Merhabalar
Bu haftanın son bölümü de gelsinmi.
hafta sonunuz güzel geçsin
keyifli okumalar
sevgiler:)
Akşam yemeği salon henüz eski haline kavuşamadığı için Koray'ında isteğiyle küçük salona hazırlanmıştı.
Dilay tam saatinde gelerek selam verip oturdu masaya.
Kerim geldiğinde Koray ve Dilay yemeğe yeni oturmuştu. Koray can dostunu karşılayıp masaya davet etti. Kerim Dilay'a karşı her zamankinden daha nazikti ve Koray'ın gözünden kaçmamıştı bu durum. Yemek boyunca Koray oldukça sessizdi, Kerim'le Dilay'sa tam tersine keyifli bir şekilde sohbet ediyordu.
Yemekten sonra Dilay onları yalnız bırakmak istedi. O günden sonra mümkün olduğu kadar Korayla yalnız kalmamaya çalışıyordu. Bu yüzden izin isteyerek kendi evine geçti.
Bir süre Koray ve Kerim verandada oturdu sonra birlikte Koray'ın odasına geçtiler. Koray Aslında Dilay'ın her gece yaptığı gibi yine terasa çıkacağını biliyordu ve oda o geceden sonra aralarındaki duvarı yıkmamış teşebbüs bile etmemişti ama her zaman yaptığı gibi yatmadan önce onu görme isteği yüzünden onu son gördüğü yeri görebileceği en iyi yerde odasıydı.
Koray önde Kerim arkada girdiler odaya. Koray camın önündeki yerini aldı Kerimse onu izliyordu hemen arkasında.
Dilay'ın terasa çıkışını ve şehri seyredişini izlediler bir süre Kerim artık iyice emin olmuştu arkadaşı âşıktı ve bunu konuşmanın zamanı gelmişti. Üstelik bu sefer gerçekten doğru insanı bulduğu anlaşılıyordu. Koray'ı tanıyordu ve onun bu duruma daha önce yaşadığı olaydan dolayı elinden geldiğince karşı koyacağını da, fakat bilmediği bir şey vardı Koray çoktan kabul etmişti âşık olduğunu...
"Koray" diyerek girdi söze.
"Ne oldu Kerim" diye sordu, Dilay'dan gözlerini ayırmadan cevaplamıştı Kerim'i.
"Neler oluyor dostum kaç saatir buradayım ama sen burada yoksun. Olduğun zamanlarda ise biran önce kaçmak için çabalar bir halin var."
"Neden bahsediyorsun sen Kerim? Ne diyeceksen lafı dolandırmadan doğrudan girsene konuya..."
"Peki, madem öyle"
"Birlikte çıktığımız gece olanlar hakkında konuşacaktım aslında neler olduğunu soracaktım ama sanırım neler olduğu ortada"
"Ne olmuş o akşam. Hiç bir şey hatırlamıyorum"
"Gerçekten mi?"
"Kerim sana hiç bir şey hatırlamıyorum dedim sadece içmeye başladığımızı hatırlıyorum eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum tek hatırladığım Dilay'ın beni önce havuza itip sonra havuzdan çıkarışı"
"Öyle mi?" diyerek gülmesine engel olamadı Kerim demek Dilay Koray'ın yaptıklarını ödetmişti. 'Yapmasa şaşardım zaten' dedi kendi kendine ve devam etti.
"O zaman dostum öncesini ben anlatayım" diyerek Dilay'ın peşinden gidişini, dans edişlerini; gördüğü kadarıyla anlattı.
Koray, Dilay'ın onu havuza atışının nedenini taşlar yerine oturunca anlamıştı. Gerçi o da biliyordu onu kızdıracak bir şeyler yaptığını ama hatırlamadığı için ona da soramazdı. Şimdi sormadığı için iyi yaptığını anlıyordu aksi halde sadece havuzla kurtulamayacağı aşikârdı Dilay'ı tanıdığı kadarıyla.Bunları düşünürken gülümsemişti. Çünkü o gece aslında Dilay'ın daha neler yapacağını çok da iyi görmüştü. Bunu düşünmesiyle de yüzündeki gülümseme sönerken yerini; gözlerinde çakan hınzır bir ışığa bırakmıştı. Dilay o gece kendisini havuza atmıştı belki ama öncesinde barda yaşadıkları için daha fazlasını yapmamıştı. Buda Dilay'ı bir parça da olsa ele veriyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETSİZ GELEN
Любовные романыİki deli fırtına, iki deli ruh, Koray ve Dilay''ın sevdası hiç kolay olmadı. Biri fırtınaydı diğeri kasırga, Biri delice akan nehir diğeri çağlayan. ......... Kalbine davetsizce giren okyanus gözlü kızı seyrediyordu her gece olduğu gibi. Buzd...