15. Bölüm

21.1K 1.1K 558
                                    

Hafta sonunu ful evde geçirdim. Dışarı çıkmak istemiyordum çünkü korkuyordum. Belki fazla abartıyordum ama içimde bir sıkıntı vardı işte. Abimde hafta sonu sürekli dışarı çıkmıştı. Normalde hafta sonu çalışmazdı. Eninde sonunda derdini bana açıklicak biliyorum ama bana şuan söylememesi sinirimi bozuyordu.

Pazartesi sabahı okula yürürken takip edildiğimi hissetmiştim. Arkama dönüp baktığım da kimse yoktu. Yok ben iyice paranoyak oldum hızlı hızlı yürüyüp okula vardım ve derin bir nefes aldım. Paronayaklaşmıştım ama çantamda gene beni koruyacak birşey olmalıydı dimi. Okul çıkışı biber gazi almayı aklıma not ederek sınıfa girdim. Sıramız boştu Hei hala gelmemişti. Normalde benden önce gelirdi. Acaba bir şey mi olmuştu. Kesin geç kalmıştı düşüncelerimi bir kenara bırakıp sıraya oturdum ve kafamı sıraya gömdüm. Bugün edebiyat sınavı vardı çok çalıştığım söylenemezdi ama yüksek alabilirim gibime geliyordu. Zaman geçiyor ama Hei hala gelmemişti nerede bu kız. Zilin çalmasıyla coğrafya öğretmenimiz sınıfa girdi. Coğrafyayı dersini sevmiyordum bu yüzden edebiyat defterimi açıp biraz daha çalışmaya başladım.

3. saat edebiyat sınavımız vardı ama Hei gelmemişti. Ona bir mesaj attım.

Hei: Neden gelmedin.

Anında mesaj gelmişti.

Soo Yun: Hastalığını banada bulaştırdın ölüyorum sayende.

Hei: Geçmiş olsun rapor almayı unutma sınav var dikkat et kendine seni seviyorum.

Soo Yun: Tamam anne

Hei nin mesajına gözlerimi devirip ayağa kalktım. Edebiyat sınavını ingilizce öğretmeninin dersinde oluyorduk bu kadını bir türlü sevmemiştim ama dersi iyi anlatıyordu. Sınav kağıtlarını dağıtmaya başlandığında heyecanlanmıştım. Neden heyecanlandım ki bu duygu karmaşası beni mahvediyor. Kağıdı elime alıp ilk başta şöyle bir göz gezdirdim zora benziyordu ama yapılabilirdi. Ilk birkaç soruyu yaptığımda kapı açıldı Bay Park gelmişti.

"Sorunuz varmi çocuklar "sınıfta kimseden ses çıkmayınca Bay Park güldü. "Sanırım kolay sormuş olmalıyım kimsenin sorusu yok bir dahaki sınavı biraz daha zor yapmalıyım "sınıf bir anda benim sorum var hocam dedi ve eller havaya kalktı. Bay Park sevimli ve tatlı bir adamdı ama kesinlikle çok zeki ve kurnaz biriydi. "Hakkınızı kaybettiniz çocuklar kolay gelsin " diyip gitti. Adam işini biliyordu. Birkaç soruyu daha çözdüm ama bir soruda takılmıştım. Sorunun ne sorduğunu anlayamamıştım.

"Öğretmenim bir bakarmısınız?" Ingilizceci yanıma gelip "ne oldu" dedi. Ben bu kadını niye sevemiyorum ya.

"Burdaki soruda ne sorduğunu anlamadım "soruya bakti ama o da sanırım anlamamış olacakki "gruptan soralım bakalım " hocaların kakaotalk grubu vardı. Birşey olduğunda burdan konuşuyorlardı.

"Tatlım orayı ses bilgisine göre yapıcaksın " kafamı sallayıp soruya döndüm. Ama ben ses bilgisinde iyi değildim ki. O soruyu boş bırakıp diğer soruları da çözdüm ve kağıdı verip dışarı çıktım. Kantine gidip bir kahve alsam iyi olucaktı. Başım ağırmaya başlıyordu. Tam kantine girecekken Bay Jeon da kantinden çıkıyordu. Az daha birbirimize çarpıcaktık. Son anda kendimi sola çektim. Şok olmuş gözlerle ona bakıyordum. O da aynı şekilde bana. Elinde kahve vardı ve eline biraz sıçramıştı.

"Üstüme çıksaydın " dediği şeyi ilk başta idrak edemedim. Sonradan fark edince ikinci bir şok dalgası daha yaşadım ve ağzımı açıp tek kelime bile edemedim. O da zaten gitmişti. Elini yikicakti sanırım. Kafamı iki yana sallayarak kantine girdim ve bir kahve alıp kantindeki en köşeye oturdum. 2 gündür aklıma takılan bir şey vardı. O dansçı çocuğu gördüğümden beri dansa merak salmıştım. Iki gündür korktuğum için aklım dağılsın diye dans videoları izliyordum. Aslında hem aklım dağılsın diye hemde ilgimi çekti diye. Acaba bugün yine gitsem oraya onu görürmüyüm. Çünkü hayatımda gördüğüm en iyi dansçıydı.

Öğretmenim♧Jeon JeonggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin