Başkası başkası olmuyorsa bir an önce sende yaşam buluyorsa ya da sen onda ev sahipliği yapıyorsan yabancı değilsindir. Ne yabancısı en yakınım en en yakınım. Bir haftadır ayağım alçıda ve çok zor hareket ediyorum. Asaf yedi yirmi dört etrafımda geziyordu. Şikayetçi değildim aksine çok daha mutluydum. Ikimizde işe gitmedigimiz için birlikte daha cok vakit geçiriyorduk.
Televizyona boş boş bakıp canım sıkılınca televizyonu kapattım. Artık Asaf'tan bir şey istememek adına ayağa kalktım. O namaz kılmaya gitmişti. Hafif üzerine basarak bütün gücümü diğer ayağıma vererek koltuklardan tutunarak sağ tarafta ki kitaplığa doğru yürüdüm. Geçen gün yarım kalmış kitabımı elime alarak geri koltuğa geçtim. Kitap kapağının üstünde elimi gezdirerek baktım. Ardından okumaya başladım. Bir vakit sonra Asaf yanıma gelerek beni kolunun altına aldı. Kitabımı ortaya koyarak birlikte okumaya başladık.
Gözlerim yorulunca göğsüne doğru yaklaşarak gözlerimi kapattım. Kalbinin atışı ve kokusu ile birlikte olmak daha çok uykumu getiriyordu. Gözlerimi açtığımda yatakta uyuyorduk. Gözlerimi kapalı olan gözlerinde gezdirdikten sonra elim sakallarına gidince minik bir buse bırakarak geri çekildim. Bu arada o gözlerini açınca ani tepki ile ayağım kenara çarptı. Ve istemsizce bağırdım. Yataktan doğrularak ayağımı düzeltti. Yanağımı okşayarak konuştu.
"Sakar şakir"
"Gıcık şey" dedim ona dil çıkartırken beni kucağına alarak odadan çıktık bende boynuna biraz daha sarıldım mutfaga geçerek tezgaha bıraktı. Ilk defa ondan uzun olmuştum. Gülerek konuştum.
"Sana ilk defa tepeden bakıyorum"
"Haklısın genelde dibimden bakardın" dedi haylazca ona bakarak gözlerimi devirdim.
"Aman benden uzak durdunda başın göğe erdi"
"Nisan" dedi sert bir şekilde sustum. Ben susunca dibime kadar gelerek gözlerini gözlerime dikti. Elimi alarak kalbine koydu. Elimin altında atan kalbini sevdim.
"Senden uzak durmak kolay mıydı sanıyorsun? Hergün buram buram kokan saçların ile tam önümde oturman, yapabileceğin halde soru bahanesiyle konuşmaya çalıştığında sana bakmamak, sınıfta bu kağıdı kim bıraktı diye bağırdığında susmak ya da karşına geçerek seni istemiyorum demek kolay mı sanıyorsun seni severken seni umursamıyormuş gibi yapmak okulda kapalı kaldığında senden önce nefesinin kesilmesi, seni her an kaybetme korkusu ile takip etmek, gözümün önünde o çocuğa sarılman, sana yazdığım onca şeyde ben Asaf deli kız diyememek, beni durduğun o gün arkamı dönememek" iki elini yanaklarına koyarak önce gözlerime baktı. Sonra devam etti.
"İçimde binlerce kez aşkımı itiraf etmek. Anlamıyor musun gözümde ki parlamayı, kalbimin böyle atmasında ki hakkını hâlâ mı sorguluyorsun o zaman sana olan aşkımı daha ne demeliyim. Ölesiye seviyorum mu? Ben seni nar gibi seviyorum. Dıştan bir tane olup içimde ki binlerce nisan adedince çok seviyorum" dediğinde onu susturdum. Elimi boynuna sararak durdum.
.
.
."Cidden böyle pasta yapmayı nereden öğrendin?"dedim gülerek o da krem şantiyi burnuma sürerek konuştu.
"Dr.dotker değil tabiki hem o boykot annemden öğrendim" dedi yine ciddi bir şekilde üstünü kapatırken. Anlamış bir ifade ile ses çıkarınca gülümseyerek baktı. Utandım kafamı çevirdim bu sefer kahkaha atarak önüne döndü.
"Bakma öyle sende ne gülüyorsun hem" dedim sakince kızaran yanağımı görmezden gelerek.
"İşimiz bitsin sana bir şey göstereceğim" dedi. Bende merakla bekledim. Yemekleri ben otururken hazırlamıştım o pişirmişti. Evi de temizledi. Erkek adam yapmaz değildi seven adam yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meçhul ~HemHâl ~
EspiritualZAM"AN" ilahi aşk zamanıydı.. Vakit bir gündüz vaktiydi. Gönlümden dökülenler.. * "Bu sen misin gerçekten?" Diye sordum korka korka emin olmak istercesine, "Evet benim" dedi sadece ve kendinden emin bir şekilde kafasını önüne eğerek arkasını döndü...