fifty eight

2.5K 233 55
                                    

Biletlerimizi gişeye verdikten sonra devasa dönme dolabın yuvarlaklarından birine kendimizi kelimenim tam anlamıyla atıverdik.

Burası kocaman camdan bir toptu. Cho Hee ile karşı karşıya oturmuştuk. Ona baktığımda ellerini önüne getirmiş parmakları ile oynarken buldum.

Bu mutlulukla karışık bir heyecan mı yoksa gerginlik mi anlamamıştım. Beklemeyip sordum.

"Her şey yolunda mı?"

O sırada bir sallanma olmuştu. Sanırım harekete geçiyor.

Cho Hee'nin gözleri kocaman açıldı ve irkti. Ardından zaman kaybetmeden yanıma geldi ve koluma sarıldı.

Gözlerini yummuş kolumu sıkıyordu. Yüzü kızarmıştı ama şu an utanmaktan daha çok korktuğunu anlayabiliyordum.

Rahat hissetmesi için başını omzuma alacak şekilde ondan kurtardığım kolumu onun omzuna attım.

"B-ben.."

dedi kendini geri çekerek.

"Özür dilerim."

Yüzüme baktı ve elini saçlarına götürerek

"Yükseklikle aram hiçbir zaman iyi olmadı."

dedi ve güldü.

Ben de gülerek elini tuttum.

"Sorun değil."

İçinde bulunduğumuz top giderek havalanıyordu.

"Gün batımına bak. Ne kadar güzel. Bu manzarayı her zaman benim için özel olan biriyle izlemek istemiştim."

dedim ve sustum.

Ah ne yaptım az önce ben!

"Peki öyle oldu mu?"

dedi Cho Hee'nin ince sesi.

Ben de yavaşça başımı salladım.

Yanaklarım alev alıyordu.

Cho Hee dizlerime koyduğum ellerimi tutarak yüzüme yaklaştı.

"Jungkook-ah, sen tanıdığım en muhteşem insansın."

Gözleri elmasları aratmayacak şekilde parlıyordu.

O an içimde ilk kez bu konu hakkında olumsuz olan düşünceler geçti.


"Biz olamayız."


Ardından Cho Hee'nin sıcak gülümsemesi yüzünü doldurdu. Zihnimdeki her şey silinerek yerini saf huzura bıraktı.

Yumuşak ellerini benimkilerden yavaşça çekerek bakışlarını cam yüze çevirdi Cho Hee. Gün batımına döndü.

Birlikte hiç ses çıkarmadan güneşin kayboluşunu izledik.







sorun değil ; jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin