Uykudan uyandığımda boğazımda oluşan kuruluk "oruçlusun" sinyali veriyordu. Oruçlu bir şekilde erken kalkmak en sevmediğim şeydi. Zaten saat kaç olmuştu yatasıya kadar şimdi okul olacak zaman mıydı yani, huzurlu bir huzursuzca yerimden kalkarak lavaboya geçtim. En son abdestimi de alarak çıktım. Okul kıyafetlerini giyerek çantamı aldım. Abim ve babam işe gitmişti annem ise uyuyordu. Bende sessizce evden ayrıldım. Bugün tek gidecektim. Yürüyecek bile halim yoktu. Sabahtan böyleysem sonra nasıl olurdum acaba. Yolda yürümeye devam ederken yanıma gelen ayak sesleri ile kafamı kaldırdım.
"Hayırlı sabahlar nisan" dedi aynı hizama gelerek
"Sanada Ubeyd." Dedim.
"Nasılsın?"
"Elhamdülillah sen"
"Bende öyle"
"Allah iyilik versin" diyerek sustum. Okula yaklaşmıştık önceden umursamayan ben şimdi erkeklerle yanlız yapmaktan çok çekiniyordum.
"Amin inşallah hepimize"
"Sınava az kaldı" dedi tekrardan konuşur gibi bir hali vardı. Çok güzel bir çocuktu Ubeyd. Çocukluktan beri tanıştırdık. Evlerimiz iki sokak aradaydi. Sarı altin saçlarının arasında kahve bir ton geçiyordu. Küçükken onu tutup çekerdim. Yeşil gözleri ve benden 15 cm uzundu.
"Evet öyle ya" dedim.
"Nereyi istiyorsun"
"İstanbul-psikolog zaten biliyorsun"
"Aynı mi hala" dedi gülerek
"Evet. Akşam sende geliyor musun?" Diye sordum.
"Evet görüşürüz akşam" dedi.
"Görüşürüz" dedim gülümseyerek, karşıdan Asaf geliyordu. Bana kısa öfkeli bakışlarla baktı. Sinir olmuştum neden böyle bakıyorsun. Bakışları Ubeyd'i buldu. Kafasi ile selamlayarak içeriye girdi. Bizde yavaşca sınıfa geçtik. O yan sınıfa girdi. O semiha ile aynı sınıftaydı.
Aygülun yanına geçerek oturdum."Hayırlı sabahlar"
"Sanada, senin ki delirmis"
"Neden"
"Bilmem içeriye geldiğinde 'deli ediyor beni'" diyordu.
"Deli eden benim, o da bir gülüyor bir kızıyor ya ne yaptığı belli değıl. Konuşmadan trip atıyor"
"Senin gibi yani"
"Ben öyle miyim aygül?" Dedim sessizce.
"Neyse sonra konuşuruz, hoca gelecek" dedi. Bende önüme döndüm. Bugün saçlarımı örmüştüm. Elim ile düzgün mü diye kontrol ederek kitaplarımı çıkartmaya başladım. Ardından defterimi açarak bekledim. Beklerken aklıma bir söz geldi. Söz defterime o sözü ekleyerek kapattım.
Kelebek misali bir söz paylaştı!.
Nedenini bilmiyorum.
Birden tükeniyor umutlarim.
Bulamadığımdan belkide
Senden şüpheleniyorum.
Yoksa sende mi soğuyorsun benden
Aramızda ki soğukluk neden.
Içimiz ısınınca varya.
Bir seyler yap
Alışık değilim usumelere
Yüreğimin sertliğine
Sakin bu anıma denk gelme
Kalbini kırmak istemiyorum.
*Güzel olmamıştı ama beni anlatıyordu. Insan sevdiginden soğuyordu. Bu doğru muydu? Mümkün mü aşıklar için, bir şüphe geliyordu içime.. o değıl şüphesi doluyordu gozlerim o olsun diye..
Yine bilmiyordum...Son saatler pilim bitmiş gibiydi.
Aygül de benden farklı sayılmazdı hani. Kantininde sokağında bile geçmedik. Ders aralarında disari bile çıkmadık. Anlayışlı insanlar yine siniftakinler biz oruçlu diye dışarıda yiyorlardı. Sınıfta azıcık insan oruç tutuyorduk. Üzerimizden belli oluyordu. Okul çıkışı başım dönmeye başladı. Aygül sürekli yüzün bembeyaz diyordu. Dayanamayıp abimi aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meçhul ~HemHâl ~
SpiritualitéZAM"AN" ilahi aşk zamanıydı.. Vakit bir gündüz vaktiydi. Gönlümden dökülenler.. * "Bu sen misin gerçekten?" Diye sordum korka korka emin olmak istercesine, "Evet benim" dedi sadece ve kendinden emin bir şekilde kafasını önüne eğerek arkasını döndü...