Bölüm 32

4.7K 202 38
                                    



"Baha'yı biraz pışpılar mısın Buse. Bi su alıp geleceğim." Dedim bronzlaşayıp derken esmerleşen Buse'ye hitaben.

Kafasını sallayıp Baha'nın pusetini sallamaya başlamış aynı zamanda da sevgilisine öpücük atıyordu.
Sevgi yumurcaklarına kısa bir göz gezdirip homurdanarak şezlongtan kalktım ve yakınlarda su alabileceğim bir yer aradım.
Aynı zamanda da gözlerim Hazar'ı arıyordu.
Kendileri beni buraya balayı diye getirmişti fakat gün içerisinde sürekli kayboluyor, bizi ihmal ediyordu. Bu durum canımı sıktığı için tehemmül seviyem bir hayli düşmüş, diplerde dolaşıyordu.

İlk gördüğüm yerde suratına bir yumruk çakacağımdan emindim.

Gözüme kestirdiğim kafeteryaya doğru ilerleyip iki üç şişe su almış ve sahile geri dönmüştüm. Baran kurulanmış, sevgilisine sarılarak Baha ile ilgileniyordu.

"Bırak biraz da ben pışpışlayayım." Dedi ilgiyle. Öyle güzel bakmıştı ki Buse'ye, yorulmasına kıyamazcasına... benim buradan ciğerim hoplamıştı.

Ben de görecek miydim bu günleri? Sevildiğimi duymayı umut ederken, böyle bir bakışa, inceliğe de şahit olabilecek miydim?

Durun, ben vereyim cevabı. Tabikide hayır. Adam daha balayında yanıma uğramıyordu. Beni bırakın oğullarını bile sormuyordu! Ve ben bu adamın beni seveceğini mi düşünüyordum? Allah bilir nerelerdeydi!

Boğazımı temizleyerek geldiğimi göstermeye çalışmış, biraz da olsa eksikliğini yaşadığım bakışları ortamdan def etmiştim. Yaşayacaklarsa baş başa yaşasınlar kardeşim. Yaramı deşmeye hakları yok. Hamile bir kadınım ben en nihayetinde.

"Biz odaya dönsek iyi olur." Dedim gülümseyerek. "Yoruldum da."

"E Hazar gelecekti?" Dedi Baran kaşlarını çatarak. Moralimin yerinde olmadığının farkındaydı. O benim her halimin farkındaydı.

Ama yine de sessiz kalıyordu. Neden?

"Gelsin." Dedim zorla gülümseyerek. "Biraz da ben onu ihmal edeyim, değil mi?"

Gözümden yaş gelecek gibi olduğunda hemen arkamı dönmüş, çantamı toparlamaya başlamıştım.

"Seninle gelmemi ister misin?" Dedi Buse'de halimi anlayarak.

Bana acımalarını istemiyordum. Beni düşünmesi gerek kişi onlar değildi.

"Tabikide hayır." Dedim çantamı omzuma takıp önüme dönerek. "Biraz uyuyacağım sadece. Malum hormonlar."

Baha'nın da pusetini alıp, son bir kez daha gülümsemiş ve arkamı dönerek ilerlemeye başlamıştım. Göz yaşlarımla beraber.

Ahtım olsun Hazar. Bu düşüncesizliğini hiç unutmayacağım.

•••••

"Mercan?"

Aldığım kısık ses ile önce bilincimi, daha sonra gözlerimi açmış, karşımda bana heyecanla bakan Hazar ile karşılaşmıştım.

"İyi misin? Erkenden gelip uyumuşsun?"

Bunun nesine bu kadar heyecanlanmıştı?

"Saat kaç?" Dedim onu umursamayarak.

Bunu farketmiş fakat çok takılmadan saatine bakarak sorumu yanıtlamıştı.

"20.18"

"5 saattir uyuyor muyum?"

Bu soru kendi kendimeydi ve Hazar'da bunun farkındaydı. Bu yüzden sessiz kalmış ayılmama izin vermişti.

İncirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin