"Hadi giyin."
"Dur bi yemek yeseydik."
"Dışarda yeriz."
Dün Asaf'ın yaptığı plan başlı başına benim için bir fiyaskoydu. Yani ben hayatımda bar'ın yanından geçmemişim, şimdi kalkıp oraya mı gidecektim? Bir sürü sapığın ve sarhoşun arasına? Nasıl bir yer olur pek kestiremesem de izlediğim filmlerde hep kalabalık ve ter kokulu oluyordu.
Saat daha öğlen 2 idi ve Hazar işten gelir gelmez başımda ötmeye başlamıştı. Zamanımızın yettiği kadar İstanbul'u gezecekmişiz, ordan da arkadaşlarının yanına geçecekmişiz. Bana kalsa arkadaşlarının yanına hiç gitmeyelim ama kutlama bizim içindi. Gitmesek ayıp olurdu.
Üzerime deri bir tayt ve deri koyu yeşil bir ceket giydiğimde içime sinse de, bar da kadınların nasıl giyineceğini kestiremediğim için tereddütteydim. Şıkır şıkır giyinsem sokak da abartı kalırdım, spor giyinsem bar da hafif kalacaktım
"Böyle nasıl?" Dedim banyodan çıkıp Hazar'a bakarak.
Beğenmiş olmalı ki dudaklarını havaya doğru büzüp kaşlarını havalandırdı.
"Pantolon yakışıyormuş neden giymiyorsun?"
Sorduğu soru ile girişte bulunan aynaya gittim ve pantolona baktım. Uzun ve düzgün fiziğim sayesinde gerçekten hoş durmuştu.
"Turan ağam istemezdi." Dedim omuz silkerek. "Kadın dediğin vücut hatlarını bir tek kocasına gösterirmiş."
Söylediği söz bana aitlik hissini uyandırsa da nefsime engel olamıyordum işte. Belki giyerim diye tonlarca pantolon alırdım. Ev için de Turan ağa olmadığı zamanlar giyinip gezerdim fakat diğer şekilde Baran'da istemezdi gezmemi. Buraya getirmiştim çünkü Hazar'ın giydireceğinden emindim.
"Ben izin verdiğim sürece giyinebilirsin." Dedi koltuktan kalkarak. "Şuan izin veriyorum."
Küçük bir çocuk gibi ayak uclarımın üstüne kalkıp ellerimi çırparak sevindim.
"Hadi gidelim o zaman."
Açtığı kapıdan çıkıp asansöre doğru ilerledim ve gelmesini bekledim. Hazar da kapıyı kilitleyip yanıma ulaştığında asansör daha yeni gelmişti. Belimden tutup beni asansöre iteklediğinde tüylerim diken diken olmuş nefesim kesilmişti. Ben bu adamın her bana dokunuşunda bu hâle geleceksem işim zordu.
"Nereye gideceğiz?" dedim heyecanla. İstanbul'da gezip görülecek çok fazla yer vardı.
"Önce Galata, Kız kulesi'ne gidelim. Sonra taksime geçer yemek yeriz, ordan da çocukların yanına."
Kafamı sallayıp Kız kulesinin bugün listemizde olmasına sevdindiğim için gülümsedim. Şu filmlerde geçiş jeneriği olarak kullandıkları kız kulesi bakalım orada olduğu kadar güzel miydi?
Plandaki gibi Galataya geldiğimizde efsane bir sıra vardı.
"Galataya ilk kim ile çıkarsan onun ile evlenirmişsin." Dedim başımı göğe uzanan galatanın tepesine doğru kaldırırken.
"Sen ilk kim ile çıktın?"Umarım o dün ki şıllık değildir.
"Asaf." Dedi gülerek. "İlk Asaf'la çıkmıştık."
Koca bir kahkaha patlatıp haline üzüldüğümü belli etmek için elimi kalbime götürdüm. Diğer boşta kalan elimi de omzuna çıkardığım da hala gülmem kesilmemişti.
"Yeter." Dedi kaşlarını çatarak. "Çok dikkat çekiyorsun."
Söylediği söz ile gülmemi yavaşlatıp etrafıma bakındım. Bir grup genç dönmüş bana bakıyordu. En fazla liseliydiler. Yani benden bile küçüktüler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir
Ficción General"Gözlerin siyah olabilir fakat içinde yanan ateşi görebiliyorum." Dedi gülümseyerek. "Aynı şey gibi. Imm. İncir?" •••• Aşiret kurbanı iki insan. Fakat bu hikayede ne kuma ne de berdel yok. Mercan Salhan. Aslen yetimdir. Fakat sapık bir adamın eline...