Bölüm 27

1.2K 69 0
                                    



Merhabalar

Medyadaki parçayı çok severim. okurken dinleyin lütfen 

Deli çiftimizi okumaya devam edelim mi?

umarım benirsiniz. yorum ve votelerinizi eksik etmeyin lütfen

keyifli okumalar

Seviliyorsunuz dostlar:)

......


Dilay'ın aklı ve kalbi anafora tutulmuş gibi durmadan dönen, değişen, karma karışık bir hal almıştı. Ne düşüneceğini şaşırmıştı. Bir yanı bu adamdan uzak durmasını söylerken diğer yanı karşı koyma ne olacaksa olsun diyordu. Ama bu kadar çabuk pes etmiş olmayı kabullenemiyordu ve henüz Koray'a karşı hislerini çözemiyordu.

Koray, bulduğu her anı değerlendiriyordu ve her seferinde en olmadık anlarda Dilay'ı gafil avlamayı başarıyordu. Bu kıza akıl körü âşık olmuş ve bunu öyle ya da böyle kabullenmişti. Hep daha fazlasını istiyordu Dilay'dan, hep de isteyecekti. Ne gördüğü vakit yetiyordu artık ne de kısıtlı ve zorla yarattığı temaslar, öpüşmeler. Bir çözüm bulmalıydı mutlaka, bir yolu olmalıydı, bir çaresi...

Dilay kaç kere Koray tarafından öpülmüştü, hiçbirinin bu kadar derin bir tutkuyla olduğunu hatırlamıyordu. Hep kaçamak ve güç gösterisi gibi gelmişti tüm bunlar Dilay'a ama bu sefer farklıydı bu sefer ki öpüşleri kendisiyle, tavırlarıyla çelişmiyordu... Koray'ın aşkını kabullenişinin izlerini ve farkını en yoğun haliyle hissedebiliyordu Dilay ama sebebini tahmin bile edememişti.

Dilay karşılık vermese bile ilk defa karşı koymayışı Koray'ın içinde fokurdayan volkanın dışa vurmasını fazlasıyla tetiklemişti. Doyumsuz bir istekle öpüyor, ellerine hâkim olamadan Dilay'ın bedeninde tarifsiz keşiflerde bulunuyordu. Yine de bir an geliyor ve Dilay'ın ördüğü buzdan duvarlara takılıp hızını kesmek zorunda kalıyordu. Ama biliyordu içinden yükselen alevlerin onun buzlarını eriteceğinden şüphesi yoktu artık.

Dilay, hissettiklerine bin bir kulp takıp inkâr etse de; karşılık vermekle karşı koymak arasında ince bir çizgide gidip geldiğinin farkındaydı. Bedeninde fütursuzca dolaşan ellerin zaman zaman sınırlarını aşıp tenine taşıyor olması ve içinde yarattığı karşı konulmaz ve zevk veren bir ürpertiyle bu sıcakta isteyerek yanabileceğini düşündü. Koray'ın dokunduğu yerlerden yayılan sıcağın aksine hala elinde sıkıca tuttuğu metal parçasının soğukluğuyla silahın emniyetini kapatıp kaldırdı ve Koray'ın başına dayadı.

Koray kendini kaybetmenin eşiğinde alnının çatında hissettiği soğuğun ne olduğunu anlamakta gecikmedi. Biran durup Dilay'ın korkuyla matlaşmış mavilerine baktı, orada gördüğü korkunun sebebi sadece kapılmamak adınaydı. 'o demir parçasından korkmuyorum' der gibi alaycı bir gülüşle aldırmadan yeni bir dalganın kollarına bıraktı kendini. Silahın varlığı, Dilay'ın gözlerinde gördüğü korku, içine isteyerek girdiği bu tehlikeli oyun daha çekici kılıyordu her şeyi. Oyun tehlikeliyse bedeli de büyük olmalı diye düşündü ve bunu belli edercesine artan bir arzuyla öptü ve bedenini serbest bıraktı elleri daha cesurca dolanıyordu artık, sınır tanımazlığının ayak sesleriydi tüm bunlar.

Koray, Dilay'ın dudaklarından boynuna doğru yönelip geri dönüşü olmayan yola adımını atarken; Dilay biran başını duvara yaslayıp soluklandı, düşünmeye ihtiyacı vardı ve şu kısacık anda ilk aklına geleni yaptı. Bu sefer kendi başına dayadı silahı;

"Koray dur" diye fısıldadı, soluğu kesik kesikti. O tetiği çekeceğinden şüphe duyulamayacak bir duruşu vardı.

Koray, hiç beklemediği bir hamleyle karşılaşmıştı, o silah kendi başına dayandığında hiçbir şey umurunda değildi, devam etmek adına en ufak bir tereddüt bile duymamıştı ama şimdi neredeyse nefes almaya korkmuştu, Dilay bir çılgınlık yapar diye.

"tamam, sakin ol Dilay" dedi, sakin kalmak isterdi ama Dilay'ın az önce 'bir canım var alacağın' deyişi geldi aklına, korkuyu hissetmişti en acı haliyle.

"bana bir daha dokunmanı istemiyorum" dedi, sesi titriyordu ama ölüm korkusundan değil de Koray'a âşık olma korkusuyla.

"Dilay sakin" dedi, dişlerini sıkarak kaldırdı ellerini göğüs hizasında.

"seni gören, tanıyan adam sanır ama hayatımda senin kadar maganda birini daha görmedim ben" dedi, buzdan mavileri erimiş yerini ılık buğulara vermişti ama direniyordu yine de.

"Dilay sakin ol, eğer bir hesabın varsa sorulacak, benim yaptıklarımı benden sor. Şimdi o silahı bana çevir" dedi, emir vererek ve öfkeyle konuşmuştu. Öfkesi Dilay'ın sözlerinden çok kendisineydi. Aşk, tutku ve kıskançlık gözlerinin önüne kalın bir perde çekmiş ve gerçekleri görmesine engel olmuştu. Dilay'ı kazanmanın yolu bu değildi. Babasının mezarına gittikleri gün Dilay'ın kendisine teşekkür edişini anımsadı...

"neden anlamak istemiyorsun, ben sana göre değilim asla da olmayacağım, vazgeçmek zorundasın" dedi, sakin ve bitkindi konuşması.

"asla vazgeçmeyeceğim Dilay, bir karar ver ya o silahı bırak ya da ikimiz de hemen şimdi, o silahtan ardı ardına çıkacak iki kurşunla burada can verelim"

"özür dilediğinde sanmıştım ki; bundan sonra... Değişeceğine inanmak istedim ama buna izin vermiyorsun bile" dedi, gözünden birkaç damla hızla süzüldü.

"sen sadece beni yanlış tanıdın, gerçek Koray'ı tanımak bile istemedin ki. İlk karşılaştığımız andan beri hep reddettin varlığımı"

"artık bir önemi yok, gidiyorum" dedi.

Dilay silahı indirdi, onu taşımaya gücü kalmamıştı. parmakları arasından süzülüp yere düşmesini izledi ve çıkışa doğru birkaç bitkin adım atmak istedi. Ama Koray izin vermedi, elinden tutup kendisine doğru çevirdi, gözlerine bakıp tam önünde yığılırcasına dizleri üstüne çöktü;

"özür dilerim" dedi, iki eli Dilay'ın iki eliyle kavuşmuştu hiç bırakmamacasına.

Dilay, ellerini kavrayan ellerden kurtulmak için çabalarken ayakları geri adım atmaya çalışıyor ama başaramıyordu.

"bunun bir anlamı kalmadı, sözleşmeyi de istediğin gibi kullanabilirsin"

"Dilay gitme... Sözleşme yüzünden mecbur olduğun için değil, bunu gerçekten istediğim ve sen istediğin için... Lütfen"

Don'tturn away (Sırt çevirme)
I need your love (Aşkına ihtiyacım var)
Cause you're the only one that I've been dreaming of (Çünkü sadece sensinrüyalarımda görmekte olduğum)
Don't turn away (Sırt çevirme)
Don't close the door (Kapıyı kapatma)
Cause you're the only one that I've been hoping for (Çünkü sadece tek sensinumut ettiğim)
Come hold me tight (gel sımsıkı tut beni)
I need your light( Işığına ihtiyacım var)
Just come and take me to the place I long to be (Sadece gel ve götür beniolmayı çok istediğim yere)
Stay with me (Benimle kal)
Love is all I'm praying for (Bütün dualarım aşk içindir)
Stay with me (Benimle kal)
Give me strength to carry on (Devam etmek için bana güç ver)
Stay with me (Benimle kal)
And hearts will surely find the way to go (Ve kalpler kesinlikle gitmek içinyolu bulacak)
Stay with me (Benimle kal)
Be my shelter when the angels disappear (Melekler gözden kaybolduğu zamansığınağım ol)
Don't turn away (Sırt çevirme)
Don't close the door (Kapıyı kapatma)
Cause you're the only one that I've been hoping for (Çünkü sadece tek sensin umut ettiğim)
Come hold me tight (Gel sımsıkı tut beni)
I need your light (Işığına ihtiyacım var)
Just come and take me to the place I long to be (Sadece gel ve götür beniolmayı çok istediğim yere)
Stay with me (Benimle kal)
Love is all I'm praying for (Bütün dualarım aşk içindir)
Stay with me (Benimle kal)
Give me strength to carry on (Devam ettirmek için bana güç ver)
Stay with me (Benimle kal)
And hearts will surely find the way to go (Ve kalpler gitmek için yolukesinlikle bulacak)    

DAVETSİZ GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin