İyi akşamlar dostlar
Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar
Seviliyorsunuz:))
...................
Araba koca bahçe kapısından girdi, ağaçlarla çevrili yolda yavaş yavaş ilerledikten sonra tam düşündüğü gibi görkemli bir villanın önünde durdu. Dilay, arabadan inmeden etrafına bakınmayı ihmal etmedi.
Koray kapıdaki görevliden gelen haberle dışarı çıktı ve Dilay'ı evin girişinde beklemeye koyuldu. Bu kez yüzünde Dilay'ın anlamlandıramadığı bir ifade vardı. Dilay arabadan indi ve ona doğru yürümeye başladı. Nedense iç sesi her adımında daha da şiddetli 'geri dönüp ardına bile bakmadan oradan uzaklaşması gerektiğini' söylüyordu.
Koray, Dilay'ın tepkisini, bakışlarını merak edip büyük bir heyecanla çıkmıştı kapıya ama Dilay'ın mavilerindeki her zamankinden soğuk ve öfkeli bakışlar bunu yaptığına pişman etmişti onu.
Koray onu yine çok soğuk karşıladı ya da ona öyle geldi. 'Kesin vaktinde gelip gelmediğimi görmek için bekliyordur' diye söylendi kendi kendine. Koray yanındaki adama bir şeyler söylemiş ve Dilay'a bir kez daha bakıp içeri girmişti. Yanındaki adamda koşar adımlarla Dilay'ın yanına gelmiş ve eşyalarını alıp ona yol vermişti.
Dilay henüz villanın içini görmemişti ama bahçeye hayran kalmıştı. Boğaz manzarası harika olan bahçesi ağaçlarla, bin bir renk çiçekle bezenmişti ve bahçenin tam ortasında koca bir havuz vardı.
Havuzun yanından geçip muhteşem çiçek kokuları arasında ilerleyerek küçük bir yapının önünde durdular. Müştemilattı muhtemelen burası ve evin boğazı gören tarafına inşa edilmişti. Villanın boğaza bakan cephesi boğazın tüm ihtişamını görebilecek şekilde tamamen aynalı camlardan oluşuyordu ve hiçbir şekilde içerisi görünmüyordu.
"İşte burası sizin" dedi, adam.
" Af edersiniz, burada yalnız mı kalacağım?"
"Evet"
"Peki diğer çalışanlar, yani müştemilat burasıysa?"
"Yok, Dilay Hanım. Burası hiç kullanılmamıştı şimdiye kadar. Müştemilat villanın diğer tarafında burası konuk evi diye söylenir hep" diye açıkladı.
"Anlaşıldı" dedi, güvenlikçiler diğer çalışanlara göre şanslı mıydı yoksa ayrıcalıklı mı? Onlar villanın diğer tarafında yaşarlarken; kendisi neden boğaz manzaralı bu konuk evine layık görülmüştü acaba? "yakın koruma olmanın yararları" dedi alayla. Yine de gözü tamamı cam olan kısma takılıyordu, içinden bir ses orası Koray Beyin odası diyordu.
İçeri girdiğinde oldukça sade döşenmiş küçük bir salon karşıladı Dilay'ı. Koray'ın adamı kapıda bavulu bıraktı ve oradan Dilay'a üst katta iki yatak odası olduğunu hangisini isterse oraya yerleşebileceğini bu akşamlık dinlenmesini ve sabah kahvaltıda Koray Beyin diğer ayrıntıları bizzat konuşacağını söyleyerek onu evde yalnız bırakıp çıktı.
Koray, evine girdikten sonra odasına gitti, boğazı ve konuk evini gören cephesi baştan sona camlarla kaplı odasına. Camdan direk görüyordu Dilay'ın kaldığı konuk evinin bir yüzünü ve üstteki odalardan birinin açıldığı büyük terası.
Dilay, adam ayrıldıktan sonra bir süre alt katı dolandı. Sonra üst kata çıktı odalardan biri kocaman bir terasa açılıyordu, kalacağı oda belli olmuştu bile. Artık daralıp bunaldıkça sığınacağı kocaman bir teras ve muhteşem bir manzarası vardı. Terasa çıkıp derin bir nefes aldı, gözlerini açtığında birde şu koca villayı ve o camlı kısmı görmese çok daha güzel olabilirdi ya... O camın ardında kendisini izleyen bir çift buz mavisi gözden habersizce baktı o tarafa...
![](https://img.wattpad.com/cover/112865470-288-k593697.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETSİZ GELEN
Romanceİki deli fırtına, iki deli ruh, Koray ve Dilay''ın sevdası hiç kolay olmadı. Biri fırtınaydı diğeri kasırga, Biri delice akan nehir diğeri çağlayan. ......... Kalbine davetsizce giren okyanus gözlü kızı seyrediyordu her gece olduğu gibi. Buzd...