Beşinci Bölüm "EŞ"

44.6K 3.8K 2.1K
                                    

"Hangi hocadan ders alıyorsun? Adı, ne?"

Acıyla inledim.

"Kolumu bırakır mısın, Jimin."

.

.

.

Okul birincisi gözlerini kıstı ve uzunca gözlerime baktı, bu hareketi daha çok sinirlerimi bozmuşa benziyordu.

"Neden kolunu bırakacakmışım?"

"Bu yaptığın zorbalığa giriyor, bilmem farkında mısın? "

"Zorbalığın kelime anlamını biliyor musun ki, gelmiş burada bini zırbılık yıpıyırsın diyerekten sızlanıyorsun, sayın okul yirmi sekizincisi? "

"Zorbalık; gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan, müstebit, despot, diktatör anlamına gelir. Şuan hareket özgürlüğümü elimden alıyorsun? Yanılıyor muyum? "

"Ağzın iyi laf yapıyor, fakat istediğim şey zorbalığın kelime anlamı değil, bunu biliyorsun. Hangi hocadan ders aldığın... "

"Jimin-shi, gerçekten söyleyemem. "

Jimin sinirle kafasını sağa çevirince sıkıntıyla nefesimi vermiştim.

"Artık geriye çekilir misin? "

"Çekilmezsem? "

Alaylı ifadesiyle hafifçe gülümseyerek karşılık verdim, hemen ardından hiç beklemediği bir anda omuzlarını sıkı sıkı tuttum ve onu geriye ittim. Sendeleyerek omzunu duvara çarptığında şaşkınca minik gözlerini üzerime dikti.

"Terbiyesiz herif."

Dedim tükürürcesine. O ise bu tavrıma karşı şaşkınlığını saklayamamıştı.

Konu zorbalık olunca veyahut şiddet, katlanamak için bir çaba bile sarf etmiyordum. Bu benim lügatimde kesinlikle ama kesinlikle kabul görür bir madde değildi. Küçük yaşta tattığım bu acı duygu, şimdiki beni şekillendirse de çocukluğumda kara izler bırakmıştı çoktan, geri dönüşü olmayan bu yolda yapayalnız olmadığımı bilmek ise daha üzücüydü. Hele ki zorbalık gördüğünüz kişi sizden sadece 3 yaş büyük olan üvey ağabeyiniz ise...

Bana bunları yaşatan kişi, diğerlerine de aynı şeyi yapmıştı. Sanırım en çok can sıkan kısmı buydu.

Jimin'i koridorda bırakıp sınıfıma doğru ilerlerken diğer kızların yanıma doğru yaklaşıp çekingen tavırlarla beni takip ettiklerini görmem kafama bir şeyin dank etmesini sağlamıştı: Jimin ile beni görmüşlerdi.

Sınıfıma girdiğimde ders zili çalmış, hararetli hocalar aceleci tavırlarla ellerindeki kâğıt tomarlarıyla sınıfa dalmıştı.

"Herkes eşyalarını kaldırsın! Sınav var! "

 Kâğıtlar önümüze geldikçe sıradan bir okul sınavı olmadığını, oldukça kapsamlı bir sınav olduğunu fark ettim. Sınıftaki herkes birbirine bakarken Hanseul çoktan soruları vakit kaybetmeden çözmeye başlamıştı.

Ben de sınavımı bitirdiğimde geriye doğru yaslandım. Elim siyah keçeli kalem izleri ile donatılmıştı adeta...

Gözlerimi ellerimden ayırıp, kalem tutmaktan bitap düşen parmaklarıma çevirdim. Tırnağımın kenarlarındaki etler soyulmuş, pembe bir renkle öylece bana bakıyorlardı. Bakışlarımı Hanseul'e çevirdiğimde kalemi tutan parmaklarının yara bandı ile kaplı olduğunu gördüm.

O, gerçekten çalışıyordu.

Sınav sonuçları okul bitiminde büyük okul panosuna asıldığında herkesin meral ettiği 'Neden sınav olduk' sorusu da yanıt bulmuştu.

Dereceye giren ilk 24 kişi özel bir sınıfa yerleştirilecekken diğerleri karma bir sistemle eğitim alacaktı.

Herkes isim listesine göz gezdirirken uzaktan bu karmaşaya tanıklık ediyordum.

"Woah! Jimin yine ilk sırada! "

"Daebak! Hanseul 4.sıraya düşmüş! "

"Zaten zekâ tespitiydi, tüm çalışkanlar zeki diye bir şey yok! "

"İnanamıyorum! On dördüncü olmuşum! "

Sevinç nidalarını bastıran acı feryatlara daha fazla tahammül edemedim ve çabucak gözlerimi listede gezdirdim.

1-) Park Jimin 117,80 net
2-)Cha Dopyo 117,75 net
3-)Do Soohae 116, 98 net
4-)Min Hanseul 116,09 net
.
.
.
.
22-)Han Namgi 111,20 net
23-)Kang Daehee 109,25 net
24-)Pyo Jaehyun 101,75 net

Ne?

İlk 24'e mi girmiştim?

Bu gerçek olamaz!

Herkes birbirine bakarken okul müdürü tepemizden konuştu.

"Özel sınıf öğrencileri dağılmasın! "

Diğer herkes oflaya puflaya sırayı terk ederken özel seçilen öğrenciler anlamsız bakışlarla müdürlerine bakıyordu. Ben ise hala listeye bakıyordum.

Ben nasıl listeye girmiştim yahu?

"Şimdi, okul sistemimiz köklü değişikliklere ev sahipliği yapmakta. Bu sefer ise okulda en az 30 kişinin Seoul Üniversite'sine göndermek. Bunun için de dengeli bir biçimde sınıflarınızı ayırdık. "

"Ama hocam, bu daha büyük uçurumlara neden olmaz mı? "

Lafa atlayan Joongi'ye döndüm. Doğru yere parmak basmıştı.

"Bu tutumu ilk size, başarılı olursa da diğer sınıflara uygulayacağız. Öncelikle uygulamadan bahsedeceğim. Hepinizin sınıftan birer eşi olacak. "

Bu sözle birlikte büyük bir uğultu kapladı koridoru.

"Hey, hey! Beni dinleyin. Daha sözümü bitirmedim! Eşleriniz, ders notlarınızla dengeli birisi olacak. "

"Ama hocam, bu çok yanlış. Okul birincisi ile ikincisi eş olursa sonuncusu ile sondan ikincisi ne olacak? "

"İşte, denge burada devreye giriyor. Okul birincisi ile sonuncusu eş olacak zaten. "

Diyen müdürle herkes zavallı Jimin'e döndü. Müdür ise listenin önüne gidip eliyle listeyi kontrol etti.

"Sizin sınıfın sonuncusu Pyo Jaehyun. Park Jimin ile eşsin. "

NE?











Bölümler kısa falan ama güzel bence ya ldmcld





OH MY TEACHER¹ • Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin