Ne zaman kararsız kalsam..
Bir kağıt alırım elime bir tarafa olumlu bir tarafa olumsuz yönleri yazarım. Ortaya da seni koyarım. Olumlu musun olumsuz mu? Hangisi daha olanağı yüksek, hangisi yüreğe ağır gelen, olumsuzları ağır basarsa olumsuzların içinde olumluları bulurum. Ne zaman sen düşsen gönle her yer bahar bahçe, her insana göre değişir bazıları tek hatada siler. Bazıları görmezden gelir bazıları affeder. Affedersiniz tekrar yapar. Silerseniz bir daha şansınız olmaz, görmezden gelirseniz olan size olur. Bir yıkım olur.. Hani mutlu evlilik hayallerimiz vardır ya onlar sadece hayaldir illa hayat olanlar vardır ama parmak sayısını geçmez. Ya da ya kadın alttan alıyordur ya da erkek. Eğer iki tarafta asi olsa ortada ne yürek kalır ne nefes...
Hangisini olmalıyız nasıl davranmalıyız inanın ki bilmiyorum. Tek bildiğim Allah'tan korkan insanları sevin. O insanlar sizi üzmez. Ama sizde korkun. Hiçbir şey tek taraflı değildir dünya da.
Ne benim dünyam da ne de senin..Ama siz Allah için sevin,
Allah için sayın...
Allah için bekleyin..Malik bilmezse halık bilir....
Nisan
Klinik için eksik olan şeyleri alarak Semiha'ya haber verdim. Lisansim olmadığı için ve semiha yurt dışında eğitim aldığı için birlikte çalışacaktık. InşaAllah emeklerimizin karşılığını alırdık diye ümit ediyordum. Telefonum çalması ile elimde ki eşyaları bırakarak kapıyı kilitledim. Bir yandan telefonu açıp bir yandan yürüyordum.
"Efendim" dedim.
"Selâmun Aleykum kuzum" diyen Inci'ye karşılık vererek selâmini aldım.
"Aleykum selâm yengem nasılsın"
"Elhamdülillah canım, ya bana gelsene" dedi.
"Hayırdır bir sorun yok inşallah" diyerek bekledim.
"Yok yok abinin dersi var bende Amine'yi uyuttum canım sıkılıyor tek başıma"
"Tamam yakınım zaten geliyorum" diyerek kapattım.
Incilere geldiğimde sessizce yukarıya çıkarak kapıyı tıklattım. Zili çalamazdim bebek uyuyordu. Kapı açıldığında ona tebessüm ederek içeriye geçtim. Üzerimi çıkartarak oturma odasına doğru yürüdüm. Pencere kenarında ki koltuğa oturarak İnci'ye baktım.
"Ee nasılsın bakalım taze gelin" dediğinde güldüm. Taze gelin ne ya !
"Iyilik sağlık alışmaya çalışıyoruz" dedim.
"Alışmadinız mı hâlâ o kadar yıldır biliyorsun sonuçta"
"Ya bilmek farklı bir şey de yaşamak çok daha farklıymış inci. Seviyorsun ama uzaktan, yakından hissetmek çok daha farklı anlatılamayacak kadar hissiyatlı"
"Diyorsun"
"Dedim bile yani bu benim görüşüm. Bilmiyorum bir insan uzaktan sevdiğini gözünden kıskanması normal mi?"
"Normal ama biz normal değiliz"
"Tabi ki önemli olan sınırı korumak. Kıskançlık boyutu önemli ama bu daha çok-" diyerek durdum. Çünkü Amine uyanmış ağlıyordu. Hemen yerimden kalkarak Amine'nin yanına gittim. Yatağından alarak bir elim ile sırtına baktım. Terlememişti, omzuma başını koyarak içeriye doğru gittik.
"Inci ya bu çocuk fazla mı tatlı"
"Tatlı tabi benim kızım" diyerek aldı.
"Demi annem fazla tatlısın demi şeker parem benim"
"Aman aman sevsinler" dediğimde konuştu.
"Tezgahın üstüne hazırladığım tabakları getirsene bende kızımın karnını doyurayım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meçhul ~HemHâl ~
EspiritualZAM"AN" ilahi aşk zamanıydı.. Vakit bir gündüz vaktiydi. Gönlümden dökülenler.. * "Bu sen misin gerçekten?" Diye sordum korka korka emin olmak istercesine, "Evet benim" dedi sadece ve kendinden emin bir şekilde kafasını önüne eğerek arkasını döndü...