"Asaf kapıda seni bekliyor" dedi. Duydugum şeye acı acı güldüm. Hayat çok garip değil mi?
"Kov gitsin. Ona kelimelerimi harcamayamam" dedim.
Yüreğim ne dedi.
Ağzım ne söyledi.
Bundan sonra böyleydi..
Bundan sonra eski saf aşık yoktu.
Bundan sonra Asaf yoktu.
Bundan sonra zaten kalbim de yoktu.Aygül arkamdan gelmişti. Bu arada bende mutfağa geçmiştim. Elime soğan alarak tezgaha koydum. Bıçağı elime alarak doğramaya başladım. Neden soğan doğradığım konusunda bir bilgim yoktu.
Aygül bana masum masum bakarak konuştu."Bir kere konuşsaydın çok kötü görünüyor" elimde ki bıçağı durdurarak yüzüne baktım. Ciddi mi diye harbiden de ciddiydi. Halimi görmüyor muydu gerçekten, "Şaka mı yapıyorsun diyeceğim ama benim şaka sevmediğimi bilirsin. Aygül gönder onu buradan sorun çıkmadan" diyerek işime devam ettim. Ama soğanlar ağlamaya meraklı gözlerimi yakıyordu hemde çok yanıyordu. Aygül mutfaktan çıkınca sessizce elimdekileri bırakarak kapıya geçtim. Bu arada aygül dış kapıyı kapatmıştı. Hızla kapıya yanaştım ve dışarıyı dinlemeye başladım. Ağzımı ellerim ile kapatmıştım ağlama sesim duyulmasın diye.
Asaf konuşmaya başladı. "Aygül ne olur çıksın bir kere göreyim. Bak çok kötüydü lütfen""Sen onu bu hale getirdin merak mı ediyorsun birde utanmadan" dedi.Arada bir sessizlik oldu. "Hiçbir şey bildiğiniz gibi değil"
"Şu saatten sonra bilmekte istemiyor" dedi. Sonra ayak sesleri bu tarafa doğru yaklaşınca kapıyı açarak mutfağa koşturdum. Soğanların başına geçerek sanki hiç haberim yokmuş gibi yapacaktım. Ama ağlayışım hızlandı. Yanlışlıkla elim ile gözümü sildim. Gözüm yanmaya başlayınca gözümü kapatarak doğradım. Bu sefer elim kesildi. Bıçağı atarak ağlamaya başladım.
"Çok açıyor canım çok acıyor"
"Çok acıyor aygül yanıyor"
Aygül yanıma gelerek bana sarıldı. Elim kanıyordu gözüm yanıyordu. Ama ikisinin de açısı gönlümün kanayıpta yanması gibi değildi.
O bambaşka bir acıydı. Sızlanıyordum hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ağlama sebebim ne kesilmekti ne de yanmaktandı. Bütün aile fertleri başıma toplanınca ağlamam yavaşladı.Annem elime bakarak konuştu."Bunun için mi ortalığı velveleye verdin kızım"
"Yok bir şeyin" dedi abim gözleri ile gözlerime sorgulayıcı bakarken hemen gözlerimi kaçırdım.
"Çok acımıştı ama" dedim. Ardından devam ettim. "Neyse ben yıkayayım geçer" dedim ve annemlerin arasından çıktım. Aygül'ü kesin sıkıştıracaklardı. Elimi yıkamaya geçtim ve bağırarak aygül'ü yanıma çağırdım. "Aygül bir bakar mısın?"
"Geliyorum" diye bağırdı içerden bu arada bende yüzümü kurulayarak odama geçtim. Aygül de gelince kapıyı kapatarak başımda dikildi. Ellerinden tutarak oturmasına yardımcı oldum.
"Aygül canım kardeşim" dedim.
"Efendim" dedi. Hala gözleri gözlerimi yokluyordu.
"İlk sana söylemek istedim" dedim.
"Neyi" dedi.
"Aygül ben gidiyorum. Bu herkes için iyi olacak yemekten sonra annemlerle de konuşacağım."
"Zaten gideceğiz bir açıklansın sonuçlar" dedi.
"Bu öyle değil" dedim.
"Nasıl yani?"
"Ben kuran kursuna gidiyorum"
"Nee" diye çığırdı. Ağzını kapatarak konuştum. "Sus" elimin altından homurdandı. Elimi ağzından çekerek bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meçhul ~HemHâl ~
EspiritualZAM"AN" ilahi aşk zamanıydı.. Vakit bir gündüz vaktiydi. Gönlümden dökülenler.. * "Bu sen misin gerçekten?" Diye sordum korka korka emin olmak istercesine, "Evet benim" dedi sadece ve kendinden emin bir şekilde kafasını önüne eğerek arkasını döndü...