerek. "Aramızda resmi nikahtan başka hiçbir şey yoktu. Buna rağmen aşiret nikahın kardeşe düşmesini istediğin de Hazar ile evlenmek zorunda kaldım. Hazar bunu hiç istemedi. Sırf törelerin dışına çıkmamak için benimle evlenmek zorunda kaldı. Bilseydi eminim hayatı daha farklı olurdu. Biz onun hayatını mahvettik."

Bir süre sessizce beni dinlemiş cümlem bitince de sessizliğini sürdürmüştü. Anlaşılan yaptığıma o da sinirleniyordu.

"Hazar açısından kötü bir durum." Dedi onaylayarak. "Fakat senin açından değil. Mecburmuşsun. Töreyi az çok ben de tanıyorum, ya evlenecektin ya da evden kovulacaktın. Hiç biri olmazsa öldürülecektin. Elinden başka bir şey gelmezdi eminim. Hazar'da bunları farkedecektir."

"Farketmeyecek. Hayatı boyunca beni ne kadar severse sevsin ona yaptıklarımdan ötürü mecburiyetimi görmeyecek."

Haklı olduğumu o da biliyordu. Bu yüzden karşı bir cümle dahi etmemişti. Etse de inanmazdım, şu kısacık sürede çok iyi tanımıştım ben Hazar'ı. Hazar'ın kendi bildiğini okuması ve kini asla geçmeyecekti. Geçse de iş işten geçmiş olurdu, eminim.

••••••

Tam 4 ay, Hazar evden çekip gideli 4 ay olmuştu. Bu süre içerisin de ne beni ne de anne ve babasını aramamıştı. Kızgınlığı hala sürüyor olmalıydı. Züleyha'nın dün kulağıma fısıldadığı kadarıyla Hazar, Yusuf'u bir kez aramış, haber istemişti. Fakat Züleyha sağolsun hamile olduğumu söyletmemişti. 1-2 ay öncesi olsa çocuk hala aldırılabilir seviyede olduğu için söylemesini istemezdim fakat şuan söylemesin de bir sakınca görmüyordum. İstese dünyaları sersin önüme yine de bebeğime bir şey yapamazdı. Kasti düşürmesi hariç, ki Hazar böyle bir şey yapacak adam değildi.

İncirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin