Geçen bölüm için yaptığınız yorumlar beni çok mutlu etti ve hemen diğer bölümü yazmaya koyuldum. Yazım hatalarım varsa affola. Biraz aceleye geldi çünkü. Aynı şekilde devam edilirse bölümlerin sıklaşacağına emin olabilirsiniz. Seviliyorsunuz❤️
"Ne saçmalıyorsun?"
Yaşadığım şok beynime dalga dalga yayılırken, duyduğum cümlenin ciddiyetini kavramakta bir hayli zorlanıyordum. Şaka olabilir miydi?
Çok değil bir kaç ay sonra boşanacağın adamın benden 2. Çocuğu istemesine gülsem mi ağlasam mı karar verememiştim açıkcası. Beynimin kendine ait silsile bölümü karman çorman olmuş, kim kime dum duma anlayamamıştım.
Boşanıyorduk yahu biz? Ne alakaydı şimdi?
Ellerini yumruk yapıp açmış ve tekrar yumruk yapmıştı. Uyuşacak kadar neye sinirlenmişti böyle? Umrunda olmadığımı sanıyordum? En azından beni boşamakta bu kadar kararlıysa öyle olması gerekirdi.
"Sakin ol." Dedim uyuşan ellerini parmaklarımın arasına alarak.
Uyuşukluğunu alsın diye avuç içlerini okşamaya başladığımda gözlerini yumdu. Elinden tutup onu oda da bulunan ikili koltuğa oturtmuş ben de yanına yerleşmiştim."Senden sonra başkası ile evlenmem Hazar." Dedim bileklerini okşarken. O da başını arkasına yaslamış düşünürken biran da gözlerini açıp bana bakmıştı. Yaptığım itiraf onu rahatlatmış olmalıydı.
"Fakat bu senden 2. Bir çocuğu istediğim anlamına da gelmiyor. Ayrılacağız. Ben ülkenin bi ucunda olacağım sen diğer ucunda. Zaten Baha'ya yapılan büyük bir acımasızlıkken bunu ikincisine de yapamam."
"Biliyorum. Onu anlık bir sinirle söyledim." Dedi avcunu okşadığım elimi tutarak.
"İstersen boşanmayız." Dedi bana dönerek. "Yatağıma girmek zorunda değilsin. Baha için yanyana dururuz."
Gözümden bir damla yaş aktığında anında bakışlarımı ondan kaçırıp halıya diktim ve saçlarımla önümü kapattım. Fakat yeterince hızlı olamamışım ki, parmak uçlarıyla başımı geri kaldırmış gözyaşımı silmişti.
"Boşanmak mı istiyorsun?"
Sessizliğimi yanlış anlamış, kendince yorumlamıştı her zaman ki gibi. Peki ya gözümden akan yaşı ne diye yorumlamıştı acaba. Mutluluktan mı?
"İstemiyorum." Dedim zar zor bulduğum sesim ile. Kendimi karşısında küçük düşürmek istemiyordum fakat kırgınlığımı da gizleyememiştim.
"Ama mesele benim ne istediğim değil. Şimdi olmazsa ileride tekrar boşanmak isteyeceksin. Mutsuzluğunun suçlusu olarak beni göreceksin. Bunu kaldıramam... İstediğim şey sana daha fazla yük olmak değil, gerçekten aşık olacağın bir kadınla ömrünü geçirmen.""Böyle mi düşünüyorsun gerçekten?" Dedi koltuktan kalkarak. Sorduğu sorunun cevabını zaten bildiğinden yanıt vermedim. Veremedim. O da üstünde durmadı zaten.
"Beni seviyor musun?"
Bir anda şak diye aldığım soru ile dumura uğramış, dilim lâl olmuştu. Hoş bu soruya nasıl yanıt vereceğimi de bilmiyordum orası ayrı.
Ya da biliyordum da işime gelmiyordu.
"Bu..." nefesim kesilince duraksamak zorunda kalmıştım. Yaşadığım duygu karmaşası yüzünden soluklarım dahi düzensizleşmişti.
"Sanırım seni ilgilendirmiyor..."Sevmesem hayır yanıtını vereceğimi çok iyi bildiğinden suratında hafif bir gülümseme oluşmuş, yanıma geri gelip alnıma ufak bir öpücük kondurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir
Algemene fictie"Gözlerin siyah olabilir fakat içinde yanan ateşi görebiliyorum." Dedi gülümseyerek. "Aynı şey gibi. Imm. İncir?" •••• Aşiret kurbanı iki insan. Fakat bu hikayede ne kuma ne de berdel yok. Mercan Salhan. Aslen yetimdir. Fakat sapık bir adamın eline...