Bölüm 28

1.3K 73 6
                                    


Merhabalar

Yeni bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz. Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin

keyifli okumalar

seviliyorsunuz dostlar:)

.......

Dilay giderken arkasından bakmakla yetinmek zorunda kalmıştı Koray, neler yapmıştı ve buna rağmen gidecekti, emindi her şeyi mahvetmişti. Tüm bunların etkisiyle gözleri fazlasıyla kararmış önüne geleni, eline geçeni yıkıp parçalamaya başladı. Bir şekilde kendine ve yaptıklarına öfkesini çıkarmalıydı oda kendince en zararsız yolu bulmuştu...

Dilay kapıdan çıkarken duymuştu içerden gelen gürültüleri Koray'ın her şeyi yıkıp devirdiği ortadaydı. Biran onun kendisine de bir şeyler yapacağı aklından geçse de hemen savuşturdu düşüncelerini, yoksa geri dönüp bakacağından adı gibi emindi ama şuan çok kızgındı. Kulaklarını duyacağı ve duymak istemeyeceği bütün seslere tıkayarak eve girdi bir süre evin içinde dolandı Koray'ın yaptıkları geldi aklına çok sabretmişti ama onunda bir eşiği vardı ve Koray bu gece yaptıkları ile bu eşiği fazlasıyla aşmayı başarmıştı.

Koray birçok defa aynı şeyleri yapmıştı her seferinde izin almadan isteyip istemediğini önemsemeden onu öpmüş ve özür bile dilememişti. Kızmıştı hem de çok, onun için hiç düşünmeden canını ortaya koyarken Koray neler kurmuş sonrasında da yine kendi bildiği gibi davranmıştı. Dilay ne ister sormamış, buna gerek bile görmemişti. Bununla da yetinememiş Dilay'ın tüm hayatına, özeline karışma hakkını bulmuştu kendinde. Dilay'dan hesap sorabilecek kadar ileri gidebilmişti, bu kadarı çok fazlaydı. O sinirle üstünde ki gecelikten hesap sorarcasına çekiştirdi ve umursamadan tekrar çıktı bahçeye. Ya da sırf Koray'a inat olsun diye... Havuzun başına geldiğinde köşke doğru öfkeli bir bakış attı, meydan okur gibi çıkmış ve havuzun kenarına oturup ayaklarını suyun serinliğine bırakmıştı.

Koray koca salonu enkaz yerine çevirirken; hiçbir çalışan korkudan köşke yaklaşamamıştı. Koray biraz sakinledikten sonra Dilay'ın evini görecek bir yere konumlanmış gitmemesi için neler yapabileceğini düşünüyordu. Dilay'ın evinde ne bir ışık yanmış ne de bir hareket görmüştü. Sonunda Dilay'ın evden çıkıp havuz kenarına oturduğunu gördü.

Dilay çıktığında sesler kesilmişti. Anlaşılan sakinleşmişti Koray ya da salonda kıracak bir şey bırakmamıştı. Dilay ayaklarını suda hafifçe sallarken biraz olsun ferahladığını hissetti. Derin bir nefes alırken kolunun sızladığını fark etti... Başını eğip baktığında görünen basit birkaç tırnak iziydi belki, fiziksel olarak yarattığı sızıda önemsizdi... Koray'ın izi kolunda kalmıştı bu geceden yadigâr, görünen iz kolay geçerdi de; ya görünmeyenler?

Dilay elini hafifçe suda dolandırdı, önceleri kuğu gibi süzüldü parmakları suyun üstünde sonra bedenini kaplayan uzun dalgalı saçlarını toplayıp sol yanından önüne bıraktı. Elini yeniden ıslatıp sağ kolunda duran tırnak izlerini silmek ister gibi sürdü elindeki nemi... Denizden gelen hafif meltem ıslanan tenini ürperterek yalayıp geçerken hafif arkaya doğru eğdi başını.

Koray, Dilay'ı izlerken farkına varmıştı ona zarar verdiğinin. Hemen pansuman için gerekli birkaç malzeme alıp çıktı bahçeye ve içinde kopan fırtınalarla yanaştı yanına, önce verdiği zararın boyutunu görmek istedi. Dilay'ın eli hala yaranın üstünde yukarı aşağı geziniyordu, eli hareket ettikçe kolundaki tırnak izlerinin bir kısmını görebiliyor ve kendisine lanetler yağdırıyordu.

"Pansuman yapalım. Yoksa mikrop kapacak" dedi sesindeki pişmanlığın, üzüntünün şefkatin tınıları eşliğinde... Elini, Dilay'ın kolundaki elinin üstüne koymak istedi.

DAVETSİZ GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin