Bölüm 12

6.2K 242 11
                                    

"Sık sık ara olur mu?" Dedi ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarını silerken.

"Tamam anam." Dedim gülümseyerek. Eminim yol boyunca ağlayacaktım zaten. Bir de burda ağlayıp onların yüreğini alevlendiremezdim.

"Hadi git yoksa bırakamayacağım." Dedi Turan ağa sarılmayı keserken. En son Baran'ın cenazesin de böylesine sarılmıştık.

Ayşe anaya da tekrar sarılıp Züleyha'nın arkasından bindim arabaya. 2 ay sonunda şirketin inşaatı bitmiş dekorasyonu da yapılmıştı. 1-2 haftam boş olacaktı çünkü eleman alımı henüz bitmemişti. Geç giderim fikrini ortaya atsam da Turan ağa kararını değiştirmemiş İstanbul'a alışma evren olur diyerek erken gitmem de diretmişti.

Önce hava limanına ulaşmış sonra uçak ile 2 saatlik yolculuk yapmıştık. En sonunda eve vardığım da ağlamam kesilmişti. Çünkü artık aklımda yuvamdan ayrıldığım değil de Hazar ile ne zaman karşılaşacağım düşüncesi vardı.

"İyi geceler." Dedim kendi daireme girerken. Hazar'ın lüksü ev zevkinde de konuşmuş olmalı ki basit bir daire ile karşılaşmamıştım. Site olduğu için binaların hepsi aynı türdendi.

Siyah beyazdan oluşan bir mutfak, koca bir giriş. Küçük bir çocuk odası, ve kocaman bir salon. Hepsi harika dizayn edilmişti. En son odama girip baktığım da içimi ferahlatan bir oda ile karşılaştım. Krem ve gri tonlarında dizayn edilmiş odanın bir duvarı büyük camlar ile döşenmişti. İşin güzel yanı ise ormana bakıyor olmasıydı. Derin bir nefes alıp artık kocaman olan karnıma sarıldım. Doğuma 3 ayım kalmıştı. 3 ay sonra bu evi paylaşacağım bir arkadaşım olacaktı. Fakat bu 3 ay için de yalnızlığım ile baş etmek zorundaydım.
Diğer odaları daha sonra incelemeye karar verip yatağa girdiğim gibi kıvrılarak uyku pozisyonumu aldım. Uzun bir yolculuk olmuştu. Oğluşumla uykuya ihtiyacımız vardı.

Gözlerimi açtığım da saat sabahın 7'si idi.

"Sence ne yapmalıyız?" Dedim oflayarak. 7 de ne yapılırdı ki tek başına? Kahvaltı, ya sonra?

Sonrasını sonra düşünecektik.

Mutfağa ilerleyip kendime bir yumurta kırmış ve yemiştim. Fakat canım nedense çikolatalı poğaça istiyordu. 6 aylık hamileliğim boyunca canım ilk defa bir şey çekiyordu sanırım.

Züleyha'ya pastaneye gideceğimi bir şey isteyip istemediklerine dair mesajımı attıktan sonra odaya çıkıp dolabı açtım. Turan ağa yeni kıyafetleri benim için ayarladığınu söylemiş yanıma kıyafet almamı istememişti. Mart ayında olduğumuz için havalar artık eskisi kadar soğuk olmuyordu fakat sabah sabah ne olur ne olmaz diye üzerime kalın giyinmekte fayda vardı.

Siyah bir tayt, üzerine tişört ve ayak bileklerime uzanan kalın bir hırka geçirmiştim üstüme. Anahtarlarımı da alıp çıktığım sıra da Züleyha'dan cevap gelmişti.

"Seninle gelmemi ister misin? İstanbul'da ilk gün tek başına? Sence de tehlikeli değil mi?"

"Hayır ben kendim gidebilirim. Teşekkür ederim." Dedim beklemeden. Yalnızlığa alışmak istiyordum.

"Bizim de bir şeye ihtiyacımız yok o zaman. Teşekkür ederiz."

Yanıt vermeyip evden çıktığım gibi asansöre bindim ve sitenin sessizliğinde ilerlemeye başladım. Elim de anahtarlığı sallıyor bir yandan da şarkı mırıldanıyordum. Bazen yalnızlık da huzur verirdi insana.

"Mercan?" Dedi Asaf şaşkınlıkla bana bakarak. Onun ardından yere eğilmiş ayakkabısının bağcıklarını bağlayan Hazar'da kafasını kaldırarak bana bakmıştı. O Mercan'ın bu Mercan olacağını düşünmemiş olmalı ki surat ifadesi düzken yerini şaşkınlığa bırakmıştı.

İncirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin