Bölüm 30

1.4K 64 1
                                    

Merhabalar

yorum ve voteleri ile desteklerini eksik etmeyen  değerli dostlar iyi varsınız. çok teşekkürler.

keyifli okumalar

seviliyorsunuz dostlar:)

..............

İkisi de sessiz bir anlaşma yapmış gibiydi. Dün geceye dair olanlar hiç dillendirilmemiş, yokmuş gibi davranmıştı ikisi de. Ama öyle miydi gerçekten?

Dilay gidememiş, Koray'sa mutluluğunu istediği gibi belli edememişti. Sonuç olarak ikisi de bütün günü birbirini düşünerek geçirmeye mahkûm olmuşlardı.

Dilay güvenlik görevlilerini uyarıyor, onlara yapmaları gerekeni anlatıyor ve hata istemediğini defalarca vurguluyordu. Yine de aklının başka yerde olduğunu fazlasıyla belli ediyordu.

Koray ihale dosyasını kapatmak için çağırmıştı gerekli çalışanlarını ve asistanını. İşlerle ilgileniyor gibi görünse de aklı Dilay'daydı. Sonunda dosya kapanmış ve sabah erkenden dokuz buçukta yapılacak ihale için hazır edilmişti.
Gitmeden de asistanına evi yeniden dekore ettireceğini söyleyerek en kısa zamanda bir iç mimar bulmasını söylemişti.

Öğle olduğunda Koray, Dilay'ın yemeğe kendiliğinden gelmesini beklerken; Dilay'da Koray'ın davet etmesini beklemişti. İkisinin de üstüne dökülen tutukluk, aralarına giren garip resmiyet bir olay olmadan ya da biri adımını atmadan son bulmayacak gibiydi. Sonuç olarak öğle yemeğini akabinde akşam yemeğini ayrı yemişlerdi. Hatta akşama kadar karşılaşmamışlardı bile.

Dilay'ın içinde yeni yeni fark edip kabullenmemek için çabaladığı kıpırtılar yüzünden aklı karışıktı belki ama Koray saplantı haline gelen aşkını, tutkusunu bastırmak için çok zorlanıyordu. Neyse ki Koray'ın yardımına annesi yetişmişti. Sanki oğlunun sıkıntısını hissetmiş gibi ihalenin kazasız belasız yapılması adına kutlama düzenlemişti.

Gerçi ihale henüz bitmemişti ama bu annesi yinede en az hasarla bu güne gelmeleri adına biraz da bu morale herkesi ihtiyacı olduğunu düzündüğü için ihalenin ertesinde yakın dostlarının olacağı kendi aralarında küçük bir yemek tertiplemişti. Bunu duyan Koray fırsattan istifade Dilay'ın annesiyle kardeşini de davet ettirmişti. Hatta Ekrem Beyi de çağırmalarını istemişti. Bu vesileyle hem Dilay biraz rahatlayacaktı hem de Koray ona yaklaşmanın bir yolunu mutlaka bulacaktı.

Gece Koray için, yaptıklarını düşünmekle geçmiş, Dilay gitmediği için çok mutlu olmasına rağmen ondan bu kadar uzak kalmayı nasıl başardığını anlayamamıştı. Oysaki Dilay'ın sabah gitmeyeceğini anladığında nasılda istemişti Dilay'ı kollarına alıp sevdiğini, her şeyi telafi edeceğini söylemeyi...

'Dilay gitmedi ya' dedi kendi kendine 'her şeyin sırası gelecek biraz sabır...'

Nasıl başaracağını bilmeden yeni kararlar aldı kendince. Bu sefer Dilay'ı zorlamayacak onu kendi haline bırakacaktı.

Tanıdığı Dilay şimdiye kadar çoktan tasını tarağını toplayıp ardına bile bakmadan giderdi ama Dilay bir kez daha Koray'ı şaşırtmış ve kalmıştı. Koray bunu Dilay'ın da kendine karşı boş olmadığına yordu. Yemek onun için ilk adımdı beklide Dilay Koray'ın ailesini ve dostlarını tanıyacaktı. Gerçi babasını zaten tanıyordu ama annesini hiç görmemişti. Koray içinde çok önemliydi bu yemek. Hiç kimse duygularını bilmese de annesinin Dilay'ı beğenmesini istiyordu, ailelerin birbirini tanımasını...

Kendine inanamıyordu Koray nasıl bu duruma gelmişti. Nasıl kaptırmıştı kendini bu kadar. Üstelik karşı taraf bu konuda hiçbir şey yapmamıştı. Ama yine de bir şekilde güçlü bir anafora tutulmuş gibiydi ve bu anaforun tam ortasında bulunan Dilay'a doğru büyük bir hızla çekilmişti. Artık biliyordu bir şekilde girdiği yolun dönüşü yoktu, olsunda istemiyordu zaten...


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DAVETSİZ GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin