ŞARKI: IMAGINE DRAGONS - THUNDER
45.BÖLÜM
Tam o sırada kapı açılmıştı, içeri giren Seokjin nefes nefese kalmıştı. Gözleri Jungkook ile benim aramda mekik dokurken kapıyı kapatıp bize doğru döndü.
"Duydunuz mu?"
Diyebildi nefeslerinin arasında.
Ne hakkında konuştuğunu anlayamamıştım.
"Neyi duyduk mu?"
Dediğimde ne yapacağını bilemeyen gözleri tekrardan ikimiz arasında gidip gelmişti.
"Geveleme hyung! Ne oldu?"
Dedi Jungkook sabırsızca. Seokjin ise üzgün bakışlarını benim üzerimde yoğunlaştırdı.
"Geunjoon sevk edildiği hapishanede ölü bulunmuş."
46.BÖLÜM
Elimde tuttuğum porselen kavanozu tıpkı annesinin özel köşesi gibi özenle yerleştirdim. Sevgili babamız cenazenin küle çevirimi sırasında dışarıya çıkmış, bir daha gelmemişti.
Gözlerimi etrafımda gezdirdiğimde biraz arkamda duran Seokjin'in hüzünlü gözlerle bana baktığını fark ettim. Onun hemen yanındaki Hoseok ise üstüne giydiği siyah takım elbise ile karşısındaki cenazeye saygı göstermişti.
Onu küçükken dövüp küçüklüğünü bir cehennem çukuruna çeviren adama saygı duyup son görevini yerine getiriyordu, seni lanet olası Geunjoon, sen bu adamın saygısını hak edecek hiçbir şey yapmadın!
Öte yandan kapının pervazına yaslanmış olan beden içeriye kaçamak bakışlar atsa da kendine hakim olmayı başarmıştı. Onun burada olması bile bir mucizeydi, onu kim çağırmaya cüret edebilirdi ki?
Sırf elimde tuttuğum porselenin içindekinin kendi öz ağabeyim olduğu için gelmişti, sırf bana destek olmak için buradaydı.
Küçük bedeninin aksine büyük bir kalbi vardı.
İşte bu yüzden kaybetmemem gereken kişiler listesinde üst sıralardaydı.
"Hadi onu yerine koy, Jaehyun."
Yumuşak sesiyle seslendi Seokjin. Ben ise gözümün takılı kaldığı kişiden çekip kavanozu cam kutuya yerleştirdim.
Annesinin cenazesinin hemen bir altındaydı kendisi. Bulmak için ölüp bittiği, uğruna hapse girdiği o delil, o not şuan hiç olmadığı kadar yakınındaydı.
Tam da tepesinde, annesinin cenaze kutusunun içindeki çerçevelerin birindeydi. Bakışlarımı o resme kitlediğimde gülümsedim.
Hatatı bir tiyatro sahnesine benzeten Chaplin, bu sahnede gülüp eğlenmemiz gerektiğini söylemişti.
Ben şimdi sahneden gülümsüyorumdum...
Bir deliyi veyahut psikopatı andıran bu gülüş elbette ki karşımdaki kendi canına kıyan öz ağabeyime hitaben değildi.
İşin aslı onun ölümü beni yaralamıştı, derinden değildi fakat kalbimde hissettiğim bir sızı gece başımı yastığa her koyuşumda baş gösteriyordu.
Belki de vizdanım belli belirsiz bir nedenden dolayı acı çekiyordu.
Cam kutunun kilitledikten sonra anahtarı cebime koyup önüme döndüm. Tam karşımda yüzüme bakan bir adet Jungkook, onun arkasında Seokjin ve Seokjin'in yanında kollarını göğsünde birleştiren Hoseok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OH MY TEACHER¹ • Jeon Jungkook
FanfictionHayran Kurgu'da #1 (2018-2020 Ocak) Hayat, ön provası yapılmamış bir tiyatroya benzer, demiş Chaplin. Şuan hayatımın en önemli oyunu sahne alıyordu ve ben rollerimi karıştırıp sana aşık olmuştum. bxg BAŞLANGIÇ: 20.01.2018 BİTİŞ: 05.07.2018 DÜZENLEN...