Yataktan kalkarken yüzümde sırıtma ile hala gülüyordum. Aslında uyandığımda bütün sinirim tepemde olur. Nadir günler gülerek uyanırım ve o günler de onu rüyamda gördüğüm günlerdi."Ay ne kadar güzel bir gün" dedim yatakta esnerken ardından besmele ile yataktan kalkarak lavaboya geçtim. Abdestimi alarak mutfağa gittim çay suyunu koyarak geri odama giderek kapımı kapattım.
Bizim evde ki birinci kural ilk kim uyanırsa abdest alır ve çay suyu koyar. Ama abdestsiz bu yapılamaz çünkü yasak!
Yatağımı toplayıp üzerime namaz elbisemi giydim ve tülbentimi taktım. Abimin sesi ile cemaate yetişmek için koşturarak oturma odasına geçtim. Az kalsın beklemeyecekti Ömer Can.
Namazlarımızı eda ettikten sonra annem mutfağa geçerken babam gazetesinin başına geçti. Abim ve ben yanyana olan odalarımıza aynı anda girerek kapıyı kapattık. Üzerimdekileri çıkartarak okul kıyafetlerimi giydim. Çantam hazır olduğu için saçımı güzelce bir model yaptım ve kahvaltı sofrasına doğru geçiş yaptım."Selamun aleykum" demem ile babam kaşını kaldırarak konuştu. Babam sert ve kuralları olan bir insandı ama sevgisini hiçbir zaman esirgemezdi. Tombul bir göbeği olan tipik baba olmanın aksine düzenli sporunu yapan iş adamıydı. "Kızım kahvaltı da selam verilmez. Sende nerede ne yapacağını şaşırdın" derken gazetesinden hafif başını kaldırarak beni süzmüştü. Bense hafif utangaç bir yandan kontrolsüz sesim ile konuştum. "Baba yaa, ne dersem suç" diyerek yanağına buse kondurdum ve konuşmaya devam ettim.
"Günaydın derim, Hayırlı sabahlar dersin. Tünaydın derim tünaydın mı vardı eskiden dersin?" yani bir orta yolu bulmalıydık. "Ben sana ne diyeyim" dedim gülerek o ise ciddiyetle cevap verdi. Pes!
"Hayırlı sabahlar buyur geç otur" dedi.
"Teşekkürler babiş" diyerek abimin yanına geçtim.
"Ne bu bahtiyarlık hayran kaldım sabah sabah" dedi uyku sersemliği ile konuşmuştu. Masaya koyduğu dirseğini yüzünün altında eline destek olmuş hala ayılmamış gibiydi. Uzamaya başlayan sakalları ona ayrı bir hava katarken siyah düz saçları yana doğru kayıyordu bazen bilerek yapmıyordu ama ona çok yakışıyordu.
"Aşk olsun abicim ben herzaman güler yüzlü bir insanım" dedim. Çayı önüme çekerken o ise kafa sallamakla yetindi.
Kahvaltının ardından annemi öperek kapıya çıktım. Ayakkabılarımı giyerken Aygül' de gelmiş başımda dikiliyordu. Ayakkabılarımı giyerek çantamı güzelce taktım ve arkadaşıma sarıldım."Hayırlı sabahlar" dedim. O yeni ayılmaya çalışmış bir yüz ile karşılık verdi. Uzun eteği üzerine aldığı uzun hırkası ve siyah şalı ile çok sportifti. Okulda ferace giyemediği için böyle yapıyordu."Sanada" diyerek devam etti."Ne bu mutluluk şu an normalde isyan bayrağı ile gelmen gerekmiyor muydu?"
"Hayır anlamıyorum neden herkes böyle düşünüyor. Hiç a ne güzel bu kız bugün mutlu diyen yok!" dedim sinirle neydi yani sabahtan beri bir şaşırmalar hiç mi mutlu uyanmadım yahu.
"Öyle değil canımın içi alışkanlık diyelim" diyerek ekledi."Ee anlat bari içinde kalmasın"
dediğinde gülümseyerek konuşmaya başladım."Bir an hiç sormayacaksın sandım ve emin ol patlamaya hazırım. Bir an abime bile sarılıp anlatasım geldi."
"Yok artık hadi başla" dediğinde derin bir içli nefes alarak konuşmaya başladım."Şimdi biz bankın üstünde oturuyoruz ama el ele-"
Ay düşünebiliyor musun el ele yaa" dedim direkt o ana giderek. Yine hayaller kapısının eşiğine gelmişken canim arkadaşımın sesi ile kapılar kapandı. "Hadi bölme nisan""Ay çok heyecanlandım" diyerek anlatmaya devam ettim."Daha sonra bana iltifat falan ediyor. Yanağımı okşuyordu sonra ben kızıyorum diyorum ki neden bana böyle davranıyorsun? İçimden diyorum bu yanlış haram ama diğer tarafım neyse ondan sonra ağlamaya başlıyorum diyorum ki "Yine mi rüya" ama beni kandırıyor "Hayır gerçek görmüyor musun sana ne kadar yakınım" diyor.
"Ya o kadar gerçek ki Aygül sanki yanımdaymış gibi" dedim ve üzgün bir şekilde konuştum."Sonra ne oluyor biliyor musun?" Hüsranla konuştum. "Ne oluyor" dedi merakla.
"Ben uyanıyorum rüyaymış"
Aygül' e baktığımda bana bakarak gülmeye başlayacak ama ayıp olmasın diye kendini tutuyordu."Gül gül çekinme" dediğimde mahallenin ortasında kahkaha atmaya başladı.
"O kadar da değil" dedim sinirle ve önden yürümeye başladım."Canım benim" diyerek yanıma geldi koluma girdi."Tabi canın tabi" diyerek söylenmeye başladım.
●Bütün gün derslerin yoğunluğundan kafamı bile kaldırmaya fırsat bulamamıştım. Teneffüs aralarında da test çözdüğüm için olmamıştı. Bir soru vardı kime baktırdıysam yapamadı. Bizim sınıfta zaten ben yapamıyorsam ancak Asaf yapardı. Başka seçenek yoktu. O da sırasında oturmuş kitap okuyordu. Emin olmak için Aygül'e bakarak konuştum.
"Emin misin?" diye sordum.
"Evet, hadi git sor" dedi bıkkınlıkla neredeyse yarim saattir aynı şeyi söylüyordum. "Tamam soracağım" diyerek yerimde kıpırdandım. Bu çocuk iyi ki bizi duymuyordu.Besmele ile arkama döndüm. Yüzüne bakmadan konuşmaya başladım. Rahat bir insandım ama o rahat olmadığı için istesemde rahat olamıyordum. Sesimi içimden kontrol ederek konuştum. Kalbim karşımdaydı sanki aşık olduğumu cümlealem duyacak gibiydi. "Bir şey sorabilir miyim?" Dedim gözlerine bakarak, bir saniye gözgöze gelerek kafasını eğdi ve elimden test kitabını aldı. Kulağından kulaklığı çıkartarak kenara bıraktı."Sorabilirsin tabi hangi soruydu?" dedi bir gözü ile benden onay beklerken "Sekizinci soru" şu an çözemediğim soruyu başımın üstünde tutasım vardı. Çok mutluydum. Önce kendisi çözerek kitabı yan çevirdi.
"Bak şimdi" diyerek anlatmaya başladı. Çok güzel anlatıyordu anlamıştım. "Çok teşekkür ederim zahmet oldu" dedim kızaran yanaklarım ile konuştum. "Herzaman " diyerek kitabına döndü.
Önüme döndüğümde elim kalbimde sırıtıyordum. Sınıfta olduğumuzun farkına varınca hemen kendimi toplayarak çözdüğü soruya baktım. Yazısına baktım. Hepsini sevesim vardı. Kitabımı, çözdüğü soruyu, matematikte ki bu konuyu bile, kalemimi doğru ya bu elimde ki kalemi tutmuştu. Daha sıkı kavramıştım elimde ki kalemi mutluydum onunla konuştuğum için daha çok mutluydum.
Ders bir başka güzeldi, hayat öyle mükemmeldi..
'Rabbim' dedim. 'Rabbim'...
"Sana şükürler olsun, nolur Allah'ım onu benim nasibim eyle"Bu duayı sesli yaptığımı fark edince hemen sustum Aygül' de kafasını sorulardan kaldırarak bana baktı. Kafayı yemiş gibi bir hali vardı.
Ders çıkışına kadar gayet mutlu bir şekilde ortalıkta gezindim. Çıkışta abim bizi alarak evimize kadar getirdi. Zaten aynı mahalledeydik.
Eve girip direkt odama geçtim. Hergün aynı şeyi yapıyordum zaten, içeriye girdiğim gibi odama geçer duşumu alır azıcık uzanır kitap okurdum.Bugün kitabımı okula da götürmüştüm. Koltuğa geçerek kitabımı elime aldım sırtımı yasladım.
"Hadi ama bunun yanında da sahlep çok güzel giderdi" dedim. Ne de çok üşeniyordum. Kendime yerimden kalkmayı telkin ederken kapım tıklatıldı. Kapıyı açınca karşımda Yaprak ve elinde iki sahlep ile görünce otuz iki dış sırıttım. Ona gel diyerek açtığım kitabımı geri kapatırken içinden bir kağıt çıktı.Kağıtta sadece tek bir kelime yazıyordu.
Ve okuyunca şok olmuştum.Bölüm sonu..
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum inşallah...
Muhabbetle♥(Düzenlenmiş ve ekleme yapılmıştır)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meçhul ~HemHâl ~
SpiritüelZAM"AN" ilahi aşk zamanıydı.. Vakit bir gündüz vaktiydi. Gönlümden dökülenler.. * "Bu sen misin gerçekten?" Diye sordum korka korka emin olmak istercesine, "Evet benim" dedi sadece ve kendinden emin bir şekilde kafasını önüne eğerek arkasını döndü...